Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

kira sözleşmesinde borçlu T8'nun bizzat tanık olarak yer aldığını, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davalarında hak düşürücü sürenin bulunmadığını ve istinaf itirazlarının kabulünü talep etmiştir....

nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davası ile karşılık dava alacaklının İİK.'nun 97/17.maddesine dayalı olarak açtığı, tasarrufun iptali davasıdır. Davalı, karşı- davacı alacaklı dava konusu aracın borçlu tarafından davacı 3.kişiye danışıklı olarak satıldığını ileri sürerek yapılan tasarrufun iptalini istemiştir. Mahkemece davacı-karşı davalı 3.kişinin açtığı istihkak davası yönünden davacı vekiline eksik harcı yatırması için 10 günlük kesin süre verilmesine rağmen kesin süre içersinde eksik harcın tamamlanmadığı gerekçesiyle 3.kişinin açtığı davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davalı- karşı davacı alacaklı tarafından İİK'nun 277 vd.maddelerine göre usulüne uygun olarak açılan tasarrufun iptali davası hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın muvazaalı tasarrufun iptali istemine (İİK 277 ve BK 18) ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Yasası’nın 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 17. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine 07/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Bu halde, dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali davası olmadığından davacının icra takibine geçmesi yada acz belgesine gerek olmadığından yerel mahkemece dava şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile usulden red kararı verilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, her ne kadar yerel mahkemece davanın BK 19. maddesinde düzenlenen muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olarak açıldığının kabulü halinde ise bu kez satış yapılan şirketler hakkında açılan davanın tefrikine karar verilmemesi ve dolayısıyla bu kişi - firmaların zorunlu dava arkadaşı olarak davaya dahil edilmeleri işleminin ise, haklarında aynı konuda iş mahkemesinde açılmış ve görülen bir dava olması nedeniyle mümkün olmaması nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine verilmiş ise de varılan bu sonuç da dosya kapsamına uygun değildir. Zira, dosya kapsamına göre, davacı tarafça davanın ilk olarak İstanbul Anadolu 15....

      Muvazaaya dayalı iptal davasında davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Ayrıca Muvazaa iddiası ile açılan tasarrufun iptali davaların zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebilmektedir . Somut olayda davacı vekili eldeki davayı açıkça Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesine dayalı olarak açmıştır. BK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında İİK'nın 277. vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi şartı aranmaz. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

      Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenilen tasarrufun bir tarafının hakkında kesinleşmiş bir takip bulunan borçlu olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve davanın tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gereklidir....

      Dava BK 19. maddesine dayalı açılmış muvazaalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Somut olayda iddia olunan ve yargılaması halen devam eden alacak, 29.03.2013 tarihli trafik kazasından (Haksız fiilden) doğduğundan mahkemece borcun doğum tarihi olarak kaza tarihinin esas alınması gerekir. Tasarruf borcun doğum tarihinden sonra yapılmış olması nedeniyle bu yöndeki dava şartının gerçekleştiğinin ve bu davayı açmakta hukuki yararın bulunduğunun kabulü gereklidir. Aksi düşünce dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Bu durumda mahkemece yargılaması devam eden ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/534 Esas sayılı dosyasının sonucunun ve alacağın kesinleşmesinin beklenmesi, sonucuna göre toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de, somut olayda her ne kadar dava konusu taşınmaz davalı ... tarafından dahili davalı ...'...

        İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava; tasarrufun iptali isemine ilişkin olup dava dilekçesinde hem TBK'nun 19. maddesine, hem de İİK'nun 277 ve devamı madde hükümlerine dayanıldığı açıklanmıştır. Yüzeysel bakıldığında İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile TBK 19. (BK 18) maddesine dayalı genel muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

        Asliye Ticaret Mahkemesinde tasarrufun iptali davası açtığını, o kararın kesinleşmediğini, o kararın kesinleşmesinin beklenmesini, taşınmaz üzerinde ipotek borcu olduğunu, 110.000,00 TL ipotek bedelinin kendisi tarafından ödendiğini, sadece 70.000,00 TL ödenmediğini, zaten o evin evveliyatının kendisine ait olup evlendikleri için damadına verilip daha sonra kendisine ipotekli olarak iade edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davacının davasının beş yıllık hak düşürücü süre dolduğu için reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir....

          Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, özellikle davanın terditli olarak açılan BK’nın 18. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle satış işleminin hükümsüzlüğünün tespiti, olmadığı takdirde İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olmasına, ister İİK’nın 277 vd maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında ../......

            UYAP Entegrasyonu