Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

REDDİNE, 2-Davalıların temyizine gelince:Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devam eden maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece borçlu davalı Halil 'in ekonomik sıkıntı içinde olduğunun diğer davalılar tarafından bilindiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişsede varılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davacı idare, davalılardan Halil 'in vergi borcunun tahsiline imkan bırakmamak amacıyla kendisine ait taşınmazı muvazaalı olarak sattığını öne sürerek dava açmıştır. Gerek davacının iddiası gerekse toplanan deliller karşısında davaya konu edilen tasarruf 6183 sayılı yasanın 30. maddesinden kaynaklanmaktadır. Bu maddeye göre tasarrufun iptaline karar vermenin koşulu borçlu ile tasarrufta bulunan kişinin kamu borcunun bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak için borçlunun tasarrufta bulunduğunu bilmesi veya bilmek durumunda olmasıdır....

    Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, davalı şirketler arasındaki organik bağ nedeniyle davanın 6183 sayılı AATUHK'nun 30. maddesi gereğince kabulüne, Ankara, Yenimahalle, Ergazi Mah. ... Ada, 2 parselde bulunan taşınmazın muvazaalı olarak satılmış olduğu anlaşıldığından bu taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir. Dava, 6183 sayılı AATUHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle gerektirici nedenlerle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve 492 sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca Hazineden harç alınmamasına 23.3.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Alacaklı Hazine tarafından açılan tasarrufun iptali davasında iflas idare memurunun açılan davaya karşı bir diyeceklerinin olmadığını beyan etmiş olması ve davanın bu şekilde yürütülmesine karşı çıkmamış bulunmasına göre alacaklı Hazinenin bu davayı açmış ve yürütmüş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunu'nun 24.maddesinde, Amme alacağını ödememiş borçlulardan, süresinde mal beyanında bulunmayanlarla malı bulunmadığını bildiren veyahut beyan ettiği malların borcuna yetersizliği anlaşılanların ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarrufların hükümsüz olduğu açıklanmıştır. Dava ve birleştirilen davada 4 adet araçla ilgili yapılan tasarrufun iptali talep edilmektedir....

        Dava, 6183 sayılı Yasanın 24. maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere bozmaya uygun olarak karar verilmiş bulunmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde 16/06/2009 tarihinde ve 5904 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olması gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, H.U.M.K’nun 438/7.maddesi uyarınca bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ile kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı gözetilerek ve HMK'nın 353. maddesi gereğince yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmaması nedeniyle duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda; Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 23- 24 vd. maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir....

          Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan bozma ilamında, davanın 6183 sayılı AATUHK’nun 24. ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, Yasa’nın 30. maddesinde borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muamelelerin tarihleri ve ne olursa olsun hükümsüz olduğunun belirtildiği, somut olayda davalı ...’ün 1998-2005 yılları arasındaki döneme ilişkin vergi borçlarının mükellefi olduğu, hakkındaki takiplerin kesinleştiği, 6.9.1999 tarihli haciz tutanağı ile 2.2.2007 tarihli mal beyanı dilekçesinden...

            Dava, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 6183 sayılı Kanun’un 28/2 bendinde kendi verdiği malın, aktin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin bağışlama hükmünde olduğu belirtilmiş olup Mahkemece davaya konu edilen taşınmazların tasarruf tarihindeki gerçek değerleri belirlenip, davalı 3. kişiler tarafından borçluya satış bedeline mahsuben yapılan resmi ödemelerin de tapudaki bedele eklenmesinden sonra taşınmazın satış bedeli ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında mislini aşan fark olup olmadığı açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetli değildir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08/04/2013 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; davanın 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, davacı Maliye Hazinesi tarafından yapılan takip sonucu davalı borçlular ile 6111 sayılı Kanun gereğince 19.3.2011 tarihinde yapılandırma sözleşmesi yapıldığı ve yapılandırma gereği borcun tamamının 5.4.2011 tarihinde ödendiğinin dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı,takip konusu borç dava açıldıktan sonra ödendiğinden “davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına “hükmü doğru olmakla birlikte; davacı...

                Bu durumda uzman bilirkişi incelemesi yaptırarak, davalı borçlunun tasarruf tarihine kadar olan vergi borçlarının ferileriyle birlikte belirlenerek bu miktar üzerinden davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya bu miktar üzerinden taşınmazlar üzerinde haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere tasarruf tarihine kadar doğan vergi borcu tespit edilmeden, alacak ve ferileriyle sınırlamadan tasarrufun iptaline karar verilmesi doğru değildir. 3-Kabule göre de; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168. maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı Yasanın 35. maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmünü içerdiğinden davacı yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir....

                  Ancak 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davaları sonucunda iptal koşullarının oluşması nedeniyle iptal kararı verilmesi halinde 3. kişi adına oluşturulan tapu kaydının düzeltilmesine gerek olmadan dava konusu taşınmazın alacaklı davacının alacak ve ferileri ile sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi tanınmak üzere tasarrufun iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, mülkiyetin intikali sonucunu doğuracak biçimde “davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmesi doğru değil bozma nedeni ise de yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün HUMK.nun 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu