Aynı davada öncelikle tasarrufun iptali, olmadığı taktirde nakden tazminat talep edilmesi ve hem taşınmaz üzerine hem de tasarrufun iptali talebinin reddi ihtimaline binaen üçüncü kişi yönünden istenen nakden tazminat miktarı kadar ihtiyati haciz isteminde bulunulabilir. Şartları mevcutsa mahkemece bu talep hakkında karar verilmelidir. Ayrıca, bilindiği üzere İİK'nın 282.maddesi uyarınca tasarrufun iptali davaları borçlu ve onunla hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Yine kötü niyet sahibi 3.kişiler aleyhine de iptal davası açılabilir. Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi, işin esasının irdelenilebilmesi için borçlu hakkında girişilen ve kesinleşen bir icra takibinin olması, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılması, alacağın muvazaadan ari gerçek bir alacak olması, borçlunun aciz halinde bulunması gerekir....
Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı halde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür." şeklinde açıklanmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarında ise TBK 19.maddesinde tanımlanan muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı kabul edilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Amasya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/232 esas, 2022/302 karar sayılı dava dosyasında verilen tasarrufun iptali (İİK 277 ve devamı-TBK. 19) talebinin kabulüne karşı, davalı T4 vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; tasarrufun iptali (İİK 277 ve devamı-TBK. 19) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "... -Davanın KABULÜ İLE, -Dava konusu Amasya İli, Merkez İlçesi, Kirazlıdere Mahallesi, 113 Ada, 7 Parselde kayıtlı arsalı kargir ev niteliğinde taşınmazın davalı-borçlu T7 tarafından davalı-3....
İlk derece mahkemesi tarafından; davacıların borçlu şirket aleyhine haciz işlemlerini başlattıkları, dava başlangıcında aciz vesikası ibraz edilmediği, hacze kabil malı olmadığına tutanağın borçlu şirketin adresi olmayan ve taşındığı tespit edilen iş yerinde tanzim edilmiş tutanak olduğu, hacze kabil malı yoktur tutanaklarının borçlu şirketin adresinde düzenlenmemiş olduğu, bu haliyle İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali davası açılabilmesinin ön şartı olan aciz vesikası ya da aciz vesikası niteliğinde bir belge bulunmadığından İİK 227 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali isteminin reddine karar verildiği, davalı tarafın tanıklarının T5'ın savunmalarını doğrular mahiyette beyanlarda bulunduğu, davacının TBK 19. maddesine dayalı tasarrufun iptali talebi ispatlanamadığının anlaşıldığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir....
Dava; ileri sürülüş biçimine göre İİK'nun 277 ve devamı madde hükümlerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali isteğine ilişkin olup, olmadığı takdirde TBK'nun 19.madde hükmü kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal isteğine ilişkindir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir. Davacı tarafın talebi de zaten buna yöneliktir....
HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava İİK’nın 277 ve devamı maddeleri ile TBK 19. madde uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyi niyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir....
Bu itibarla, davacı T1 harçtan muafiyeti bulunmadığından 5411 sayılı Kanunun 143. maddesi uyarınca istinaf harçlarından muaf tutulması mümkün değildir. Tasarrufun iptali davalarında karar ilam harcı takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanır. Yani tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile iptali istenilen şeyin değerinden hangisi az ise o değer oluşturmaktadır. Harç kamu düzenine ilişkin olduğundan temyiz edenlerin sıfatına bakılmaksızın res'en incelenmelidir. (Yargıtay 17. H.D.nin 2017/5442 E.2019/11339 K.)...
Kaldı ki; davacı taraf dava dilekçesinde bildirdiği açıklamalarında davalılar arasındaki devir işleminin TBK 19 maddesi uyarınca da muvazaalı ve batıl olduğunu, davanın bu nedenle de kabulüne karar verilmesini istediklerini belirtmiştir. İlk derece Mahkemesi tarafından bu yöne ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmamış ve aciz vesikasının gerekip gerekmediği bu talep için değerlendirilmemiştir. Zira talep yukarıda da belirtildiği üzere TBK'nun 19. Maddesi ve İİK 277. ve devamı maddelerine dayalı olarak davalılar arasında yapılan satış işleminin tasarrufun iptali isteminden ibarettir. Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır....
İcra Müdürlüğünün 2021/3334 sayılı dosyasındaki alacakların aslı ve ferileri ile sınırlı olmak üzere, halen davalılar üzerine kayıtlı dilekçemizde belirtmiş olduğumuz davalılar arasında gerçekleşen tasarrufların TBK m.19 ve İİK m.277 vd uyarınca iptali ve bu taşınmazlarda davacıya cebri icra yolu haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkeme 19/11/2021 tarihli tensip tutanağı ile , Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin dava değerinin (291.122,91- TL)%10'u teminat (29.112,30) ile KABULÜNE, teminat yatırıldığında Denizli 8....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; satış bedeli olarak 50.000 TL gibi düşük bir rakam gösterilmesi muvazaanın delili olduğunu, davalıların kardeş olup iyiniyetten faydalanamayacağını, TBK m. 19'a göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı gibi bu davalarda hak düşürücü sürenin uygulanmadığını, ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğunu belirterek red kararının kaldırılarak taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir....