da iptali gerektiğini, bu nedenle davacı müvekkil bakımından davalıların, alacaklı müvekkili zarara uğratmak kastıyla yaptıkları tasarrufun İİK. 277. ve devamı maddelerindeki şartlara uygun olarak iptaline olmadığı takdirde TBK. 19. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptaline, TBK m.19 kapsamında inceleme yapıldığı takdirde dava konusu iddianın, taşınmazın aynına ilişkin olmaması yani alacağın tahsiline yönelik olması nedeniyle İİK. m. 283/ı ve kıyasen uygulanarak ‘tapu iptali ve tescile gerek olmaksızın' dava konusu taşınmazın cebren haczi ve satışına karar verilmesine, mahkemce İİK M. 280 vd. maddeleri uyarınca inceleme yapılacak ise davacı müvekkile, dava konusu taşınmaz üzerinde trabzon icra dairesinin 2019/30169 e. sayılı dosyalarıdaki alacak ve tüm fer’ ilerine yeter miktarda cebr-i icra yetkisinin verilmesine, taşınmazın dava sırasında veyahut davadan önce dava dışı dördüncü kişilere devir ve temlik edilmesi halinde davanın, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine...
TBK 19.maddesine dayalı tasarrufun iptali davasında, davacının muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürdüğü, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekmektedir. 2004 s. İİK 281/2. maddesinde "Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur." şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Somut olay yukarıda açıklanan kanun hükümleri doğrultusunda değerlendirildiğinde, eldeki davada, davacının amacının davalılar arasında yapılan temlik işleminin muvazaalı olduğu ileri sürülerek, icra takibinden doğan alacağın tahsilini sağlamaya yönelik olduğu anlaşılmaktadır....
Oysa dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış ise davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK'nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Görüldüğü üzere tasarrufun iptali davası her iki yasaya göre açılabilirse de dava şartları ve uygulanacak kurallar farklı olup dava sonunda İİK 283/1, 2 maddesinin kıyasen uygulanacak olması bunu değiştirmeyecektir. İİK'nın 140/1. maddesinde İcra Müdürlüğü’nce hangi hallerde haciz sıra cetveli düzenleneceği belirtilmiştir. Maddeye göre haciz sıra cetvelinin düzenlenebilmesi için satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi gerekir....
Maddeleri uyarınca davanın açıldığını, iki Kanun maddesine de dilekçede yer verildiğini ve ikisine dayalı olarak davanın açıldığının belirtildiğini, ancak TBK m. 19 'a dayalı olarak tasarrufun iptali davası açılması ile İİK m.277 vd. dayalı olarak tasarrufun iptali davası açılması arasında hukuki olarak ortaya çıkacak farklar mevcut olduğundan aynı dava dilekçesinde iki kanun maddesine de yer verilerek tasarrufun iptalinin talep edilemeyeceğini, iki kanun hükmüne dayalı olarak açılabilecek davaların doğuracağı sonuçların , dava şartları, hak düşürücü süreleri birbirinden tamamen faklı olduğunu, davacı tarafından açılan davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafından açılan dava eğer ki sadece İİK M. 277 vd. uyarınca açılmış olduğundan bahisle iptal davası hakkı, batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düştüğünü, eldeki davada beş senelik hak düşürücü sürenin dolduğunu, İİK m. 277 vd. uyarınca tasarrufun iptali davası açılabilmesi için alacaklının elinde muvakkat...
İhtiyati haciz müssesesi asıl olarak İİK'nun 257- 268 maddeleri arasında düzenlenmekle birlikte tasarrufun iptali davalarına ilişkin olarak ve bu davaların özelliği gereği, İİK 257 maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz kurumu yeterli görülmemiş, İİK.281/2 madde ve fıkrasında daha özel bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemede ihtiyati haciz için aranması gereken bazı koşullar tasarrufun iptali davalarına özgü olarak yumuşatılmış ve İİK 257 ve devamı maddelerinde aranan bazı şartlar 281/2 maddesinde aranmamıştır. Ancak, yaklaşık ispat kuralı burda da geçerli olacak ve mahkeme hakimi bu kurala göre kanaate ulaşıp karar verecektir....
Davacı tarafın ....davalıların .... ve ... dava konusunun; İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali davası olduğu, davalı ... tarafından yapılan işlemin asıl amacının davacının alacağını elde etmesini engellemek olduğunun ileri sürülerek ve 3.kişiye yapılan borçlanmanın muvazaalı olduğunu iddia ederek; davacının, alacağın teminini sağlamak için yapılan işlemin iptali istemli eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava kavramı içinde değerlendirilemeyeceğinden, 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalacağından bahisle karşı görevsizlik kararı verdiği, bunun üzerine dosyanın merci tayini için dairemize gönderildiği anlaşılmıştır....
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre,davanın terditli açıldığı, davada muvazaa sebebi ile tapu iptali tescil talebinde bulunulmuş ise de BK'nun 18.maddesi gereğince taraflar arasında işlemin satışa dayalı olup ortada tapuda muvazaalı şekilde düzenlenmiş bir akit tablosu bulunmadığı gerekçesiyle davacının terditli isteklerinden muvazaa sebebi ile tapu iptaline yönelik talebinin reddine,davacı kademeli istekte bulunduğundan dava tasarrufun iptali niteliğinden sayılarak bedelini borçlunun ödeyeceği taşınmazı tapuda oğlu adına tescil ettirmesi mal kaçırma fiilini oluşturduğu, bu işlemin icra takibine konu borcun doğumundan sonra gerçekleştiği, İİK 278/1.maddesindeki şartlar gözetilerek İİK 283.madde gereğince tasarrufun alacak tutarı ile sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle diğer terditli isteği tasarrufun iptali talebinin kabulü ile dava konusu taşınmazda davalı ... adına olan 1/2 pay bakımından takip konusu asıl alacak ve ferileriyle sınırlı olarak borçlunun...
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalı 4.kişi ...'...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/309 ESAS (DERDEST DOSYA) DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi ara kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Dava TBK m.19 ve İİK 277 vd. maddeleri uyarınca tasarrufun iptali davasıdır. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, Kadirtepe Mevki., Hadımköy Mah., 260 ada, 3 parsel sayılı taşınmaz tapu kayıtları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmesi üzerine mahkemece 06/09/2022 tarihli tensibin 19 numaralı ara kararı ile talebin teminat mukabilinde kabulüne karar verilmiştir....
Bu tür davalar İİK 282. maddesi hükmü uyarınca borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselerle bunların mirasçıları aleyhine açılır. Kural bu olmakla birlikte yine anılan hükme göre davada kötüniyet sahibi üçüncü kişiler de davalı olarak gösterilebilir. Davalılardan ... doğrudan borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişi değil,tasarrufun iptali istenen taşınmazı üçüncü kişi davalı ...’den 21.7.2003 tarihinde satın alan dördüncü kişidir. Bu davalı hakkındaki davanın kabul edilebilmesi, dolayısıyla onun yaptığı tasarrufun iptali, ancak kötü niyetli olduğunun kanıtlanması durumunda mümkündür. Davalı ...’ın kötü niyeti davacı alacaklı tarafından isbat edilmediğinden bunun hakkındaki davanın reddi gerekir....