DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ile kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı gözetilerek ve HMK'nın 353. madde gereğince yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmaması nedeniyle, istinaf eden tarafın davadaki sıfatı da nazara alınarak, duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda; Dava, İİK 277 vd. maddelerine dayalı olarak açılmış bir tasarrufun iptali ve cebri icra yetkisi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/859 Esas KARAR NO : 2021/498 Karar DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) DAVA TARİHİ : 16/12/2016 KARAR TARİHİ : 30/03/2021 Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalının -----yılında evlendiklerini, davacının öğretmen, davalının ise mimar olduğunu, davalının ----yılında kendi işi olan----- kurduğunu, davalının halen kurucusu ve sahibi olduğu bu şirkette çalışmaya devam ettiğini, tarafların ----- sayılı boşanma davasını açtıklarını, davalının boşanma davası açıldıktan sonra evlilik birliği boyunca edinilen tüm malvarlığını elden çıkarmaya başladığını, sahibi olduğu ------ devrettiğini, şirketin bir çok malvarlığının bulunduğunu ve davalının mal kaçırma gayesiyle kötü niyetli olarak bunları muvazaalı olarak tasfiye ettiğini, ---sene birlikte oturulan ve aile konutu olan taşınmazı dahi ----karşılığında...
Madde 277 ile devamı maddeleri gereğince iptaline, dava konusu taşınmaza ilişkin satış sözleşmesinden kaynaklanan her türlü hak ve alacak üzerinde cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava, Manisa İli, Yunusemre İlçesi, Muradiye Mah. 6075 parsel, 1. Kat, 1 nolu bağımsız bölüm, mesken nitelikli taşınmaza ilişkin devir işlemlerinin T.B.K. Md.19 ve İİK. Md. 277 ve devamı maddeleri gereğince iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2022 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 01/07/2022 tarih ve 1047 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda Gerekçesi Açıklandığı üzere; İzmir 23....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesinin kararı ile; "Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; BAM Kaldırma kararında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere Dava, İİY.sının 277. Ve terditli olarak TBK 19. Maddesine dayalı muvazaa nedeni ile tasarrufun iptali istemine ilişkin olup davalılar arasında yapılan Afyonkarahisar İli Merkez İlçesi Erkmen Köyü 2993 ada 7 Parselde kayıtlı taşınmazın borçlu T6'ın 28/02/2014 tarih ve 4285 yev. Nosu ile T3 300.000,00- TL bedel karşılığında satış ve temlikinin muvazaalı işlem iddiasına dayalı tasarrufun iptali ile cebri icra istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekir....
Karara karşı davalılar vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle, müvekkili T6 eşinin vefat etmesi sebebiyle davacı ile evlendiğini, davacının bu evliliği ekonomik menfaat sağlamak amacıyla gerçekleştirdiğini, taraflar arasında ilk görülen davanın 2008 yılında açıldığını, müvekkilinin kötü niyetli olmaıdğını, çocuklarına eşit olarak satış işlemini gerçekleştirmiş olmasındaki tek amacın, aile apartmanında yabancı birinin pay sahibi olmasını engellemek olduğunu, bunun bağış anlamına gelmediğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, TBK'nun 19. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davaları ile TBK'nın 19 maddesine dayalı olarak açılan danışık (muvazaa) davaları bir benzerlik görülmekte ise de amaç ve hukuki nitelik olarak biribirinden farklıdır....
Dava, İİK 277 ve TBK 19 maddesi gereğince muvazaa nedeniyle tasarrufun iptaline ilişkin olup, davalı kefil sıfatıyla borçlu T3'ın taşınmaz hissesini diğer davalı olan kardeşine pek aşağı bir bedelle devir şeklinde gerçekleştirdiği anlaşılmakla, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2022 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 01/07/2022 tarih ve 1047 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda Gerekçesi Açıklandığı üzere; İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 13/10/2022 tarih ve 2022/227 Esas, 2022/382 Karar sayılı dosyasından verilen, kararına yönelik istinaf incelemesinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1....
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu olan ... ili ... ilçesi ... köyünde kain 161 ada 15 parsel nolu taşınmaza ilişkin davalılar arasında yapılan satış işlemlerinin butlanına, İİK 283/1.madde gereği davacıya, dava konusu taşınmaz üzerinde cebri icra yolu ile haciz ve satışını isteyerek icra dosyasındaki alacak miktarınca hakkını alma yetkisi verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. 1-)Dava, İİK nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur....
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. TBK'nın 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı gibi, bu davalarda hak düşürücü süre de uygulanmaz (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/2277 E. ve 2021/605 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayanılmış olup bu durumda davanın niteliği itibariyle TBK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olmasına göre bu davalarda hak düşürücü süre uygulanmayacağından davanın esasına girilmek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davalarında öngörülen 5 yıllık süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Davacı vekili dava dilekçesinde dava konusu senet ve bu senede dayalı olarak yapılan takip ve maaş haciz işlemlerinin İİK'nun 277 ve devamı maddeleri ile TBK’nun 19. maddesi gereğince iptaline karar verilmesini istemiştir. Davacının dayandığı her iki dava sebebi, yargılama usulü, iptal koşulları, dava sonuçları, istinaf ve temyiz daireleri yönünden farklı olduğundan davacı vekiline İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali mi yoksa BK.19....
Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir.Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....