Somut olayda, taraflar arasında yapılan bağış işlemi davacının iddiasına göre İİK.nın 278. maddesi düzenlemesi kapsamında kalmaktadır. Yerel mahkemece de iddia bu şekilde değerlendirilerek taraflar arasındaki işlemin, İİK.nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlemesi bulunan tasarrufun iptali davası kapsamında kaldığı gerekçesiyle davacıya cebr-i icra yetkisi tanınmasına yönelik karar verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere taraflar arasındaki dava İİK.nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlemesi bulunan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Olay niteliği itibariyle TBK.nın 19.maddesinde düzenlenmesi bulunan muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali niteliğinde değildir. Mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Somut olayda, 3. Hukuk Dairesinin görevine giren bu talep nedeniyle yerel mahkemece istinaf incelemesi için dosya 3. Hukuk Dairesine gönderilmiştir. 3. Hukuk Dairesi tarafından görevsizlik kararı verilerek dosyanın dairemize gönderilmesi isabetsizdir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :...........Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle; Mahkemece davacı tarafa 6100 sayılı HMK.nın 31. (1086 sayılı HUMK.nun 75/2) maddesi uyarınca davacı tarafın isteğinin ne olduğu, davayı İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası mı yoksa Borçlar Kanunun 19. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle iptal davası olarak mı açtıklarının, davalıların yaptıkları hangi tasarrufun iptalini istedikleri açık ve net bir şekilde açıklattırılması, davalılar arasında hukuki ve fiili irtibatın da bulunduğunun göz önünde tutularak tarafların toplanan ve toplanacak tüm delillerinin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/01/2021 NUMARASI : 2020/58 ESAS, 2021/19 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; genel muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 29.01.2014 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 17.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,24.3.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TBK'nın 19. maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....
Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre davanın İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu yolundaki mahkemenin kabulüne katılma olanağı yoktur. Davacı taraf dava dilekçesinin 3.sayfasında özellikle bu davanın TBK.nun 19.maddesi muvazaa sebebi ile açtıklarını, belirterek, davanın TBK.nun 19.göre değerlendirilmesini talep etmesine rağmen tasarrufa iptale konu araç dava dışı 16/08/2017 tarihinde MUHAMMET AĞAN'a devredildiği tespit edilmesi üzerine dosyaya sundukları 30/06/2018 tarihli beyan dilelekçesi ile davanın bedel tazmin davasına dönüştürdüklerini ve eldeki davanın İİK nun 227 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış bulunan tasarrufun iptali davası olduğu belirtilmesine rağmen dava dilekçesinde belirtildiği gibi eldeki bu davanın TBK.NUN 19.MADDESİ MUVAZAA SEBEBİ İLE açılan tasarrufun iptali davası olduğu sonucuna ulaşılmıştır....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi hakime aittir. Bir uyuşmazlıkta maddi olayın taraflarca yanlış nitelendirilmesi kendilerini ve hakimi bağlamaz hakim tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir. Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin iptalini istemiştir. Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, BK 19.(eski 18.) maddeye dayalı olarak dava açabileceği gibi şartlarının mevcut olması halinde İİK. 277 vd maddelerine göretasarrufun iptali davası açması da mümkündür. Davacının BK 19. maddeye dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinde ve daha sonraki açıklamalardan anlaşılmaktadır....
Hukuk Dairesine gönderilmiş ve bu Daire tarafından da dosya, muvazaa iddiasına dayalı temliki tasarrufun iptaline ilişkin olduğu düşüncesi ile Dairemize gönderilmiştir. 27.01.2011 tarihli ve 3 sayılı Başkanlar Kurulu kararı gereğince ikiden fazla Özel Daire'ye gönderme kararı verilemeyeceğinden dosyanın Yargıtay Hukuk Başkanlar Kurulu'na gönderilmek üzere YARGITAY BİRİNCİ BAŞKANLIĞINA SUNULMASINA 13.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın, TBK madde 19 temelinde muvazaa sebebine dayalı olarak ikame edildiğini, bu türden davalarda aciz vesikası sunma şartı aranmadığını, bir an için aciz belgesinin dava şartı olduğu düşünülse dahi, aciz belgesi yahut aciz belgesi yerine geçen haciz tutanağı yargılamanın sonuna kadar; hatta karar düzeltme aşamasında dahi sunulabilmekte olduğunu, kendilerine bu imkan tanınmadan davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, TBK'nın 19. maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde yer alan genel muvazaa hukuksal nedenine dayanmaktadır....
Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlemdir. Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır....