Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazdaki hissesini davalı babası ...’e onun da damadı ...’e satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilleri davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tasarrufun akrabalar arasında yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    REDDİNE, Ancak, tasarrufun takip konusu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere iptali gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değil bozma nedeni ise de bu yöndeki yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir görülmediğinden hüküm fıkrasının 1.bendinin sonundaki "tasarrufun iptali" tümcesinden önce gelmek üzere "takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere" tümcesinin yazılarak hükmün düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 243.00.-YTL kalan onama harcın temyiz edenden alınmasına 1.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      a satış tarihi 23.11.1999 olup davanın ise 23.11.2007 tarihinde açılmış olmasına, İİK'nın 284. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmasının gerekmesine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 141. maddesinde belirlenen 20 yıllık zamanaşımı süresinin alacağın (zararın) talebine ilişkin dava ve takiplerde uygulanabileceğine, tasarrufun iptali için yasal olarak kabul edilmiş olan beş yıllık hak düşürücü süreyi etkilemesinin düşünülemeyeceğine göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve 19.12.2005 gün ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 140. maddesi gereğince davacıdan harç alınmamasına 9.2.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Aynı yasanın 282. maddesi uyarınca iptal davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılması gerekir. Bunlardan başka kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabilir.Somut olayda borçlu olduğu bildirilen ...’nun kendisine ait taşınmazı davalı ...’ya satmış olduğu öne sürüldüğü halde dava sadece 3. kişi olan ... aleyhine açılmıştır. Her ne kadar daha önce borçlu ile 3. kişi aleyhine tasarrufun iptali davası açılmış ve sonuçlandırılmış ise de açılan iş bu dava İİK'nun 283. maddesine göre bedele dönüştürülen tasarrufun iptali isteğine ilişkindir....

          Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava önkoşulu olup mahkemece res'en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz. Somut olayda davacının alacağı 31/08/2008, 02/09/2008 ve 20/09/2008 tarihli çeklere dayalı olup iptali istenen ilk tasarrufun yapıldığı tarih 19/02/2008’dir. Takip konusu çeklerin vadeli olarak keşide edilip edilmediği belirlenerek şayet ileriye dönük tarih ile keşide edildiği tespit edilirse davacı ve borçlu arasında bir ticari ilişki bulunup bulunmadığına ilişkin olarak her iki tarafın ticari defterleri üzerinde karşılaştırmalı olarak inceleme yaptırılmalı, davacı alacağının ilk tasarruf tarihinde önce doğup doğmadığı belirlenmeli sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir....

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 16/11/2020 NUMARASI: 2020/861 2020/563 DAVANIN KONUSU: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk ve İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava; İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi, taraflar arasındaki ilişkinin ticari ilişkiden doğduğu ve nispi ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise davanın tasarrufun iptali davası olduğu, İİK'nın 277. maddesine dayalı tasarrufun iptali davasının ticari davalardan olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

              MESKENİYET İDDİASITASARRUFUN İPTALİ 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 82 ] 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 283 ] "İçtihat Metni" Mahalli mahkemesinden verilen mahkeme kararının müddeti içinde tem-yizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu hakkında yapılan icra takibinde, alacaklı Acıpayam Asliye Hukuk Mahkemesinde tasarrufun iptali davası açmış ve 7463 parselde kayıtlı taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesi sonucunda anılan ilama dayalı olarak 3. kişi adına tapuda kayıtlı taşınmaz üzerine haciz konulmuş, borçlu ve taşınmaz maliki üçüncü şahıs meskeniyet iddiasına dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunmuşlardır....

                Mahkemece, toplanan delillere göre uyuşmazlığın B.K’nın 18. maddesinde sözü edilen muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu bu nedenle de taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili bulunduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı dilerse BK. 18. dilerse İİY. 277. maddelerine göre muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali davası açabilir. Dava dilekçesindeki ileri sürülüşe, savunmaya ve yargılama aşamasındaki açıklamalara göre davacının amacı, borçlu tarafından yapılan ve satış suretiyle tezahür eden tasarrufun iptal edilerek icra marifetiyle alacağını tahsil etmektir. Hal böyle olunca davanın tasarrufun iptali davası olduğunun kabulü zorunludur. Tasarrufun iptali davaları şahsi hakka dayalı davalar olduğundan yetkili mahkemenin HUMK’nun 9. maddesine nazaran davalıların ikametgahı mahkemesi olduğunda duraksamamak gerekir. Satış konusu taşınmaz olsa bile sonuca etkili değildir....

                  Davalı alacaklı vekili, haksız açılan istihkak davasının reddi ile davacının borçlu kooperatif başkanının kardeşi olması nedeniyle borç durumunu bilecek konumda olduğu ve iş makinesinin satışına ilişkin tasarrufun iptali istemi ile karşılık dava olarak tasarrufun iptali davası açmıştır. Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece, mülkiyet karinesinin borçlu lehine olduğu vborçlu elinde bulunma nedeninin izah edilemediğinden ve borçlu kooperatifin lbaşkanının kardeşi olan davacının ,aracın gerçek bedelinin çok altında bir fiyatla satın aldığının anlaşıldığından bahisli istihkak davasının reddine karşılık olarak açılan tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmiş hüküm davacı -karşılık davalı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                    'nın davanın açıldığı tarihten önce vefat ettiği ve ölü kişi aleyhine dava açılamayacağından husumet nedeniyle, davalı ... yönünden ise borçlu aleyhine yürütülen takibin işlemsiz kaldığını ve yenileme yapılmadığı, tasarrufun iptali davasının ön koşulunun kesinleşmiş bir icra takibinin varlığı olması bakımından ön koşulun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, dava İİK'nın 277. ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, alacağın tahsili amacı ile açılan tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için borçluya karşı cebri icra takibi yapılmış olması ve yasal süre içerisinde itiraz edilmemesi veya yaptığı itirazın iptali üzerine kesinleşmiş ve ödenmemiş bir alacağın bulunmasının gerekmesine, somut olayda borçlu ...'...

                      UYAP Entegrasyonu