"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Davacı tarafından dava açıldığı sırada yapılan bir icra takibi bulunmamasına, davacı tarafından verilen 25.05.2006 tarihli ıslah dilekçesinde davanın muvazaa nedeniyle yapılan işlemin geçersiz olduğunun tesbitine ilişkin olduğunun bildirilmesine ve mahkemenin tavsifine göre dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olmayıp BK.nun 18. maddesine dayalı muvazaalı işlemin iptali isteğine ilişkin olduğundan temyiz inceleme yeri Yüksek 4. Hukuk Dairesi olmakla dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 3.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı tarafından aciz belgesinin dosyaya sunulmadığı, dosya içindeki belgelerin de aciz belgesi mahiyetinde olmadığı, keza dava konusu tasarrufun 25.10.2001 tarihinde yapıldığı, davanın ise 5 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Mahkemece davanın İİK'nın 277 vd.maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine yönelik olduğu kabul edilerek davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı, aciz belgesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Gerçekten de dava ileri sürülüş biçimi itibariyle BK'nun 18 (yeni 19) maddesinde belirtilen gelen hükümlere göre açılmış bir dava olup, davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığı gibi 29.04.2015 tarihli dilekçesi ile de davanın BK'nun 18.maddesine göre açıldığını belirtmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalılardan ...’nin vergi borcu nedeniyle yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını; ancak, kendisine ait olan taşınmazı babası olan diğer davalı ...’ye sattığını öne sürerek, yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalılar, satış işleminde muvazaa bulunmadığını, davanın reddini savunmuşlardır....
Hukuk dairesinin ilgili kararı incelendiğinde dava konusunun muris ile diğer davalı arasındaki hisse devrinin muvazaa nedeniyle iptali istemine ilişkin olduğu, eldeki dava konusunun ise İİK. 277 ve devamı maddelerinde düzenleme alanı bulan tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, bu tür davaların şahsi nitelikte ve borçlunun tasarrufuna yönelik olduğundan, mutlak ticari dava olarak kabulünün mümkün olmadığından bahisle karşı görevsizlik kararı verdiği, kararın 30/01/2020 tarihinde kesinleştiği bunun üzerine dosyanın merci tayini için dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Somut olayda dava, İİK'nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, bu davalardaki amaç; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz sayılması ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasıdır. Böylece ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsili amaçlanır....
Bu yüzden tasarrufun iptali davalarında alacaklıya davanın kabul edilmesi neticesinde alacağını tahsil amacıyla nisbi nitelikte yasadan doğan bir hak verilmektedir....
Bu tür davalarda davanın kabulü halinde takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilir. Tasarrufun iptali davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarına göre, tasarrufun iptali davalarında uygulanacak olan ihtiyati haczin, davacının alacağına kavuşması açısından getirilmiş bir uygulama olduğu ve verilen ihtiyati tedbirin ihtiyati haciz mahiyetinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği belirtilmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/1293 E.2020/2526 K. Yargıtay 17.H.D.nin 2018/600 E. 2019/8865 K.) İhtiyati haciz/ihtiyati tedbir kararları esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlardır....
şartlara uygun olarak iptali, olmadığı takdirde TBK'nun 19. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptali ve müvekkili bakımından dava konusu taşınmaz üzerinde alacak ve tüm fer’ilerine yeter miktarda cebr-i icra yetkisinin verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, dava dışı ...’tan bonoya dayalı alacağı olan davacının borçlu aleyhine icra takibi yaptığını ancak borcun doğumundan sonra borçlunun ..., ... Köyü 1020 parsel sayılı taşınmazı, davalı ...’ye düşük bedelle devrettiğini bu nedenle tapunun iptalini istemiştir. Davalı ... vekili, davanın, muvazaa nedenine dayalı tapu iptali davası olması halinde tasarrufta bulunan borçlu ...’ın hayatta olması nedeniyle, İİK 277 vd maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası olması halinde de aciz belgesi olmaması nedeniyle reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı açılmış tasarrufun iptali davaların dinlenebilmesi için: a) Davacının borçludaki alacağının gerçek olması, b) Borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, c) İptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, d) Borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe; Eldeki dava muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davasıdır. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce tarafların tacir olduğu ve işin de ticari işletmelerini ilgilendirdiği gerekçesiyle mahkememize görevsizlik kararı verilmiştir. Ancak, davacı ile davalı arasında hukuki bir ilişki yoktur. Yerleşik uygulamada kabul edildiği üzere muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali taleplerinin dayanağı haksız fiil hükümleridir. Bu sebeple tarafların sıfatına bakılmaksızın bu davada genel mahkemeler görevlidir. (aynı yönde Antalya Bam karar) Bu sebeple ticari dava niteliğinde olmayan uyuşmazlığın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, dava dilekçesinin görev yönünden usulden reddine, Antalya ... Asliye Hukuk Mahkemesine karşı karşı görevsizlik kararı verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....