Bu açıklamalara göre şu sonuca ulaşılabilir: Eğer nam-ı müstear (inançlı işlem) iddiası yoksa, üçüncü bir kişiye cebri icra yoluyla yapılan satışlar iptal davası konusu olamaz. Ancak eğer nam-ı müstear iddiası varsa cebri icra yoluyla yapılan satışlar da iptal davası konusu olabilir....
Yargıtay uygulamalarında TBK 19. maddesine dayanılarak açılan muvaza davasının kabulü halinde kıyas yoluyla İİK 283 maddesinin (alacaklıya cebri icra yetkisi verilmesi) uygulanacağı kabul edilmiştir. Ancak İİK 283 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması durumu TBK.nun 19. maddesine dayanılarak, muvaza nedeniyle açılan davanın niteliğini değiştirmez. Yani bu davayı tasarrufun iptali davasına dönüştürmez. Bu durumda mahkemece yapılması gereken İİK’nun 277 ve devamı maddeleri kapsamında tasarrufun iptali şartlarının eldeki dava bakımından oluşup oluşmadığını belirlemek, oluşmadığının anlaşılması halinde ise davacının aynı zamanda BK'nun 19. maddesine dayanarak da tasarrufun iptaline yönelik talebinin olması nedeniyle BK'nun 19. maddesi kapsamında delilleri toplayarak dosya kapsamına uygun bir karar vermekten ibarettir....
Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazlar 13.07.2012 tarihinde borçlu ... tarafından, davalı eski eşi ...'ye satılmıştır. Dava dayanağı Besni İcra Müdürlüğünün 2014/86 sayılı takip dosyasındaki borç kaynağı 15.12.2012 tanzim tarihli bonodan kaynaklanmaktadır. Yani tasarruf borcun doğumundan önce gerçekleşmiş olarak görülmektedir....
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı ... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını, davalıların alacaklıdan mal kaçırma amacı ile dava konusu.... plakalı traktörün parasını borçlu verdiği halde davalı damadı .... adına alındığını,....'da çalıştığını traktöre ihtiyacı olmadığını ve ilgisi bulunmadığından, nam-ı müstear olarak yapılan muvazaalı satışın iptalini talep etmiştir. Davalılar, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi vermemiştir....
Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nın 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır." şeklinde karar verilerek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirlenmiştir. Yine emsal nitelikte ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2016/8983 E. ve 2018/3951 K. sayılı kararında da " ... Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali, davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevine girmektedir." şeklinde karar verilmiştir....
T7 14.07.2022 havale tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece ihtiyati tedbir taleplerinin hukuka ve usule aykırı olarak reddine karar verildiğini, davanın terditli olarak açılmış olup dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere dava dava konusu tapu temlik işleminin öncelikle muvazaa nedeni ile iptali, bu taleplerine uygun görülmez ise İİK.277 vd uyarınca tasarrufun iptali talepli şeklinde olduğunu, ancak mahkemenin talebi İİK.283. maddesi uyarınca açılan tasarrufun iptali davası olduğu ve tasarrufun iptali davalarında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesi ile reddettiğini, davanın öncelikle muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davası olduğu göz önünde bulundurularak, ayrıca söz konusu taşınmazın devri halinde dava konusuz kalabileceğinden taşınmaz üzerine davacının iflas masası olduğu göz önünde bulundurularak teminat aranmaksızın üçüncü şahıslara devrinin önlenmesini teminen ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmelerinin hukuka ve usule uygun...
Uyuşmazlık; dava açılmadan evvel üçüncü kişinin elinden çıkan taşınmaz hakkında alacaklı tarafından tasarrufun iptali istemiyle açılan davanın bu malların değeri kadar nakden tazmine dönüştürülüp dönüştürülemeyeceği, noktasında toplanmaktadır. Mahkemece; her davanın açıldığı zamandaki koşullarla görülebileceği, davacının dava açtığı tarihte üçüncü kişinin elinden davaya konu taşınmazın çıktığı, doğrudan nakden tazmin istemiyle açabilecekken tasarrufun iptali olarak açılan davanın dinlenemeyeceği, ıslah yoluyla neticei talebin de değiştirilemeyeceği gerekçesiyle davayı reddetmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece hüküm; " ..bu davalarda taşınmaz davalı elinde ise tasarrufun iptaline, değilse yani elden çıkarılmışsa İİK.nın 283/2 maddesi uyarınca davalı 3.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu .... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmaza ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı ... vekili davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davalı borçlu tarafından yapılmış bir tasarruf bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tasarrufun iptali davasının açılması için zorunlu olan borçlunun aciz hâlinin somut olay bakımından gerçekleştiğinin kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. III. GEREKÇE 16....
Şti. adına ve fakat kendi hesaplarına edindiği tüm malvarlığının ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının yani tüm nam-ı müstear tasarruflarının iik 277 vd kapsamında iptali ile davacı müvekkile cebri icra yolu ile haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. Katılma yolu ile davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince davanın esastan reddi gerekirken derdestlik sebebiyle usulden reddi kararının doğru olmadığını, davalı T11 yönünden ise pasif husumet ehliyeti olmadığından davanın reddine şeklinde karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemişlerdir. E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Asıl dava nam-ı müstear ve muvazaa nedenli tasarrufun iptali, birleşen dava nam-ı müstear ve muvazaa nedenli tasarrufun iptali ve cebr-i icra yekisi verilmesi istemine ilişkindir....