ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/10/2019 NUMARASI : 2019/116 E- 2019/528 K DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (BK'nun 19 maddesi) KARAR : İzmir 7....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı T3 vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece esasa ve usule ilişkin olarak öne sürdükleri hiçbir delilin tartışılmamış ve değerlendirilmemiş olduğunu, yerel mahkemenin gerekçesinde her ne kadar alacağın tasarruftan önce doğduğunu söylemiş ise de tasarruf tarihinin 02.11.2016 tarih olup, borçlu davalı T5'un aciz tarihinin ise 05/12/2018 tarihi olduğu ve dolayısıyla tasarrufun alacaktan önce olduğunu, mahkemenin buna rağmen bariz keyfi davranarak hata yapmış olduğunu, tasarrufun iptali davasında hak düşürücü olan 5 yıllık sürenin geçmiş olduğu, davanın açılabilmesi için dava şartı olan tasarrufun borç ortaya çıktıktan sonra şartının dosyada gerçekleşmemiş olduğundan davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, müvekkilinin ve eşinin ekonomik durumunun yerinde olup diğer davalı T5 ile hiçbir şekilde mal kaçırma kastı veyahut TBK m.19 kapsamında muvazaalı bir satış işlemi gerçekleştirmemiş olduğunu ayrıca müvekkilinin...
Dava, TBK. 19 maddesinden kaynaklanan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. HÜKÜM:Yukarıda Gerekçesi Açıklandığı üzere; İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 01/04/2021 tarih ve 2020/31 Esas, 2021/117 Karar sayılı kararına yönelik istinaf incelemesinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesine ait olduğundan, dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, Dosyanın görevli daireye GÖNDERİLMESİNE, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK'nun 352. maddesi gereğince kesin olarak, oy birliği ile karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi gereğince, muvazaa hukuksal sebebine dayalı davalılar arasında yapılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl talep ve terditli talep yönünden davaların ayrı ayrı usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna taşınmıştır. İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile, TBK'nun 19. maddesinde düzenlenen muvaza nedenine dayalı iptal davaları birbirinden farklı davalar olup, farklı hükümlere tabidir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklı lehine bir takım karineler kabul edilmiş, ancak bunun yanında bu dava türü, İİK'nun 278 maddesinde 2 yıllık, İİK'nun 279. maddesinde 1 yıllık ve İİK'nun 284. maddesinde 5 yıllık hak düşürücü sürelere tabi tutulmuş, takibin kesinleşmiş olması, ayrıca alacaklıya aciz belgesi sunma gibi bir takım yükümlülükler yüklenmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ : Mahkemece; icra takibinin kesinleştiği, Garanti bankası nezdinde davalı T4 ile kredi sözleşmesinin 08/04/2016 tarihinde imzalandığı, devrin ise 24/02/2016 olduğu gözetildiğinde tasarrufların borcun doğumundan önce yapıldığı, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, belirtilen iki dava ön koşuları gerçekleştiği ancak hem İİK 277 vd. hem de TBK 19. maddesine dayalı muvazaa kapsamında her iki madde içinde ön şart olan iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması hususunun gerçekleşmediği, somut olayda hem İİK 277 vd maddelerine dayalı hem de TBK 19. Maddesine dayalı dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde takibe de konu edilen davaya dayanak davacı alacağının tasarruftan sonra doğduğu bu sebeple dava ön şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla dava şartı olan borcun doğum tarihinin tasarruftan sonra olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir....
İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ : Davacı Vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece açılan davanın hacze bağlı tasarrufun iptali davası olarak kabul edilerek, akabinde aciz vesikası veyahut geçici aciz vesikası sunulmadığından dolayı reddedildiğini; ancak dava dilekçesinde belirtildiği üzere söz konusu davanın sebebi işçilik alacağından kaynaklı şu an halen derdest olan dosya aşamasındaki mal kaçırma eylemine dayandığını, yani muvazaaya bağlı (TBK 19) iptal davası olduğunu, nitekim TBK 19 uyarınca açılan muvazaaya bağlı iptal davalarında borçlu aleyhine icra takibi başlatılma zorunluluğu yani dava ön şartı bulunmadığı gibi iş bu davada da işçilik alacağından kaynaklanan tazminat davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, hakimin taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirmesini yaparak uygulanacak yasa maddelerini bulmakla görevli olduğunu, dava dilekçesinde davacı müvekkilinin davalı yanlardan birinin işyerinde işçi olarak çalıştığını, haksız...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Bafra 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/63 esas, 2022/230 karar sayılı dava dosyasında verilen tasarrufun iptali (İİK 277 ve devamı-TBK.19 m.) talebinin kabulüne karşı, davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; tasarrufun iptali (İİK 277 ve devamı-TBK. 19. m.) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "......
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 25.04.2022 tarihli istinafa cevap dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin kararı ve kararın gerekçesi son derece yerinde olup davalılar vekilinin haksız ve mesnetsiz istinaf başvurusunun reddi gerektiğini, dava muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali davası olup dava dilekçemizden de açıkça anlaşılacağı üzere davada TBK m.19 ve iik 277 vd maddelerine dayanıldığını, muvazaa hukuksal nedenine (TBK 19 uyarınca) dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında borçlunun aciz hali ile aciz vesikası sunulmasının dava şartı olarak aranmadığını, öte yandan alacağa dayanak icra dosyaları incelendiğinde de görüleceği üzere borçlu adına kayıtlı aktif mal varlığı bulunmayıp, 3.kişilere yazılan haciz müzekkereleri cevapları da olumsuz olduğunu, davalı borçlu T8 hakkında pek çok icra takibi bulunup davalının aciz halinde olduğunun da icra dosyalarından net olarak anlaşıldığını, bu hususların yanısıra, Trabzon BAM 3....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe dayanak ilamda icra takibinin muvazaa nedeniyle tasarrufun iptalinin talep edildiğini, gayrimenkülün aynına ilişkin olmadığını, aksine iptali talep edilen icra dosyasından konulan hacizlerin kaldırılmasının talep ve dava edildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Mahkemece, davalar arasında irtibat bulunduğundan bahisle birleştirme kararı verilmiş ve yargılama sonunda tasarrufun iptali davası yönünden dava dayanağı borç kaynağı senetteki imzanın borçluya ait olmadığının anlaşıldığından, ikinci davanın ise alacaklı olduğu ispatlanmadığı gerekçesi ile heriki dava yönünden red kararı verilmiş karar davacı H.. Y.. mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nin 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası, birleştirilen dava ise İİK'nin 170/3 maddesi gereğince açılan alacağın tesbiti davasına ilişkindir. 1-Davacı tarafından 27.01.2010 tarihinde İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davası İİK'nun 281/1 ve HMK'nun 316/g bendine göre basit yargılama usulüne tabi davalardandır. İkinci olarak açılan İİK'nun 170/3 maddesine dayalı alacak davası ise yazılı yargılama usulüne tabi olup temyiz inceleme mercileri de birbirinden farklıdır....