DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri ve TBK 19. maddesi gereğince açılmış tasarrufun iptali/nakden tazmin istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davalı T5 tarafından satışın gerçek olduğu, bedelin ödendiği, bedele ilişkin banka kayıtlarının olduğu belirtilerek istinaf edilmiştir. Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının kredi kartı sözleşmesi ile doğduğu, borçlu hakkında yapılan, takip tarihi olan 12.10.2015 tarihi itibarı ile toplam 16.135,70 TL alacak miktarlı takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, tasarrufun 15.02.2016 olup borcun doğumundan sonra olduğu, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı, borçlu adına kayıtlı taşınmaz olduğunu belirtmiş ise de, davalı borçlu adına taşınmaz kaydının bulunmadığı UYAP sorgusu ile anlaşılmıştır. Kaldı ki, her ne kadar aciz vesikası yok is de, dava aynı zamanda BK19....
Somut olayda; davacı tarafça İİK'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptaline ilişkin şartların olayda gerçekleştiği hususunun ileri sürülerek taraflar arasında yapılan tasarrufun öncelikle İİK.'nın 277 ve devamı maddeleri gereğince iptali ile cebri icra yetkisi verilmesine, bu talepleri yerinde görülmez ise tasarrufun TBK.'nın 19. Maddesine göre iptalini karar verilmesi talep edilmektedir. Davacı tarafça terditli olarak TBK.'nın 19. Maddesine göre tasarrufun iptali talebinde bulunulduğundan öncelikle ilk talep olan İİK.'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası ile ilgili değerlendirmenin yapılması gerekmektedir. İİK.'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile ilgili olarak dairemizin görevi yoktur. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 01/09/2022 tarihinden itibaren geçerli 1047 sayılı İş Bölümü Kararı gereği, 3....
Nakden tazmine ilişkin ikinci talep ise alacak istemi niteliğinde olmakla birlikte yerel mahkeme bu istemin belirsiz alacak olarak ileri sürülemeyeceğini gerekçe göstererek her iki talebin de reddi sonucunu doğuracak şekilde davayı reddetmişse de İİY.nın 283/2. Maddesine dayalı nakden tazmin talebi HMK.nun 107. Maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak açılabilir. Çünkü burada üçüncü kişi konumundaki davacı nakden tazmin borçlusunun taşınmazı ne kadara elden çıkardığını bilemeyeceğinden ve burada tazmini gereken bedel taşınmazın tapuda gösterilen değeri değil satım tarihindeki gerçek piyasa değeri olacağından ve bu hususu bilmesi de 3. Kişi olan davacıdan beklenemeyeceğinden nakden tazmin talebinin belirsiz alacak davası olarak ileri sürülebileceğinin kabulünde zaruret bulunmaktadır. Nitekim davacı vekili de buna ilişkin talebini dava dilekçesinde belirsiz alacak olarak nitelendirmiştir....
HUKUK DAİRESİ KARARININ GEREKÇESİ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi'nin 19/04/2023 Tarihli 2023/1210 Esas 2023/1033 Karar sayılı kararında özetle: Dava, İİK'nın 277 vd. maddeleri gereğince tasarrufun iptali, bu olmadığı takdirde TBK madde 19 gereğince tasarrufun hükümsüzlüğünün tespiti ile, cebri icra yetkisi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesinin 05/10/2022 tarihli ara kararı ile, davacının ihtiyati haciz talebinin kabulüne, dava konusu Bodrum İlçesi, Yeniköy Mahallesi, 1080 Ada 1 parsel, 33 nolu taşınmazın üzerine teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir. Ara karara davalı T3 vekili tarafından itiraz edilmiştir. İtiraz, 27/10/2022 tarihli duruşmada incelenmiş ve reddedilmiştir. Redde ilişkin 27/10/2022 (23/11/2022) tarihli gerekçeli ara karar yazılmıştır. Ara kararın gerekçesinde de asıl talebin İİK 277 vd. maddeleri uyarınca tasarrufun iptali, terditli talebin TBK 19. maddesine dayalı iptal talebi olduğu kabul edilmiştir....
Somut olayda, mahkemece kurulan hükümde, nakden tazmin yerine tasarrufun iptaline karar verildiği gibi, İİK’nın 143/IV.maddesine aykırı biçimde faize de hükmolunmuştur. Hükmün, açıklanan bu nedenlerle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılanmayı gerektirmediğinden, hükmün, HUMK’nın 438/VII.maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine; (2.) bent uyarınca mahkeme kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinin tamamen çıkartılarak yerine; ”1-Davanın kabûlü ile tasarrufa konu vincin satış tarihindeki değeri olan 53.270.480.000 YTL’nin (alacaklının alacağından fazla olmamak üzere) davalı ......
DAVA DİLEKÇEMİZİN KONU ve SONUÇ-İSTEM BÖLÜMÜNDE AÇIKÇA DAVANIN MUVAZAA NEDENLİ TASARRUFUN İPTALİ DAVASI OLDUĞU, TBK M.19 VE İİK 277 VD MADDELERİNE KIYASEN DAYANILDIĞI AÇIKÇA YAZILIDIR. ÖTE YANDAN DİLEKÇEMİZİN İÇERİĞİNDE DE - devir silsilesinin yer verildiği bölümün hemen altında- DAVALILAR ARASINDAKİ TASARRUFUN MUVAZAA YANİ GENEL HÜKÜMLERE GÖRE TBK M.19 UYARINCA GEÇERSİZ OLDUĞU, MUVAZAAYA DAYALI DAVALARDA HERHANGİ BİR HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE YA DA ZAMANAŞIMI SÜRESİ MEVCUT OLMADIĞI AÇIKLANMIŞ HATTA VE HATTA KONUYA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARINA DA YER VERİLMİŞTİR." şeklinde açıklama yapmıştır. Bu hali ile, istinaf incelemesinin BK'nun 19 maddesine dayalı olarak yapılması talep edilmektedir. BK'nun 19....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2021/23 ESAS (DERDEST) DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı, TBK 19. Maddesine dayalı) KARAR : Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 08/02/2021 tarih, 2021/23 esas (derdest) sayılı ara kararına karşı, davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu taşınmazlar ile davalılar adına kayıtlı taşınırlar üzerine UYAP Polnet üzerinden göndermiş oldukları dava dilekçesinde ihtiyati tedbir veya teminatlı teminatsız ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada;"...Dava, İİK 277.maddesi gereğince olmadığı takdirde terditli olarak TBK 19.maddesi ile ile tasarrufun iptali ile cebri icra yetkisi verilmesi, taşınmazların üçüncü kişilere devredilmesi ihtimalinde nakden tazmin talebine ilişkindir. Davacının İİK 277 vd maddeleri gereğince tasarrufun iptali talebine ilişkin olarak; Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279. ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır ( İİK.md.281 )....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının istinaf itirazları yönüyle, tasarrufun iptali davasında istemin bedele dönüşmesi halinde bedel üzerinden faiz yürütülmesinin mümkün olmamasına göre davalı 3.kişinin nakden tazmin ile sorumluluğunda hüküm altına alınan miktara faiz işletilemeyeceğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı borçlunun alacaklıdan mal kaçırma kastı ile davalı 3.kişiye menkulleri düşük bedelle devrettiği, bu hususun bilirkişi raporu ili belirlendiği, borçlu ile aynı işkolunda(tekstil) faaliyet gösteren ve aralarında önceye dayalı ticaret bulunan davalı 3.kişinin borçlunun borca batık olduğunu ve mal kaçırma kastını ... kişilerden olduğu yerleşik Yargıtay kararları uyarınca açık olmakla İİK'nun 280.maddesindeki iptal şartlarının oluştuğu gerekçesiyle tasarrufun iptaline karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı ancak davaya ve alacağa dayanak teşkil eden 19.....2013 tarihli fatura...
Dava çoğu taşınmaz yönünden nakden tazmin sorumluluğuna dönüşmüştür. Bu durumda sadece dava konusu taşınmazları başkalarına devreden davalı Benian aleyhine nakden tazmin hükmü kurulması gerekir. Bu kişi adına kayıtlı olupta esasen davanın konusunu teşkil etmeyen taşınmazlar hakkında hüküm kurulamaz. Böyle bir hüküm davalının hangi mallarından kararın tazmin edileceği yani nakden tazmin hükmünün infazı ile ilgilidir. İnfazı sınırlayıcı mahiyette böyle bir hüküm kurulması yanlıştır. Nakden tazmin sorumluluğunun sınırlarını tespit edebilmek için devre konu taşınmazların son devir tarihindeki rayiç değerlerinin keşif ve bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerekmektedir. Bu şekilde bir değer tespiti yapılmadan hüküm kurulması hukuka aykırıdır. Dava konusu 140/3 parsel, 130/1 parsel ve 146/9 parselin davalılar tarafından devirlerine (satışlarına) ilişkin resmi senet örneklerinin dosya içinde bulunmadığı tespit edilmiştir....