Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde ve yargılamanın tüm aşamalarında taleplerinin 6183 sayılı Kanunun 24 vd. maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali olduğunu beyan etmiştir. Yerel mahkemece 07.02.2017 tarihli duruşma zaptında “HMK 320/2 maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 6383 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası olduğu görülmüştür.” şeklindeki tespite rağmen 2 numaralı ara kararda “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, "Mirasın hükmen reddinin iptali" davası olduğunun tespitine, HMK 140/3 maddesi uyarınca tahkikatın bu tutanak esas alınarak yürütülmesine” denilmiştir....
e satış tarihi 05.05.2000 olup dava ise 16.01.2009 tarihinde açılmasına, 6183 sayılı yasanın 26. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılmasının öngörülmesine, söz konusu sürenin hak düşürücü süre olmasına ve mahkemece resen nazara alınmasının gerekmesine, bu durumda mahkemecede bu taşınmaz yönünden "davanın hak düşürücü süre yönünden reddine" karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin bu taşınmaza ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacı vekilin dava konusu 6180 sayılı parsel üzerindeki 11 nolu bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Dava, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Hukuk Dairesi’nin 14/03/2018 tarih, 2015/14832 Esas ve 2018/2328 Karar sayılı bozma ilamında; “6183 sayılı AATUHK'nun 27, 28, 29,30 ve 31 maddeler gereğince tasarrufun iptale tabi olup olmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiş olmasına rağmen; mahkemece; 6183 sayılı Kanun'un 27, 28, 29, 30 ve 31 maddeleri irdelenmeden dava ön koşullarının somut olayda gerçekleştiği şeklinde davanın hangi gerekçe ile kabul edildiği tartışılmadan karar verilmesi doğru olmadığı gibi, karar denetime elverişli de değildir. Bu husus yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir. 2-Kabule göre de; 6183 sayılı Kanun'un 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış olan tasarrufun iptali davalarında dava kabul edildiği takdirde tasarruf tarihine kadar olan vergi borcu ferileriyle hesaplanarak bu miktar üzerinden tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekir....
Dava, 6183 sayılı Yasa'nın 24 devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1.Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekili ile davalı ... vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2. 6183 sayılı Yasa'nın 24. ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davalarında da borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olması ve tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerekir. Somut olayda, davalı borçlu şirket hakkında yapılan takibin dayanağı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğünce verilen 10.08.2010 tarihli idare para cezasına dayanmaktadır....
Dava, 6183 Sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, borçlu tarafından 01.03.2005 tarihinde davalı ..'dan satın alınmış ve aynı gün ..Bankası tarafından 200.000,00 TL kredi için taşınmaz üzerine ipotek konulmuştur. Aynı taşınmaz borcun doğumundan sonra 22.12.2005 tarihinde borçlu tarafından yine ipotekli olarak 22.000,00 TL'ye davalı Süleyman'a satılmıştır. Bu olgularla davalı ..'ın borçluyu tanıdığı ve mali durumu hakkında bilgi sahibi olduğu, davalıların ifadelerinde de kabul edildiği üzere teyid edilmiştir. Bu durumda, mahkemece 6183 Sayılı Yasanın 30.maddesine göre tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle davanın reddie karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Borçlu tarafından dava konusu borcun 17.11.2014 başlangıç - 31.10.2017 vade tarihli yapılandırılmasının talep edilmesine göre yapılandırmanın gereğinin yerine getirilip getirilmediği, davalı borçlu tarafından yapılandırma gereği ödeme yapılmış ise ödeme tarihlerinin ilgili merciinden sorularak alınacak cevabın evraka eklendikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 30.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava; 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay (Kapatılan) 17.Hukuk Dairesi’nin 27/01/2020 tarih, 2018/2794 Esas ve 2020/47 Karar sayılı bozma ilamında; "uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davalı borçlunun tasarruf tarihine kadar olan vergi borçlarının ferileriyle birlikte belirlenerek bu miktar üzerinden davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptale karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; davaya konu ... İli, ... İlçesi, ......
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre, dava konusu tasarrufun iptali davasına dayanak yapılan 8.2.2005 tarihli ödeme emri iptal edildiği ve bu şekilde davanın görülebilirlik koşulu ortadan kalktığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir. Dava 6183 Sayılı AATUHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanununun 88/19. maddesinde “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir.” denilmiştir. Somut olayda daha önce iş mahkemesi sıfatıyla verilen karar Yargıtay .....Hukuk Dairesinin 07.02.2013 tarih 2011/13883- 2012/1388 sayılı ilamı ile görev yönünden bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve dava dosyası Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir. Ancak, görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, kamu düzeni ile ilgili hususlarda usule ilişkin kazanılmış hak oluşmaz (HGK.nun 29.3.1995 tarih 14/855-242 sayılı kararı)....
Dava 6183 Sayılı AATUHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Bu davaların amacı kamu alacağını ödemeyen, malı bulunmayan veya borca yetmeyen borçlunun, kamu alacağının tahsiline olanak vermemek için yaptığı, aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve davanın tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gereklidir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise 6183 Sayılı AATUHK'nun 27, 28, 29 ve 30 maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....