Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece takip konusu vergi alacağının tahakkuk tarihinin 24.11.2011 yılı olup tasarrufların ise bu tarihten önce 30.09.2010 yılında yapıldığı, tasarrufun iptali koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine verilmiş; hüküm, davacı alacaklı idare vekilince temyiz edilmiştir. Dava, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Somut olayda, dosya içerisindeki ödeme emri ve haciz tutanağı içeriğinden borçlunun vergi borcunun 2010 yılına ait dönemi de kapsadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu tasarruf ise 30.09.2010 tarihinde yapıldığından tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığından söz edilmesi mümkün değildir. Bu durumda, mahkemece işin esasına girilerek, borçlu ve diğer davalı arasındaki tasarrufun iptale tabi olup olmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre verilmesi gerekirken aksi yöndeki gerekçesi ile yazılı şekilde verilmesi bozmayı gerektirmiştir....

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Esas ve birleştirilen davanın davacı vekili, davalı borçlu ...'in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı üç taşınmazı 28.5.2010 tarihinde kayınbiraderi davalı ...'a sattığını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı borçlu ..., tasarrufun borçtan önce yapıldığını, üç taşınmazı 81.000 TL bedelle sattığını, sattığı evde halen oturduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekili, iptali istenen tasarrufun borçtan önce yapıldığını, taşınmazları banka kredisi kullanarak 81.000 TL bedelle ve iyiniyetle aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı ... vekili, davalı borçlu ... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı oğlu ...’e satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı ... vekili ile davalı ... vekili davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, dava açmadan önce borçlunun malı bulunduğu bu nedenle dava açılamayacağı ve aciz halinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

        Davalı-karşı davacı alacaklı vekili, davacının dayandığı kira sözleşmesinin takip konusu borcun doğumundan sonra alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak yapıldığını, yapılan tasarrufun İİK’nin 97/17. maddesi gereğince iptale tabi olduğunu belirterek, istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuş, karşı dava olarak açtıkları tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

          Şikayet olunan vekili, müvekkilinin haczinin tasarrufun iptalinden kaynaklanan haciz olarak düşünülmediğinde dahi şikayetçinin 2009 yılında konulan haczinden daha önce 2008 yılından beri mer'i olduğunu, dosyada satış avansının mevcut olduğunu, müvekkili haczinin tasarrufun iptali davasından kaynaklanması sebebiyle taşınmazı devir alan kişilerin hacizlerine karşı önceliği olduğunu savunarak şikayetin reddini istemiştir....

            İİK'nun 283/1. maddesine göre, tasarrufun iptali davasını açan davacının tasarrufun iptali davası sabit olduğu taktirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde, cebri icra yolu ile alacak miktarı kadar hakkını alma yetkisini elde eder ve söz konusu malın haczedilmesini ve satışını isteyebilir. Davanın reddedilmesi ile, haczedilen mal üzerindeki haciz de kesinleşir. Alacaklı da icra takip işlemlerine devam ederek malın satışını isteyebilir. HMK'nun 114/1-4. maddesinde hukuki yarar dava şartı olarak düzenlenmiştir. Hukuki yararın davanın açıldığı tarih itibariyle mevcut olması yeterli olmayıp, dava sonuçlanıncaya ve karar kesinleşinceye kadar hukuki yararın devamı gerekir. Mahkemece, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasında, davanın reddine karar verildiği takdirde, davalı-karşı davacı alacaklı vekili tarafından açılan tasarrufun iptali davasında, başlangıçta mevcut olan hukuki yarar ortadan kalkacaktır....

              K A R A R Uyuşmazlık 3.kişinin İİK’nun 96. ve devamı maddelerine dayalı istihkak davası ile alacaklının karşı dava olarak açtığı İİK’nun 97/17.maddesine dayalı tasarrufun iptali davasına ilişkindir....

                Bu durumda her iki davanın da konusu kalmadığından "istihkak davası ile karşılık olarak açılan tasarrufun iptali davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi ve dava açılmasına neden olan tarafın yargılama giderleriyle sorumlu tutulması gerekmektedir. 2.Kabule göre Ise, karşılık dava olarak icra mahkemesinde açılan tasarrufun iptali davalarında, bağımsız olanak açılan iptal davalarında farklı olarak aciz belgesi aranmadığı halde bu belgenin bulunmadığı gerekçesi ile tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi de isabetsizdir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgu dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı karşılık davacı alacaklı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı karşılık davacı alacaklıya geri verilmesine 19.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekir. Somut olayda davalılardan ... vekili takibe konu olan senetlerin tasarruf tarihinden sonra tanzim edildiğini öne sürmüş, dosya içeriğinden de davacı alacaklının ... icra müdürlüğünün 2008/1048 sayılı dosyası ile icra takibine giriştiği, takibin dayanağının 21.03.2008 tanzim tarihli bono olup davaya konu edilen taşınmazın ise borçlu tarafından davalılardan ...’a 17.01.2008 tarihinde satıldığı, Duran tarafından da 09.05.2008 tarihinde diğer davalı ...’a satılmış olduğu, böylece tasarruf tarihinin borcun doğum tarihinden önce olduğu anlaşılmıştır....

                    Mahkemece, tüm dosya kapsamından borçlunun borcun doğumundan sonra gerçek değeri altında fahiş farkla diğer borçlunun kayınbiraderi olan üçüncü kişiye satış yapıldığının anlaşıldığından bahisle davanın kabulüne karar vermiş; hüküm, davalı borçlu vekili ve kararda satış yetkisi verilmesi gerektiği iddiası ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, İİY'nın 278/2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptali tabi olduğunun öngörülmesine, göre davalı borçlu vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Tasarrufun iptali davalarında davanın kabulüne karar verilmesi halinde alacaklının icra dosyasındaki alacak ve ferilerine şamil olmak üzere tasarrufun iptali ile davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi gerekirken miktar ve takip...

                      UYAP Entegrasyonu