Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK)19.maddesi uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık "ihtiyati tedbirin kaldırılması isteminin reddine ilişkin ara kararın" yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup buna göre dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Eldeki dava, TBK'nin 19.maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup iddianın sabit olması halinde, davacının tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal dahi olsa, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK m. 283/1 )....
Dava, TBK 19 maddesinden kaynaklanan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. HÜKÜM:Yukarıda Gerekçesi Açıklandığı üzere; Tire 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/580 Esas 2018/300 Karar sayılı dava dosyasından verilen, 19/07/2020 tarihli kararına yönelik istinaf incelemesinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1.Hukuk Dairesine ait olduğundan, dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli daireye GÖNDERİLMESİNE, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK'nın 352. maddesi gereğince kesin olarak, oy birliği ile karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18.10.2022 (Ara karar) NUMARASI : 2022/29 ESAS (DERDEST) DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK 19.Maddesine Dayalı) KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması esnasında ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararına karşı davalı T7 vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TASARRUFUN İPTALİ -KARAR- 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 40. ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18. maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, TBK 19 ve İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 26/01/2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 16/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
TBK'nın 19. maddesine göre, 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. TBK'nın 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zamanaşımı söz konusu olmaz ve İİK'nın 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde davacının tasarruf üzerinde haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/20390 E, 2017/7012 K016/11791 E, 2017/7010 K ve benzer yöndeki içtihatları gibi) TBK 19'a dayalı davalarda muvazaa her türlü delil ile ispat edilebilir....
Sayılı dosyası ile açılan takipler bulunduğunu, davalı T6'in muvazaalı olarak alacaklılardan mal kaçırmak kastıyla 34 XX 424 plakalı aracı davalı T4' e devrettiğini belirterek tasarrufun TBK 19. Maddesine dayalı olarak iptali talep edilmiştir. Davalılar davanın reddine karar verilemesini talep etmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dava, TBK'nun 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. TBK.'nun 19. maddesi kapsamında açılan iptal davalarının ön koşulu, iptali istenen tasarruftan önce doğmuş bir alacağın bulunmasıdır. Kural olarak 3. kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3. kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir....
-KARŞI OY- Davalının taşınmaz devrine ilişkin tasarrufunun İİK’nın 277 vd. maddeleri ile BK’nın muvazaya ilişkin 18. maddesine maddesine dayanılarak iptali istemiyle açılan davanın, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan önce yapılmış olması gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle vâki temyiz başvurusu üzerine Dairemizde yapılan incelemede kararın onanmasına karar verilmiş ise de aşağıdaki gerekçeyle Sayın Çoğunluğun düşüncesine iştirak edemiyorum. Dava dilekçesi incelendiğinde; davacının alacağını alamadığı davalının, adına kayıtlı taşınmazı rayiç değerinin çok altında bir bedelle sattığı, bu yüzden alacağını alamadığı ileri sürülerek İİK 277 vd maddeleri ve BK’nın 18. maddesi gereğince tasarrufun iptali talep edilmiştir. Mahkemece sadece İİK’nın 277 vd. maddelerine göre talep değerlendirilerek, dava konusu tasarrufun davacının alacağının doğumundan önce gerçekleştiği, bu durumun dava ön koşulunun gerçekleşmesini engellediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nin 281/2'nci maddesi gereğince, "Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur." Bu tür davalarda davanın kabulü halinde takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilir. Tasarrufun iptali davalarında dava kabulle sonuçlandığı takdirde, alacaklı tarafından başlatılacak yeni bir icra takibi sözkonusu olmayıp İİK'nin 281/2'nci maddesi gereğince uygulanan ihtiyati haciz, tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşür ve davacı alacaklı verilen ilamı icra dosyasına ibraz ederek cebri icra işlemine devam eder....
in eski eşi ... tarafından tasarrufun iptali davası açılmıştır. Önalım hakkı gerçek satışlarda kabul edileceğinden satışın iptali halinde önalım hakkından bahsedilemez. Mahkemece ilgili tasarrufun iptali davasının sonucunun beklenmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, dava ve birleştirilen davanın kabulüyle davaya konu 29096 ada 8 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı 19/316 payın yarısının davacı ..., diğer yarısının davacı ... adına tesciline dair verilen kararın, Dairemizin 10.10.2016 tarih, 2016/2499 Esas- 2016/7999 Karar sayılı ilamı ile "davalıya ait 19/316 hissenin iptali ile 19/632 hissenin davacı ..., 19/632 hisseninde davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde yarı yarıya davacılar adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiştir" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir....
Davacı tarafın İİK 277 ve devamı maddeleri doğrultusunda tasarrufun iptali istemi ile Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesine dayalı iptal isteminde bulunduğu sabit olmakla muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına dahi gerek olmadığı, muvazaa nedenine dayalı talepte bulunulması nedeniyle hak düşürücü ve zaman aşımı süresinin söz konusu olmadığı, davacının alacağının icra takibine konu edilen kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, muvazaalı işlemin iptali davalarında, diğer dava koşullarının yanında borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğmasının davanın ön koşulu olduğu, Yargıtay 17....