İcra Dairesinin 2017/18561 esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, takbis sisteminden yapılan sorgulama sonucunda davalı T7'ın adına kayıtlı bulunan Şanlıurfa İli Merkez İlçesi Altın Mah. 373 nolu parselde kayıtlı 132.800,00 m2 tarla vasıflı taşınmazı muvazaalı olarak kendisinin borca aciz halini bilen T3 isimli diğer davalıya 09/08/2016 tarihinde sattığını, yapılan satışların tamamıyla mal kaçırma amacıyla yapılmış olduğunu, işbu tasarrufların İİK. md. 277 vd. gereğince iptali gerektiğini, dava konusu taşınmazın piyasa rayiç bedelinin çok altında satıldığını, İİK.nun 278/3- 2 maddesi, Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitleri, bağışlama kabul ederek iptale tabi tuttuğunu, yapılan bu tasarrufun bedelde muvazaa kastı ile yapıldığının açık olup davalı Halil Karadaş'ın diğer davalı T3 ile olan iş, akrabalık veya dostluk ilişkisi nedeniyle tarafların tasarrufa konu taşınmazın değerini bilmemelerinin...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili davalı ...’in müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak kendisine ait taşınmazları ve şirket hisselerini diğer davalılara sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalılar yapılan satışta muvazaa bulunmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece davacının alacağının ödenmesi nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili davalılardan ...’nin müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını; ancak, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kendisine ait aracı diğer davalı ...’a sattığını öne sürerek, yapılan satışın iptalini talep etmiştir. Davalılardan ... aracın eşi tarafından araba pazarından bedelini ödeyerek satın aldığını, diğer davalıyı tanımadığını; davalı ... ise aracı araba pazarında sattığını, satışta muvazaa bulunmadığını, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, tasarrufun iptalini gerektiren bir işlem bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
DELİLLER: İddia, savunma ve tüm dosya kapsamı, GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, İİK'nun 277 ve davamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali olmadığı takdirde TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa nedeniyle iptal istemine ilişkindir. Talep, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılması istemine ilişkindir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir....
Davalı T5 cevap dilekçesinde özetle; Yapılan devirlerin muvazaa içermediğini, muvazaa amacı olmadığını, miras paylarını arttırmak, toplamak ve emekliliğe dönük bir yatırım planlaması amacı güden işlemler olduğunu, kardeşinin borçlarını bilecek durumunun olmadığını, alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla yapmış olduğu bir tasarruf olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; "Dava; davalılar arasında yapılan taşınmaz hissesi devri suretiyle yapılan tasarrufun iptali taleplidir. Davaya konu alacak, devir tarihinden önce gerçekleşmiş ve dava şartları oluşmuştur. Davalı borçlu Esengül, diğer davalı kardeşine, elbirliği mülkiyetiyle malik olduğu hisseleri aynı resmi senetle devretmiştir. Davalılar muvazaa iddiasını reddetmekle birlikte delil bildirmemişlerdir. Davalıların kardeş olması, borçlunun borcunu en iyi bilebilecek durumda olduğunun karinesidir....
(HMK'nun madde 33) Somut olayda; dava dilekçesindeki ileri sürüş biçimine göre dava hukuksal nitelikçe Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinin özüne ve sözüne uygun muvazaa nedeniyle iptal istemine ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. ... muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
nun dava dışı şirket borçları nedeniyle şirket ortağı olarak şahsi sorumluluğu bulunmadığı, tasarrufun borçtan önce yapıldığı gerekçesiyle Borçlar Kanunun 18 ve İİK.nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için alacaklının borçluda gerçek bir alacağının olması, borcun tasarruftan önce doğması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması ve borçlu hakkında alınmış aciz belgesinin bulunması gereklidir. Somut olayda davalı ...; davacı şirkete borçlu olan ... AŞ'nin kurucu ortağı ve yönetim kurulu üyesidir. Davalıların 17.11.2006 tarihli savunma dilekçesinden de anlaşıldığı üzere davalı ... ortağı olduğu borçlu ......
Davalı ... bankaya olan borçları nedeniyle dava konusu taşınmazın eşine sattığını, davalı ...’u bulundukları iş hanından tanıdıklarını, muvazaa olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ...; dava konusu taşınmazı ihtiyacı için davalı ...’e sattığını, davalılar ile akrabalığı bulunmadığını belirtmiştir. Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazı 157.000.00YTL’ye aldıklarını, dava konusu taşınmazda müvekkilinin eşi ile kayınpederine ait başka dairelerde olduğunu, müvekkilinin eşinin kullandığı daire ile dava konusu dairenin birleştirilerek tek daire olarak halen kullanıldığını, muvazaa iddiasının doğru olmadığını belirterek reddini savunmuştur. Davalı ... savunma yapmamıştır....
kastıyla yaptıkları tasarrufun İİK. 277. ve devamı maddelerindeki şartlara uygun olarak iptaline olmadığı takdirde TBK. 19. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptaline, müvekkiline, dava konusu taşınmazlar üzerinde Çorum 4 İcra Müdürlüğü’nün 2014/6493 E....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava dilekçesinin içeriğine, mahkemenin nitelendirmesine ve tüm dosya kapsamına göre dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin olmayıp B.K.18 maddesi uyarınca muvazaa nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yargıtay Yüksek 4. Hukuk Dairesine ait ise de dava dosyası Yüksek 1. Hukuk Dairesinden, Dairemize gelmiş olduğundan Yargıtay Başkanlar Kurulunun 04.02.2010 tarih ve 3 sayılı kararı uyarınca temyiz inceleme merciinin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna sunulmak üzere Yüksek Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 25.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....