Mahkemece, haczin takibe konu bono üzerindeki borçlunun adresinde yapıldığı, işyerinin borçludan devir alındığının haciz sırasında belirtildiği, çalışanların ise işyerinin borçluya ait olduğunu beyan ettikleri, işyeri devri sözkonusu olsa bile 3. kişinin borçlardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davacı 3. kişinin istihkak davasının reddine, davalı-karşı davacı alacaklının tasarrufun iptaline yönelik davasının kabulü ile satışın iptaline karar verilmiş, hüküm, davacı 3. kişi vekilince temyiz edilmiştir. 1)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı 3. Kişi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2)İstek, İİK'nun 96. Vd. Maddelerine dayalı olarak 3. kişinin açtığı istihkak davası ile davalı alacaklı tarafından İK'nun 97/17 maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir....
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenme koşullarından biri, mahkemece de tespit edildiği gibi iptali istenen tasarrufun takip konusu borcun doğumundan sonra yapılmış olmasıdır. Somut olayda takip konusu alacak 24.10.2006,24.11.2006 ve 24.12.2006 keşide tarihli çeklere dayalı ise de davacı vekili dava dilekçesinde takip konusu çeklerin borçlu tarafından ticari ilişki nedeniyle verildiğini, 26.7.2011 tarihli dilekçesinde de takip konusu çeklerin ileri tarihli olarak keşide tarihinden önce düzenlenerek verildiğini beyan etmiştir....
Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak tasarrufun iptali davasına ilişkindir. İİK'nun 282.maddesine göre ise tasarrufun iptali davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Bu kişiler zorunlu dava arkadaşıdır. Somut olayda, mevcut noter satış sözleşmelerinden dava konusu araç 24.07.2012 tarihinde dava dışı ...a onun tarafından da 25.07.2012 tarihinde davalı ...’e mülkiyeti muhafaza kaydıyla satılmıştır. Buna göre, borçlu tarafından satış yapılan ...’ın davaya dahil edilerek taraf teşekkülü sağlandıktan ve taraf delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Mahkemece, davacının alacağının 14/11/2012 vade tarihli senede dayalı olup, davalılar arasındaki tasarrufun borcun doğum tarihinden sonra olduğunu, takip yapıldıktan kısa süre sonra davalı ... sahip olduğu hayvanları kızı olan davalı ...’ye devrettiğinden İİK'nun 280/2 maddesi gereğince borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla bu tasarrufu yaptığı farz olunduğundan davalılar arasındaki tasarrufun iptali gerektiğini, yargılama sırasında davalı ... babasından devraldığı hayvanları bu kez üçüncü kişi ....'e devrettiğinden İİK'nun 283/2. maddesi gereğince ... yönünden dava tazminat davasına dönüştüğünü, davalılar arasındaki tasarrufun iptalinin gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece, tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için kati aciz vesikasının sunulması gerektiği, davacının bu belgeyi sunmadığından bahisle tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve dava dayanağı ... dosyasında borçlu ile ilgili bir haciz yapılmamış olup aciz durumuda belgelenmemiş bulunmasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanunun uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 19.12.2005 gün ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu'nun 140.maddesi gereğince davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına 27.10.2014 günü oybirliğiyle karar verilmiştir....
Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı Hazine vekili, davalı borçlu ...... aleyhine ... takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı eşi .......’ya satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı ... vekili ile davalı ... yetki itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın tapu iptali ve tescil olarak açıldığı ve bu nedenle taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 Sayılı ....’nin ... vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Dava, TBK'nun 19. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davaları ile TBK'nın 19 maddesine dayalı olarak açılan danışık (muvazaa) davaları bir benzerlik görülmekte ise de amaç ve hukuki nitelik olarak biribirinden farklıdır. İptal davaları, borçlunun üçüncü kişi ile geçerli olarak yaptığı bazı tasarruf işlemlerinin alacaklı yönünden hükümsüz sayılması için açılırken, danışık davaları, borçlunun yaptığı tasarrufun gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespitini amaçlar. Bu nedenle her iki dava arasındaki en önemli fark, iptal davası geçerli işlemlere karşı açılmasına karşın, danışık dava geçerli olmayan işlemlere karşı açılır.(Yargıtay 34 XX 108/5780 E. 2014/18433 K. Sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları) Bu nedenlere muvazaa nedenine dayalı açılan davalarda aciz vesikası aranmaz, hak düşürücü süre de söz konusu değildir....
Eldeki dava da, İİK'nın 277 vd. maddeleri gereğince tasarrufun iptali olmadığı takdirde TBK'nın 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğuna göre, açılan dava aile hukukuna dayalı bir dava niteliğinde değildir. Taraflardan davacı ile davalı Yusuf'un daha önce evli olmaları da eldeki davanın aile hukukuna ilişkin olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Esasen davacı mevcut boşanma davasının mali sonuçlarından doğan haklarını korumak gayesi ile borçlunun tasarrufunun iptalini talep ettiğinden dava, Yargıtay HGK ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatlarında açıklandığı üzere asliye hukuk mahkemelerinin görevine girmektedir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; tasarrufun iptaline konu taşınmaz devrinin borcun doğumundan önce yapıldığı, borcun doğumundan yaklaşık 2 yıl önce yapılan tasarrufun 2 yıl sonra doğan borç için muvazaa oluşturmayacağı, hal böyle iken davacının, davalılar aleyhine muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararının olmadığı anlaşıldığından, hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. II. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı tarafın istinafı: 5....
ya sattığını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın tasarrufun iptali davası olduğu, İİK'nun 284. maddesine göre tasarruf tarihinden itibaren 5 yıl içinde açılması gerektiği, dava konusu tasarrufun 20.10.2006 ve 13.11.2006 tarihlerinde yapılmış olmasına rağmen davanın 08.03.2013 tarihinde hakdüşürücü süreden sonra açıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....