ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 19/07/2019 NUMARASI : 2018/449 ESAS, 2019/474 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davalı T5 ve davalı T3 vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı T5'nın müvekkili bankaya Genel Kredi Sözleşmesi sebebi ile borçlu olduğunu, bu borç sebebi ile İstanbul 12. İcra Dairesinin 2018/25321 Esas sayılı dosyası ile hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla Hatay İli, İskenderun İlçesi Kavaklıoluk Mahallesi, 2185 parsel A4 blok, 17 nolu bağımsız bölümü 26/12/2017 tarihinde davalı T3'ya bağışlama yolu ile devrettiğini ileri sürerek davaya konu tasarrufun İstanbul 12....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/12/2020 NUMARASI : 2020/116 ESAS DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 ve devamı) KARAR : Ceyhan 3....
Mahkemece taşınmazların düşük bedelle ve muvazaalı satılmaları nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1)Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin olup mahkeme kararı hükmü temyiz eden davalılardan ... vekili Avukat ... ile diğer davalılar ... ve ... vekili Avukat ... ’a 03.08.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise adı geçen davalılar vekili tarafından HUMK’nun 432/1. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra 09.09.2011 tarihinde verilmiştir. İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan iptal davaları aynı yasanın 281. maddesi hükmü gereğince basit yargılama usulüne tabi olduğundan HUMK 176/1 maddesi ve bu fıkranın 11. bendi uyarınca bu davalarda adli ara verme söz konusu olmadığı gibi HUMK’nun 177. maddesi hükmü de uygulanmaz....
Mahkemece davanın kabulüne, 8.836,23 TL faiz alacağının davacı ...’den alınarak davacıya verilmesine ve taşınmaz satışına ilişkin tasarrufun da iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde hem İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca alacaklılardan mal kaçırma amacı ile yapılan tasarrufun iptali davası hem de asıl alacağına işleyen faizin belirlenerek alacak davasını birlikte açmıştır. Ancak İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan iptal davaları aynı yasanın 281. maddesi hükmü gereğince basit yargılama usulüne tabi olup yargılama usulleri farklıdır. Ayrıca tasarrufun iptali davası ile alacak davası arasında bir bağlantı da bulunmamaktadır. Bu nedenle faize ilişkin alacak davasının asıl davadan ayrılarak bağımsız bir dava olarak incelenip karar verilmesi gerekirken bu dava ile birlikte incelenip karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır....
Davacı, davalı taraf arasında akrabalık ve arkadaşlık ilişkisi bulunduğu, yapılan taşınmaz tasarruflarının mal kaçırma kastı ve kötüniyetli olduğu, davanın ve uyuşmazlığın Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi gereğince çözümlenmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, dava dilekçesinin konu başlıklı bölümünde TBK.'nun 19 maddesi ile İİK.'nun 277 vd ve 283/2 maddesi gereğince tasarrufların iptalini istediğini belirtmiş, ayrıca İİK.'nun 277. maddesi gereğince açılan tasarrufun iptali davalarına özgü uygulanması gereken aciz belgesi şartlarının oluştuğunu (277/2 md) ve İİK.'nun 278/III-2 ve 280. maddeleri gereğince taraflar arasındaki tasarruf işlemlerinin iptali gerektiğini açıklamış, ihtiyati haciz talep ederken de dava dilekçesinin açıklamalar bölümünün 11. bendi ve talep bölümünün 2. fıkrasında İİK.'nun 277. maddesine atıf yaparak 281/2 maddesi uyarınca ihtiyati haciz için teminat gösterme zorunluluğu bulunmadığı bildirilmiştir. Yine ön inceleme duruşmasında davacı vekili davanın İİK.'...
Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davacının amacının muvazaalı takip nedeni ile tahsil edemediği paranın kendi alacağından sayılması olduğu anlaşıldığından, dava niteliği itibarıyla İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davasıdır. Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/04/2022 NUMARASI : 2022/103(E) 2022/340 (K) DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 ve devamı) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu T6 ile dava dışı temlik eden Yapı Kredi Bankası AŞ arasında imzalanan sözleşmeye istinaden kullandırılan kredinin geri ödemesinin yapılmaması nedeniyle borçlu aleyhine Edirne İcra Dairesi'nin 2016/34716 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, davalı borçlu T6'ın adına kayıtlı Edirne ili, Merkez ilçesi, Kirişhane Mahallesi, 5758 parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki 1/4 payını borcun doğumundan sonra alacaklıları zarara uğratmak kastıyla kardeşi T6'a sattığını belirterek, tasarrufun İİK. 277 ve devamı maddelerine göre iptalini, olmadığı takdirde TBK. 19. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/335 ESAS DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : Manisa 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/08/2022 tarih, 2022/335 Esas sayılı hükmünün, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Alacaklılara zarar vermek kastıyla yapılan dava konusu Manisa İli, Şehzadeler İlçesi, Necatibey Mahallesi, , 529/34 Ada/Parsel 10 Numaralı Bağımsız Bölüm Mesken nitelikli taşınmaz satışına ilişkin tasarrufun, müvekkil bakımından İİK’nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca iptali, aksi takdirde TBK. 19. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptali ve müvekkil bakımından dava konusu taşınmaz üzerinde alacak ve tüm fer’ilerine yeter miktarda cebr-i icra yetkisinin verilmesi, İİK. 281/2 uyarınca dava konusu taşınmazların kaydına müvekkil şirketin bir güven kuruluşu olması sebebiyle TEMİNATSIZ ihtiyati haciz...
un kuzeni ve ikinci dereceden akrabası olduğundan İİK 280/2. maddesi uyarınca şirketin acz içinde olduğunu bilmesi gerektiği, İİK 280/1 maddesi uyarınca borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının bilinmesini gerektiren hallerde tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir....
İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekir. Bu ön şartların bulunması halinde İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılır. Somut olayda dava ön şartlarının mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Aralarındaki ticari ilişki ve adi ortaklık bağı dolayısıyla davalı borçlu şirketin durumunu ve alacaklısından mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini diğer davalıların bildiği veya bilebilecek durumda olduğu anlaşılmaktayken yerel mahkemenin son derece yetersiz ve hukuka aykırı gerekçelerle davanın reddine karar vermesi isabetsizdir....