Davalı borçlu vekili, takip dosyasındaki borçla ilgili olarak menfi tesbit davası açtıklarını, satışların tamamen raiç değerler üzerinden yapıldığını ve davanın reddini istemiştir. Davalı ... ve ... duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır. 2010/10572 2011/7087 Mahkemece, borçlunun takipten hemen sonra ,dava konusu taşınmazı gerçek değerinin çok altında fahiş bir fark ile davalı ...’ya sattığı,tüm dosya kapsamına göre anılan davalının iyi niyetli olmadığının anlaşıldığı,Koray ve Ömer’in 4. ve 5.kişi konumunda olup ,bu kişilerin tapudaki kayda güvenerek taşınmazı 3.kişiden satın aldıkları ,borçlu ile ilişkileri tesbit edilemediği dolayısı ile kötü niyetli oldukları ispatlanmadığından bahisle borçlu ve 3.kişi ... arasındaki tasarrufun iptali ile bu davalılar yönünden davanın kabulüne diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı borçlu ve davalı 3.kişi ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali-menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine dair verilen hükmün süresi içinde davacı-karşı davalı İdare vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı-karşı davalı vekili, davalı borçlu ...'in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmaz hissesini ........2000 tarihinde annesi davalı ...'e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini, karşı davanın reddini savunmuştur....
anlaşılmış olup, davacının istihkak iddiasının kabulüne, karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının iddialar ispat edilemediğinden reddine dair karar verilmiş ise de, kararın eksik ve hatalı olduğu, mahkememizce yapılan incelemede, mahkemenin tasarrufun iptali davasını gerekçe göstermeksizin reddettiği, bu nedenle haczin İİK'nun 96.-97....
tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
e satışına ilişkin tasarrufun iptaline, ancak taşınmaza mahkeme kararı ile el konulup tapuda mülkiyet değişikliği uğradığından bilirkişilerce tespit edilen 61.060,00.-TL bedelden sorumlu olmak kaydı ile tasarrufun iptaline, karar verilmiş, hüküm davalı... vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Türk Medenî Kanununun 605/1. maddesinde "gerçek ret", 605/2. maddesinde ise "hükmen ret" düzenlenmiştir. TMK'nın 605/1. maddesi uyarınca miras ancak üç ay içinde reddolunabilir. (TMK m. 606) “Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.”...
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/729 sayılı dosyası üzerinde açılan tasarrufun iptali davasının gerekçeli kararında da belirtildiği, bu bakımdan ........2009 tarihli ihtiyati haciz sahibi şikayetçinin, İİK'nın 100. maddesine göre, şikayet olunan ........2011 tarihli kesin haczine iştirak koşullarını taşıdığı, satış bedelinin taraflar arasında garameten paylaştırılması gerektiği gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir. Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları için geçici hukuki himaye olarak Kanun Koyucu İİK'nın 281/.... maddesi ile ihtiyati tedbir değil, iptale tabi tasarrufun konusunu oluşturan mal üzerine ihtiyati haciz konulmasını öngörmüştür. Tasarrufun iptali davalarında İİK'nun 281/.... maddesi uyarınca uygulanan ihtiyati haciz, tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşür....
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın kesin hüküm oluşturacak şekilde karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş olması ve bu ret kararı sebebiyle de nispi avukatlık ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, Dairemizce kararın karşılık tasarrufun iptali davası yönünden bozulması gerekirken, maddi yanılgı sonucu bu yön gözardı edilerek davalı-karşı davacı alacaklının tüm temyiz itirazları ret edilerek karar onanmıştır. O halde, davalı-karşı davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan karar düzeltme istemi kabul edilerek Dairemizin 16.10.2008 tarihli karşılık tasarrufun iptali davasına ilişkin onama kararı kaldırılmalı, davalı- karşı davacı alacaklının karşılık tasarrufun iptali davasına ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkemenin 10.01.2007 tarihli karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının reddine ilişkin kararı bozulmalıdır....
-K A R A R- Davacı vekili, davalı ...’den alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine icra takibi yapıldığını, takibin kesinleştiğini, davalı borçlu adına kayıtlı malvarlığına rastlanılmadığını, borçlu adına kayıtlı İstanbul İli, ..., ..., 6/2 pafta, 6553 parselde bulunan zemin kat 1 numaralı bağımsız bölümün ½ hissesinin önce davalılar ... ve ...’e, onlardan da davalı ...’e devredildiğinin tespit edildiğini beyan ederek davalılar arasındaki tasarrufun iptali ile cebri icra yolu ile alacağın tahsiline yetki verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... ve ... ve davalı ... davanın reddini talep etmiştir. Hükmüne uyulan Yargıtay 17....
Mahkemece, takip dayanağı çeklerin 20.04.2011, 10.05.2011 ve 05.05.2011 tarihli olup dava konusu tasarrufun 15.04.2011 tarihinde yapıldığı bu hali ile iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan önce yapılmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenme koşullarından biri, mahkemece de tespit edildiği gibi iptali istenen tasarrufun takip konusu borcun doğumundan sonra yapılmış olmasıdır. Somut olayda takip konusu alacak 20.04.2011, 10.05.2011 ve 05.05.2011 keşide tarihli çeklere dayalıdır....
Dolayısıyla, takip dayanağı borcun doğum tarihi, tasarrufun yapıldığı 2011 tarihinden daha sonraya aittir. Aksi halin kabulünde, bankanın yaptığı genel kredi sözleşmesi sonrasında kullandırdığı ancak, ödenen kredi borcu sonrasında, tekrar bir kredi kullandırdığı hallerde, bu ikinci kredi borcundan dolayı tasarrufun iptali davası açıldığında da ilk kredi dosyasında olmayan borçtan dolayı tasarrufların iptali gündeme gelebilecektir ki, bu yasanın amacına uygun değildir....