Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Davanın TBK'nın 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın İİK 277 ve devamı maddelerinde yer alan tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi ve delillerin bu doğrultuda değerlendirilmesi isabetli görülmemiştir. Kişilerin dava hakkı Anayasanın 36. maddesiyle teminat altına alınmış olup, “hukuki yarar” ile sınırlıdır. HMK.nın 114/h maddesinde düzenlenen hukuki yarar, davanın konusuna ilişkin dava şartlarından olup, davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Davada davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı, mahkemece re'sen araştırılacak hususlardandır....

    362/1- a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi....

    Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin iptali istemiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalarda TBK 19.maddesine dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması, İİK. 284. maddedeki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi değişik düşüncelerle BK 18.(yeni 19.) maddeye dayalı olarak bir dava açabileceği gibi aynı işlem için İİK. 277 vd maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açması da mümkündür. Davacının bu seçimlik haklarından BK 19. maddeye dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinde açıktır. Öte yandan bu davanın görülebilmesi için, davacının borçludan bir alacağının bulunması yeterli olup, takip yapması veya bu takibin kesinleşmesine gerek yoktur. Dosya içeriğinden davacının da dahil olduğu tazminat davalarında davacı ve borçlu aleyhine mütesilsilen sorumlu olacak şekilde aleyhlerine tazminata hükmedildiği ve takibe geçildiği anlaşılmaktadır....

      Dava, TBK. 19 maddesinden kaynaklanan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda Gerekçesi Açıklandığı üzere; Manisa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/303 Esas sayılı dava dosyasından verilen, 18/12/2020 tarihli ara kararına yönelik istinaf incelemesinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesine ait olduğundan, dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli daireye GÖNDERİLMESİNE, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK'nun 352. maddesi gereğince kesin olarak, oy birliği ile karar verildi....

      Bu hali ile, davanın terditli açıldığı, ilk talebin TBK.nun 19 maddesi muvazaa hükümlerine dayandırıldığı açıktır. Davalı T8 vekili, aciz belgesi ibraz edilmediğinden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddini talep etmişse de Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında BK. 19. Maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında hak düşürücü zamanaşımı süresinin uygulanmadığı ve İİK'nın 277 vd. Maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesinin muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmadığı açıktır. Dava, TBK 19 maddesinden kaynaklanan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1....

      Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi tarafından eksik incelemeyle verilen hükmün hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesince kendilerine itirazın iptali davası açılıp açılmadığının sorulması gerektiğini, aciz vesikası gibi özel dava şartının da yargılamanın her aşamasında tamamlanabileceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili tasarrufun iptali istemini içeren dava dilekçesinde İİK'nin 277 ve devamı maddeleri yanında, tasarrufun muvazaalı olduğunu da ileri sürerek TBK'nin 19'uncu maddesi uyarınca da tasarrufunun iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Alaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/259 esas, 2022/135 karar sayılı dava dosyasında verilen tasarrufun iptali (İİK 277 ve devamı-TBK. 19) talebinin kabulüne karşı, davalılar T3 vekili ile davalı T5 vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; tasarrufun iptali (İİK 277 ve devamı-TBK. 19) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "......

      incelenerek çekin düzenlenme nedeni olan alacağın hangi tarihte doğduğunun saptanması gerekeceği, davacı tarafça taraflar arasındaki ticari ilişkinin Mayıs 2015'te başladığının kabul edildiği, bu durumda TBK'nun 19. maddesi gereğince açılan davalarda da iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılması ön koşul olduğundan ve eldeki davada bu ön koşulun oluşmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava; İİK'nun 277 ve devamı maddeleri olmadığı takdirde TBK 19.madde uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verdiği görülmüştür. Dairemiz İİK 277 ve devamı maddeleri uyasınca açılan tasarrufun iptali davalarına bakmaktadır. İlk talep İİK 277 maddesidir. Bu nedenle mahkeme öncelikle İİK 277 md. Şartlarını araştırmak zorundadır. İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir....

        İİK'nin 281/2'nci maddesi gereğince, "Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur." Bu tür davalarda davanın kabulü halinde takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilir. Tasarrufun iptali davalarında dava kabulle sonuçlandığı takdirde, alacaklı tarafından başlatılacak yeni bir icra takibi sözkonusu olmayıp İİK'nin 281/2'nci maddesi gereğince uygulanan ihtiyati haciz, tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşür ve davacı alacaklı verilen ilamı icra dosyasına ibraz ederek cebri icra işlemine devam eder....

        UYAP Entegrasyonu