İcra müdürlüğü'nün 2012/29784 esas sayılı icra takip dosyalarından olan alacağımızı karşılayacak miktarda haciz ve cebri satış yetkisinin kendilerine verilmesine yönelik talepleri ile yargılama aşamasında ki beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacı hernekadar dava dilekçesinde tasasarrufun iptalini hem İİK 277 ve Hemde TMK 19 maddesi kapsamında talep etmiş isede BAM kararı itibariyle incelendiğinde davacının talebinin İİK 277 maddesi kapsamında tasarrufun iptali talebi olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Davacı taraf mahkememize 05.04.2021 tarihinde sunmuş olduğu ISLAH dilekçesi ile HMK 117 maddesi gereğince açmış oldukları davayı ıslah ederek " ilk olarak İİK277 ve devamı maddeleri gereğince iptaline, bu talebimizin mahkemece reddedilmesi halinde ise söz konusu işlemin TBK 19 maddesi gereğince Müvekkil şirket yönünden iptalini " talep etmiştir. BAM temyiz incelemesi sonrasında Islah yapılması mümkün değildir....
D)İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın TBK 19 maddeye göre muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davası olduğunu, bu davalarda İİK'nın tasarrufun iptali davalarındaki hükümlerin kıyasen uygulandığını, bu davalar için özel yetkili yada görevli mahkemenin belirtilmediğini, görev ve yetki yönünden genel hükümlere tabi olduğunu, davanın ticari dava olmadığını, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, görevsizlik kararının yerleşik içtihatlara açıkça aykırı olduğunu beyanla görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TBK'nın 19.maddesine dayalı muvazaalı tasarruflun iptali ile cebri icra yetkisi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....
HMK.nın 106/2-3 maddesi gereği davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunması gerekir. Maddi vakalarda tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz. Bu sebeple, davacının İİK 277 madde gereği borçlu şirketle satın alan aleyhine tasarrufun iptali davası açacağına, iş bu davayı açmakta hukuki menfaati bulunmayıp, davanın bu sebeple reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Gerek İİK'nun 277 maddesine göre açılan tasarrufun iptali davalarında gerekse BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan danışıklı işlemin iptaline ilişkin davada asıl amaç alacağın tahsilini sağlamaktır. Nitekim tasarrufun iptali davalarında İİK.nın 283/1. maddesi doğrudan BK'na göre açılan davalarda kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri arasındadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe dayanak ilamda birleşen dava olan tasarrufun iptali davası yönünden de hüküm kurulduğunu, takip konusu alacağın birleşen dava hükmünden kaynaklandığını, birleşen davanın konusunun ana davaya konu taşınmazın devredilen hissesine ilişkin tasarrufun iptali davası olduğunu, ilamın kesinleşmesinin gerekli olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme; takibin, tasarrufun iptali davasında hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsiline ilişkin olduğu, tasarrufun iptali davasının tapu kaydında değişikliğe yol açan davalardan olmadığı, şahsi hak doğurucu nitelikte olduğu, bu nedenle kesinleşmeden infazının mümkün olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir....
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Tasarrufun iptali davalarında; alacaklı davacının alacağının gerçek olması, kesinleşmiş bir icra takibi bulunması, alacaklının İİK.'nın 105. veya 143. maddesi uyarınca kat’i veya geçici aciz belgesi sunması, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması dava ön şartlarındandır....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2014 tarih, 2013/4- 1016 E. ve 2014/436 K. sayılı kararında "Muvazaa davası, yani yapılan işlemin muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğunu belirtmek için açılan dava ile tasarrufun iptali davası amaçları bakımından birbirlerine yaklaşırlarsa da gerçekte nitelikleri, koşulları, doğurduğu sonuçlar bakımından birbirinden farklıdırlar. Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne varki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tesbit ettirmek için açıldığı halde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür." şeklinde açıklanmıştır. Yargıtay 17....
SARL firmasından olan alacağını davalıya temlik ettiğinin tespit edildiğini, temlikin iptaline yönelik tasarrufun iptali davasının kabul edildiğini ve temlikin tasarrufun geçersizliğine karar verildiğini, ancak davalıya temlik nedeniyle 313.174.08 Dolar ödeme yapıldığını, bu ödemenin iflas masasına ait olduğunu, iflas masasının alacağının tahsili için yapılan takibe davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, tasarrufun iptali ile ilgili kararın temyiz edildiğini ve Yargıtay’dan tehiri icra kararı alındığını, bu aşamada davacının takibe geçemeyeceğini ve dava açamayacağını, müvekkilinin temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacı ...Gıda A.Ş.’nin iflasından 1 gün önce yapılan temlik işleminin iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay 15....
Tasarrufun iptali davalarında mahkemenin yetkisi, kesin yetki kuralı ile belirlenmemiştir. HMK'nın 19/2 maddesine göre yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi davalardan olduğundan HMK'nın 317/2.maddesine göre cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Başka bir ifadeyle davalı, dava dilekçesinin tebliğinden itibaren iki hafta içesinde vereceği cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunmalıdır. Somut uyuşmazlıkta, davalılar vekili süresinde verdiği cevap dilekçelerinde yetki itirazında bulunarak Yalova ve Bursa Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiştir....
HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, terditli olarak İİK'nin 277 ve devamı uyarınca tasarrufun iptali, olmadığı taktirde TBK'nin 19. maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Gerek İİK'nın 277 vd, gerekse TBK'nın 19. maddesi kapsamında açılan tasarrufun iptali davaları tasarrufun aynına ilişkin olmayıp alacağın tahsiline yönelik, şahsi nitelikte davalar olduğundan HMK'nın 389 ve devamı maddelerine göre, tasarruf konusu mal üzerine ihtiyati tedbir kararı verilemeyecektir. Bu nedenle dava dilekçesinde ihtiyati haciz talebi ile birlikte ihtiyati tedbir talebinde bulunan davacı vekilinin amacı, davanın kabulü durumunda alacağın tahsilinin tehlikeye düşmesine engel olmaya yönelik olduğundan ihtiyati tedbir talebinin ihtiyati hacze yönelik olduğu kabul edilerek karar verilmesi gerekirken, talebin nitelendirilmesinde hataya düşülerek karar verilmiş olması doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :...........Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı........'in müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını, ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazları diğer davalıya sattığını öne sürerek İş Mahkemesine açtığı tasarrufun iptali davasında davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay .... Hukuk Dairesince görev yönünden bozulmuş, mahkemece dosyanın görevsizlik kararı ile Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir....