in eşine ait bağımsız bölüm üzerinden tasarrufun iptaline karar verilmesinin mümkün olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277. maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müstear neliğindeki işlemin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun 19. maddesine göre dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu tür işlemlerin İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak iptali istenilerek davacı alacaklının alacağına kavuşması sağlanır. İşlemin nam-ı müstear olarak gerçekleştiğini ispat külfeti davacıya aittir. Somut olayda, davacının alacağının dayanağı 12.02.2006- 14.11.2012 tarihleri arasındaki kıdem tazminatı ve işçilik alacağına ilişkin ilama dayanmaktadır....
Öte taraftan bu tür davalarda dava değerini, davacının alacağının miktarı ile iptali istenilen tasarruf konusu malın değerinden hangisi az ise o değer oluşturur. (Yargıtay 4. HD., 2020/1479 E., 2021/2039 K.) Mahkemece davacının alacağının tasarruf tarihinden sonra doğduğu, bu suretle önkoşulunun oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de davanın 6098 sayılı TBK’nın 19. maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müstear ile gizlenmiş muvazaa nedeniyle satış işleminin iptali istemine ilişkin olduğu, tasarrufun iptali davasında tasarrufun, borcun doğum tarihinden sonra yapılması dava açılabilmesinin sebeplerinden biriyken, muvazaa davalarında işlemin ne zaman yapıldığının bir önemi yoktur. Nitekim, kesin hükümsüz sayılan bir işlemin ne zaman yapıldığının bir önemi de bulunmamaktadır. Zira işlem, yapıldığı andan itibaren geçersiz sayılır. Davaya konu edilen muvazaalı işlem, borcun doğumundan önce veya sonra yapılmış olsa da butlan yaptırımına tabidir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 23/06/2021 NUMARASI : 2019/469 ESAS, 2021/166 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (Nam-ı Müstear Yoluyla) KARAR : Mersin 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 23.06.2021 tarih ve 2019/469 Esas, 2021/166 Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı T7 arasında 21.04.2015 keşide, 30.11.2015 vade tarihli ve 163.069,76 TL bedelli bonoya dayalı olarak davalı aleyhine Mersin 8....
Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nın 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır." şeklinde karar verilerek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirlenmiştir. Yine emsal nitelikte ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2016/8983 E. ve 2018/3951 K. sayılı kararında da " ... Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali, davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevine girmektedir." şeklinde karar verilmiştir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/739 KARAR NO : 2023/621 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ŞİLE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/504 ESAS DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (Nam-ı müstear iddiasına dayalı) KARAR : Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu Ali Kemal aleyhine İstanbul Anadolu 5. İcra Müdürlüğünün 2019/13454 E....
in annesi ....tarafından torununa doğum hediyesi olarak alınıp bağışlandığını, anılan şahsın alım gücü olduğunu, tasarrufun iptali için borçlu tarafından yapılmış bir tasarrufun bulunmadığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, takip konusu icra dosyalarında davacının davalıdan alacaklı olup buna dair geçici aciz belgelerinin mevcut bulunduğu, yapılan tasarruf bedelinin gerçek değerin yaklaşık üçte biri kadar olup tasarruf yapılan çocuğun tasarruf tarihinde sadece 12 günlük olup bedeli ödeyecek durumunun bulunmadığı gibi babaannesi olan ....'in bu satış bedelini ödediği hususunun kesin kanıtlanmadığı gibi davalı ...'nun icra takibine muhatap olduğu süreçte bu tasarrufun yapılmasının manidar bulunduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277 maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müsteair niteliğindeki işlemin iptali istemine ilişkindir....
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı alacaklı vekili, davalı borçlular hakkında takip başlatıldığını, davalı borçluların davacnın bayilik işinden elde ettikleri geliirler ile davalı ... adına taşınmaz ve araç aldıklarını, bu muvazaalı işlemlerin BK'nun 19.maddesi gereğince iiptaline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, haksız açılan davanın reddini talep etmişlerdir. Mahkemece, dosya içeriği ve toplanan delillere göre davalı ... adına taşınmaz mal kaydı olmadığı, ...plakalı aracı ise emekli maaşından aldığının anlaşıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava BK'nun 19.maddesi gereğince muvazaa nedenine dayalı nam_ı müstear olarak yapılan işleminin iptali istemine ilişkindir....
Şti. adına ve fakat kendi hesaplarına edindiği tüm malvarlığının ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının yani tüm nam-ı müstear tasarruflarının iik 277 vd kapsamında iptali ile davacı müvekkile cebri icra yolu ile haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. Katılma yolu ile davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince davanın esastan reddi gerekirken derdestlik sebebiyle usulden reddi kararının doğru olmadığını, davalı T11 yönünden ise pasif husumet ehliyeti olmadığından davanın reddine şeklinde karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemişlerdir. E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Asıl dava nam-ı müstear ve muvazaa nedenli tasarrufun iptali, birleşen dava nam-ı müstear ve muvazaa nedenli tasarrufun iptali ve cebr-i icra yekisi verilmesi istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi -K A R A R- Dava ...nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca borçlu davalı ...’a ait şirket hisselerinin devrine ilişkin tasarrufun iptali isteğiyle açılmış ise de yargılama sırasında davacı vekili tarafından 19.06.2006 tarihli dilekçe ile davasını ıslah ederek nam-ı müstear davasına çevirdiği, mahkemece davanın nam-ı müstear davası olarak görülüp hükme bağlandığı, iptali istenilen işlemin şirket hisse devri olduğundan hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 11. Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 10.5.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava BK'nun 19. maddesine dayalı muvazaa nedeni ile nam-ı müstear olarak yapılan satış işlemlerinin iptali istemine ilişkindir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK'nun19.maddesine göre dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Bu tür işlemlerde amaç alacaklılardan mal kaçırma olduğundan alacağın bu muvazaalı işlemin yapıldığı tarihten önce doğmuş olması gerekir....