nın bu durumu bilecek durumda olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı ... vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı Yasa'nın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmü gereğince taraflar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri doğru görülmemiştir.Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK'nin geçiçi 3/2.maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nin 438/7.maddesi...
nun da dava dışı Hasan Hüseyin'e sattığı ve devrettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava 6183 sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, borçlu ...'ın dava konusu taşınmazları kızı ...'ya sattığı, ...'nun da dava dışı Hasan Hüseyin'e sattığı ve taşınmazların keşif tarihinde 62.631,00 TL değerinde olduğundan bu miktar üzerinden davacıya cebri icra yetkisi tanınması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Yasada öngörülen iptal koşullarının oluşması halinde, borçlular hakkında yapılmış ve kesinleşmiş icra takibinin bulunması şartıyla 3. kişi yararına yapılan tasarruf tarihine kadar doğmuş olan vergi borcunun ulaştığı miktar ve ferileri ile sınırlı olarak iptale karar verilmesi gerekir....
vs. arasındaki davadan dolayı İzmir 2.Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 24.12.2007 gün ve 261-522 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6183 sayılı Kanun'un 24 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptâline ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 29.01.2007 gün ve 1 sayılı kararı uyarınca İcra İflas ve 6183 sayılı Kanunlardan kaynaklanan tasarrufun iptâli kararlarının temyiz incelemesinin 01.02.2007 tarihinden itibaren 17.Hukuk Dairesi'nce yapılmasına karar verildiğinden dosyanın Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesine gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 12.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi. ... ......
Dava, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddesinden kaynaklanan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde 16/06/2009 tarihinde ve 5904 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerekirken nisbi olarak takdir edilmesi de hatalı olmuştur. Ne var ki, HUMK’nun 438/7.maddesi uyarınca bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....
Davalı ... vekili, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu haksız açılan davanın reddini savunmuştur.Davalı borçlu vekili, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.Mahkemece, taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında bedel farkı olmadığı, İİK'nun 280.madde koşullarının somut olayda gerçekleşmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava SGK'nın prim alacağının tahsilini sağlamaya yönelik olarak 6183 sayılı Yasa'nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.5510 sayılı Yasa'nın 88.maddesinin 16.fıkrasında 'Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil ve Usulü Hakkındaki Kanunun 51., 102, ve 106,maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır.."...
Dava 6183 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Aynı Yasanın 28. maddesinde 3.dereceye kadar kan hısımlarıyla eşler ve ikinci dereceye kadar sıhri hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarruflar bağışlama hükmünde sayılarak iptale tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Bu tasarruflar, kesin olarak iptale tabi olduğundan, alacaklıyı zarara sokmak kastı, iyi ve kötü niyetin varlığı aranmaz. Somut olayda davalıların baba-oğul olduğu anlaşıldığından 6183 sayılı Kanunun 28. maddesi gereğince tasarrufun iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, borçlu davalı ... mirasçıları hakkında yapılan bir icra takibi olmadığı gibi, borçlu ...'nin sağlığında düzenlenen vekaletnameye dayanılarak ölümünden sonra bu vekaletnameye dayanılarak satış işleminin yapılmasına, dolayısıyla iptali gereken geçerli bir tasarrufun olmamasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre borçlu davalı ... mirasçılarına yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE 2-Davacı vekilinin borçlu davalı ... tarafından yapılan tasarrufa ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Dava 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı T1 (SGK) vekili dilekçesinde özetle; davanın açılmasına neden olan davalı T3 yargılama sırasında taşınmazı geri alarak tasarrufun iptali davasını konusuz hale getirdiğini, bu durumda müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, tazminat adı altında yargılama gideri ile vekâlet ücreti talep ettiklerini, davanın açılmasına neden olan tarafın davalı 3'üncü kişi Fadime olmayıp davalı borçlu Süleyman olduğunu, yani sadece T3'dan yargılama gideri ve vekâlet ücreti talep ettiklerini 2/5/2017 tarihli oturumda bildirmelerine rağmen mahkemece eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355'inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Dava, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun (AATUHK) 27 ve devamı maddeleri ile 6098 sayılı Türk Borçlar...
Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, her ne kadar mahkemece borçlunun borca yeter malı bulunduğu ve davalı 3. kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de tasarrufun iptali talep edilen gayrımenkullerin kaydında davalı 3. Kişi lehine ipotek kaydının olduğunun anlaşılmasına, ipotek hakkı olan kişiye bu malların devredilmesinin iptali gerektirir bir tasarruf olmadığının anlaşılmasına göre sonucu itibari ile verilen kararın onanmasına karar verilmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA ve 492 Sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davacıdan harç alınmamasına, 21/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Uyuşmazlık 6183 sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Önceki bozma ilamında belirtildiği üzere davanın konusu kalmadığında yargılama giderinin tarafların haklılık durumuna göre belirlenmesi gerekir, Uyap sisteminden çıkartılan nüfus kayıtlarından ... ile ...'ün kardeş olduğu, ...'ın dayıları olduğu tespit edildiği, üçüncü kişilerin borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu sabittir. Bu halde, haklarında açılan davada haksız olduklarından yargılama giderlerinden davalıların müştereken ve müteselsilen birlikte sorumlu olmaları gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK'nin geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nin 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir....