Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu olan ... ili ... ilçesi ... köyünde kain 161 ada 15 parsel nolu taşınmaza ilişkin davalılar arasında yapılan satış işlemlerinin butlanına, İİK 283/1.madde gereği davacıya, dava konusu taşınmaz üzerinde cebri icra yolu ile haciz ve satışını isteyerek icra dosyasındaki alacak miktarınca hakkını alma yetkisi verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. 1-)Dava, İİK nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur....

    Dava, İİK 277 ve TBK 19 maddesi gereğince muvazaa nedeniyle tasarrufun iptaline ilişkin olup, davalı kefil sıfatıyla borçlu T3'ın taşınmaz hissesini diğer davalı olan kardeşine pek aşağı bir bedelle devir şeklinde gerçekleştirdiği anlaşılmakla, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2022 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 01/07/2022 tarih ve 1047 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda Gerekçesi Açıklandığı üzere; İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 13/10/2022 tarih ve 2022/227 Esas, 2022/382 Karar sayılı dosyasından verilen, kararına yönelik istinaf incelemesinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1....

    Karara karşı davalılar vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle, müvekkili T6 eşinin vefat etmesi sebebiyle davacı ile evlendiğini, davacının bu evliliği ekonomik menfaat sağlamak amacıyla gerçekleştirdiğini, taraflar arasında ilk görülen davanın 2008 yılında açıldığını, müvekkilinin kötü niyetli olmaıdğını, çocuklarına eşit olarak satış işlemini gerçekleştirmiş olmasındaki tek amacın, aile apartmanında yabancı birinin pay sahibi olmasını engellemek olduğunu, bunun bağış anlamına gelmediğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, TBK'nun 19. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davaları ile TBK'nın 19 maddesine dayalı olarak açılan danışık (muvazaa) davaları bir benzerlik görülmekte ise de amaç ve hukuki nitelik olarak biribirinden farklıdır....

    Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. TBK'nın 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı gibi, bu davalarda hak düşürücü süre de uygulanmaz (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/2277 E. ve 2021/605 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayanılmış olup bu durumda davanın niteliği itibariyle TBK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olmasına göre bu davalarda hak düşürücü süre uygulanmayacağından davanın esasına girilmek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davalarında öngörülen 5 yıllık süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesinin kararı ile; "Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; BAM Kaldırma kararında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere Dava, İİY.sının 277. Ve terditli olarak TBK 19. Maddesine dayalı muvazaa nedeni ile tasarrufun iptali istemine ilişkin olup davalılar arasında yapılan Afyonkarahisar İli Merkez İlçesi Erkmen Köyü 2993 ada 7 Parselde kayıtlı taşınmazın borçlu T6'ın 28/02/2014 tarih ve 4285 yev. Nosu ile T3 300.000,00- TL bedel karşılığında satış ve temlikinin muvazaalı işlem iddiasına dayalı tasarrufun iptali ile cebri icra istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- İİK.nun 277. ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davalarında tasarrufta bulunan kişi hakkında yapılmış bir icra takibinin bulunması gerektiği halde davada davalı borçlu olarak gösterilen ... aleyhine yapılmış bir icra takibinin bulunmamasına ve iş bu dava dosyası ile birleştirilen davanın alacak isteğine ilişkin bulunmasına göre dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olmayıp BK.nun 18. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa nedeniyle iptali davası olmakla hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 4. Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 17.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir.Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....

        Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir.Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....

          İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşulların gerçekleşmesine kadar, kötü niyetli borçlu ile 3. kişi ve diğer 3. kişiler arasında iptale konu mal veya hakkın el değiştirmesi ve son hak sahibinin iyi niyetli kabul edilmesi halinde alacaklının alacağını elde edememe gibi bir tehlike ile karşı karşıya kalabileceği iddiası ve bu yönde açılan davalarda davacının hukuki yararı vardır şeklindeki gerekçede kanaatimizce doğru değildir. Zira, bu iddia ve gerekçeler yasal dayanağı olmayan davayı kabul edilebilir hale getirmediği gibi, açılacak alacak ve tazminat davaları ile birlikte İİK nun 264/1 maddesine göre istenecek ve mahkemece kabul edilecek ihtiyati haciz kararı ile yukarda ileri sürülen muhtemel tehlikede ortadan kaldırılabilir....

            Bu anlamda dairemizin sayın çoğunlunun görüş ve düşüncesine göre açılan, İİK’ nun 277 ve devamı maddelerindeki koşulları taşımamasına rağmen sadece B.K nun muvazaayı düzenleyen 18. maddesine göre kabul edilen, borçlu olduğu iddia edilen kişi ile 3. kişi arasındaki mal kaçırmaya ilişkin hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali davalarında davaların yasal dayanağı, davacının dava açmakta hukuki yararı ve verilen kararın uygulanma (infaz) kabiliyeti yoktur. Şöyleki, 1- İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşulları taşımayan hukuki işlemlerin (tasarrufların)iptali davalarında dairemizin sayın çoğunluğunun yasal dayanak olarak kabul ettiği B.K nun 18. maddesi, tüm muvazaalı işlemlerde uygulanan genel ve işlemlerin yorumlanması ile ilgili bir madde olup, tek başına bu davaların yasal dayanağını oluşturmaz. Yargıtay 4....

              UYAP Entegrasyonu