Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davanın 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine göre açılmış olmasına, her ne kadar hükümde tasarrufun iptaline denmemişse de, mahkemece gerekçeli kararda tasarrufun iptali şartlarının da tartışılmasına, hükme tasarrufun iptali ifadesinin de eklenmesinin gerekmesine, davalıların eskiden karı koca olduklarının anlaşılmasına ve ödeme emrinin boşanma davasından çok sonra davalı ... ...’ün adresinde davalı ...’e tebliğ edildiğinin de anlaşılmasına göre davacı vekilinin ve davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 13,00 TL kalan onama harcının davacıdan ve aşağıda dökümü yazılı 5.522,93 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'den alınmasına 05/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, iddia, savunma toplanan delillere göre, davanın tasarrufun iptali istemine ilişkin olup 5 yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın hakdüşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava TBK'nun 19.maddesi gereğince muvazaa hukusal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Bir dava da öne sürülen maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, ygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir. (HMK'nun madde 33) Somut olayda dava dilekçesindeki ileri sürüş biçimine göre .. dava hukuksal nitelikçe Türk Borçlar Kanununun 19 maddesinin özüne ve sözüne uygun muvazaaya nedeniyle iptal istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir....
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre tasarrufun borçtan önce yapıldığı ve muvazaa iddiası ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya içeriğine kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, takip konusu borcun tasarruftan önce doğduğunun iddia ve ispatlanamamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1,55 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 30.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili davalı ...’in müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak kendinse ait taşınmaz payını diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalılar yapılan satışta muvazaa bulunmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece davalılar arasındaki işlemin mal kaçırma amacıyla yapılması ve ivazlar arasında fahiş fark bulunması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 01/04/2021 NUMARASI: 2020/580 2021/383 DAVA: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tasarrufun iptaline ilişkindir. İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesince, "... Dava ve birleşen davalar, İİK md277 kapsamında limited şirkette hisse devri şeklindeki tasarrufun iptali davasıdır. Limited şirkette hisse devri TTK md.4 kapsamında kaldığından, mutlak ticari dava hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. Ayrıca hükümden sonra Mahkememizde birleşen İstanbul Anadolu 2. ASHM'ne ait 2014/270 E. Sayılı dosyada sehven hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır....
Arabuluculuğa başvuru dava şartı olup re'sen gözetilmesi gerekmektedir. 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi ve HMK 115/2 maddeleri gereği dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığından davanın arabuluculuğa yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine" karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın, Türk Borçlar Kanunu m.19 ile İcra ve İflas Kanunu m.277 ve devamı maddelerine görülmesi gereken bir dava olduğunu, buna göre nam-ı müstear, muvazaa ve kanuna karşı hile iddiası ile tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisine göre açıldığını, nam-ı müstear davalarının tasarrufun iptali davası mahiyetinde olduğunu, tasarrufun iptali davalarının da dava şartı arabuluculuk hükümlerine tabi olmadığından işbu davanın da anılan hükümlere tabi olmaması sebebiyle usul ve yasaya aykırı olan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davanın dava şartı arabuluculuk hükümlerine tabi olduğunu belirterek...
Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu Mevlüt aleyhine takip yaptıklarını borcu karşılayacak mal bulunamadığını bu nedenle borçlunun arsasını davalı ...’e satışına ilişkin tasarrufun iptalini ve taşınmaz üzerinde cebri icra hakkı tanınmasını İİK 277 vd maddelerine göre dava sübut bulmadığı takdirde muvazaa nedeniyle tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, satışın gerçek olduğunu tarafların birbirinin yakını ve arkadaşı olmadığını, bedelin tüm satışlarda farklı gösterildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve cevap vermemiştir....
Muvazaa ispat edildiğinde, yapılan sözleşme mutlak butlan ile batıl olacağından hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Bu nedenle muvazaa iddiasını sözleşmenin tarafları ileri sürebileceği gibi hukuki yararı bulunan aynî ve şahsi hak sahipleri de ileri sürebilirler. Lehine muayyen mal vasiyetinde bulunulan kimse, vasiyetnameden kaynaklanan kişisel hakkına dayanarak vasiyetçinin daha sonra yaptığı satışın muvazaa nedeniyle hüküm ve sonuç doğurup doğurmayacağını ileri sürüp iptal ve vasiyetçi adına tescili yönünde dava açmakta hukuki yarar ve hakkı bulunduğu yerleşmiş yargı içtihatları gereği açıktır.(HGK. 21.11.2001, 958-1035) Vasiyet, tek taraflı bir hukuki işlem olup bu özelliği nedeniyle vasiyetten dönüş (rücu), hiç kimsenin muvafakatına tabi tutulmamıştır. Vasiyetçi, şekil şartına uygun olarak yapılacak yeni bir vasiyetname, mevcut vasiyetnameyi yok etme ile veya sonraki tasarruflar ile vasiyetten dönebilir (TMK. 542,543,544)....
Yüzeysel olarak bakıldığında, iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki tür davanın güttüğü amaçtan öteye gitmemektedir. Muvazaa davası, yani yapılan işlemin muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğunu belirtmek için açılan dava ile tasarrufun iptali davası amaçları bakımından birbirlerine yaklaşırlarsa da gerçekte nitelikleri, koşulları, doğurduğu sonuçlar bakımından birbirinden farklıdırlar. Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerinin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı hâlde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür. 20....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ...Ş. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vd. aleyhine 02/07/2009 gününde verilen dilekçe ile tasarrufun iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 08/12/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, danışıklık (muvazaa) iddiasıyla tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur....