Öte yandan, açılan dava inaçlı işlem (nam-ı müstear) hukuki sebebine dayalıdır. Uygulamada borçlunun, gerçekte kendi adına satın almak üzere bedelini ödediği bir taşınmazı (veya bir aracı) alacaklılarından kaçırmak amacı ile yakını (eşi, oğlu vs) adına tescil ettirmiş olması halinde, tasarrufun (hukuki işlem) dışarıdan üçüncü kişiler arasında yapılmış görünmesine rağmen, gerçekte bedeli borçlunun mal varlığından çıkmış fakat karşılığı borçlunun arkasına gizlendiği kişinin mal varlığına girmiştir. Namı müstear (inançlı işlem) ile gizlenmiş muvazaalı işlemler hakkında iptal davaları açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kararlılık kazanmıştır....
ev hanımı olması nedeniyle söz konusu taşınır ve taşınmazları satın alma bakımından yeterli ekonomik güce sahip olmadığını, esasen bu malları satın alanın davalı borçlu olduğunu ve fakat nam-ı müstear şekilde alacaklıyı ızrar kastıyla eşi adına kaydedilmesini sağladığını ileri sürerek davalılar arasında nam-ı müstear şekilde yapılan tasarruf işleminin iptali ile birlikte vekil edenine Kocaeli İcra Müdürlüğünün 2020/73513 sayılı takip dosyasındaki alacağını, davalı Aslıhan Saral adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallardan tahsil edebilmesi için cebriye satış yetkisi verilmesini talep etmiş, dava dilekçesinde ayrıca iptal isteğine konu taşınır ve taşınmaz mallar üzerine teminatsız bir biçimde ihtiyati haciz konulmasını istemiştir....
a satışına ilişkin tasarrufun iptaline, davacı alacaklıya, İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2011/10362 sayılı dosyasında bu taşınmazlar için cebri icra yetkisi verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan nam-ı müstear niteliğindeki tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Uygulamada borçlunun, gerçekte kendi adına satın almak üzere bedelini ödediği bir taşınmazı (veya bir aracı) alacaklılarından kaçırmak amacı ile yakını (eşi, oğlu vs) adına tescil ettirmiş olması halinde, tasarrufun (hukuki işlem) dışarıdan üçüncü kişiler arasında yapılmış görünmesine rağmen, gerçekte bedeli borçlunun mal varlığından çıkmış fakat karşılığı borçlunun arkasına gizlendiği kişinin mal varlığına girmiştir. Namı müstear (inançlı işlem) ile gizlenmiş muvazaalı işlemler hakkında iptal davaları açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kararlılık kazanmıştır. (Yargıtay HGK'nin 12.10.2001 gün ve ......
Maddesine Dayalı Muvazaa Nedeni ile Nam-ı Müstear Olarak Yapılan Satış İşlemlerinin (Tasarrufun) İptali KARAR : Terme 1....
Ancak ikinci açılan dava nam-ı müstear olarak yapılan satış işleminin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun 19.maddesine göre dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Burada da yapılan işlemin borcun doğmundan sonra yapılmış olması ön koşuldur. Somut olayda, dava konusu 7 nolu bağımsız bölüm ilk olarak 13.06.2011 tarihinde 19 nolu bağımsız bölüm ise 29.2.2010 tarihinde davalı ... tarafından dava dışı şahıslardan alınmıştır....
Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nın 277 maddesi) bulunması gerekir....
a devir edilen Mersin ili ......., ilçesi 11049 Ada 1 numaralı parsel, ...ilçesi 8712 Ada 4 parsel D blok 1 numaralı bağımsız bölüm, ... ilçesi ... köyü 156 Ada 1 parsel zemin kat 5 ve 6 numaralı bağımsız bölüm sayılı taşınmazlarla ilgili olarak dava dışı Aktif Bank A.Ş. tarafından tasarrufun iptali davaları açıldığını, bu davaların kabulle sonuçlanması üzerine mezkur taşınmazların dava dışı Aktif Bank AŞ. tarafından cebri icra yolu ile satışa çıkarıldığını, diğer davalılar...Lojistik Ltd.Şti. ve ...nın bu ihaleye iştirak ederek taşınmazları aldıklarını, davalılar...Lojistik Ltd.Şti. ve ...nın nam-ı müstear olarak borçlular ... ve ... adına ihaleye iştirak ettiklerini, taşınmazların gerçekte borçlular tarafından alındığını, diğer davalılar üzerinden alınarak davacı bankanın alacağının tahsilinin önlenmeye çalışıldığını belirterek, davalarının kabulü ile dava konusu taşınmazların satış işlemlerinin İİK 283/1 maddesi uyarınca müvekkili banka bakımından iptali ile ve bu taşınmazlar üzerinde...
Tasarrufun iptali davalarında İİK 281/2 maddesi hükmüne göre hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez. Tasarrufun iptali davalarında dava kabulle sonuçlandığı takdirde, alacaklı tarafından başlatılacak yeni bir icra takibi sözkonusu olmayıp İİK'nın 281/2. maddesi gereğince uygulanan ihtiyati haciz, tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşür ve davacı alacaklı verilen ilamı icra dosyasına ibraz ederek cebri icra işlemine devam eder....
Somut olayda, davalı borçlunun babasından kendisine intikal etmesi gereken dava konusu iki adet dairenin takip konusu alacağı karşılıksız bırakmak amacıyla borçlunun isteği üzerine davalı eşi adına satış gösterildiği ancak taşınmazların halen davalı borçlu ve eşi tarafından kullanıldığı belirtilerek borçlunun eşi lehine yaptığı tasarrufun iptali istenilmiştir. Bu durumda iptali istenen tasarrufun borçlu ... ile eşi ... arasında olduğu (nam-ı müstear- 15 HD 21.10.1998 T. 2561-3344 E-K, 29.4.1993 T. 2212-2029 E-K ) kabul edilerek taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, İİK.nun 282. maddesine aykırı olarak borçlunun babası ...'un davaya dahil edilmesi yönünden ara karar oluşturulması ve bu ara kararın süresi içinde yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın müracaata daha sonra da açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kabule göre de; ...'...
ye verilen konut kredisi karşılığında ipotek tesis edildiğini haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Diğer davalılarda ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde, davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, borç kaynağı kira sözleşmesinin 2008 yılına ait olduğu iptali istenilen tasarrufun ise bu tarihten önce 20.04.2007 tarihinde yapıldığı yani tasarrufun borcun doğmundan önce olduğu, kaldıki borçlu ve üçüncü kişilerin birlikte hareket ettiklerinin ispatlanmadığından bahisle davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan nam-ı müstear niteliğindeki tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve davacı ile borçlu arasındaki kira ilişkisi 2005 yılından beri devam ediyor ise de dava dayanağı takiplere ilişkin borcun sadece 01.01.2008 tarihinde düzenlenen kira sözleşmesine ilişkin olup ödenmeyen kira borçlarının...