Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davacının taşınmaz üzerinde tek başına tasarruf yetkisinin bulunmaması, taşınmazın el birliği mülkiyet hükümlerine tabi olması, davacının diğer mirasçılarının muvafakatını almaması veya terekeye temsilci tayin edilmemesi ve dava konusu yerin kendisine verilmesini talep etmesi nedeni ile davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar isabetsizdir. Şöyle ki; TMK'nın 683. maddesinde düzenlendiği üzere; ''Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." Davacının 113 ada 25 parsel sayılı taşınmazın tek başına maliki olduğu anlaşılmakta olup, bu nedenle taşınmaz üzerinde tek başına tasarruf yetkisinin bulunduğu kuşkusuzdur....

    Bunlardan birisi iddia edilen ayni hakkın güvence altına alınmasının gerekli olması(TMK m.1011/1), diğeri ise tasarruf yetkisini belirleyen belgelerdeki noksanlıkların sonradan tamamlanmasına kanunun olanak tanımasıdır(TMK.m.1011/2). Somut olayda, davacının satış talebi tasarruf yetkisinin kanıtlanamaması nedeniyle karşılanmamıştır. Bu durumda anılan Türk Medeni Kanununun 1011/2 maddesi kapsamında geçici tescil şerhinin verilip verilemeyeceğine kanunen olanak tanınıp tanınmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Tescilin tasarrufa konu taşınmaz malikinin yazılı beyanı ile yapılacağı, tescil için de tasarruf yetkisinin ve hukuki sebebin belgelenmiş olması gerektiği Türk Medeni Kanununda düzenlenmiş, Tapu Sicil Tüzüğünde de açıkça belirtilmiştir. Tasarruf yetkisine ve hukuki sebebe ilişkin belgeler tamam değil ise tescil istemi reddedilecektir....

      Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....

        edilmesi, şeklinde sıralanan seçimlik hareketlerden her hangi birisinin işlenmesiyle, diğer koşullarında (alacaklının zarar görmesi ve borçlunun tacir olması) gerçekleşmesi halinde oluşacağı konusunda gerek uygulamada gerek öğretide herhangi bir duraksamanın mevcut olmaması ve somut olayımızda bu eylemden dolayı şikayetçinin zarar gördüğünün dosya içeriğinden anlaşılması karşısında; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 13.08.2013 tarihli yazısında sanığın 27.04.2011-27.04.2012 tarihler arasında münferiden müdür seçildiğinin bildirilmesi ve suç tarihi itibariyle sanığın borçlu şirketi temsil yetkisinin devam edip etmediğinin dosya içerisinden anlaşılamaması karşısında; öncelikle suç tarihi itibariyle cezai sorumluluğun hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi amacıyla sanığın borçlu şirketi temsil yetkisinin devam edip etmediğinin, şirket ana sözleşmesinin getirtilerek incelenmesi suretiyle tespitinden sonra delillerin bir bütün halinde değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun...

          K A R A R Davacı, davalı şirketten bir daire satın aldığını, davalı şirketin iflasının ertelenmesi aşamasında tapuda devir işlemini gerçekleştirdiğini, satış bedeli olarak 52.756.000.000 TL ödediğini, daha sonradan anılan şirketin iflasına karar verildiğini ve dosyanın halen Yargıtay incelemesi aşamasında olduğunu ileri sürerek elde kalan toplam 32.780.000.000 TL meblağlı 11 adet senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bu tür davaların Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, talep halinde dava dosyasının görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Verilen iflas kararıyla birlikte davalı şirketin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması nedeniyle davacı, bu davasında ... A.Ş 'ne ......

            e 24/03/2008 tarih 3111 yevmiye nolu satışı şeklindeki tasarruf işlemlerinin iptaline, davacıya bu taşınmaz üzerinde ... 2. İcra Müdürlüğünün 2008/1752 nolu dosyasındaki alacağını tahsil edebilmek üzere cebri icra yoluna başvurma yetkisinin tanınmasına karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve kararda yazılan diğer gerekçelere göre davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 9.176,50 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'den alınmasına 30/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              AŞ tarafından Yapı Kredi Leasing şirketi yoluyla alınması sebebiyle müvekkilinin mal üzerinde doğrudan tasarruf yetkisinin bulunmadığını, müvekkilinin sözleşmeyi ... AŞ temsilcisi sıfatıyla imzaladığını davacının da bildiğini, bu durumda müvekkilinin iş makinesinin fatura ve ruhsatını teslim etme yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının dava açma hakkının zamanaşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir....

                Köyü 249 parseldeki davalılar hisseleri üzerinde vekalet ücreti alacaklarının rüçhan-rehin hakkına sahip olduğunun hüküm altına alındığını ancak henüz kesinleşmediğini, ilamı icraya koyduğunu, takibin kesinleşerek taşınmaza haciz koyduğunu, alacağın borçlu tarafından kaçırılmaması için ilamın tescilini talep ettiğini, ilam kesinleşmeden tescil kurulamayacağından kesinleşmenin beklenmesi gerektiğini, bu arada hakkının zayi olmaması için TMK 1010 gereği malikin tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına dair tapuya şerh verilmesi gerektiğini ileri sürerek ilam hükmünün MK.madde 856 gereği ... ...... köyü 249 parseldeki davalılar hisse kayıtlarına tesciline ve davalıların 249 parseldeki tasarruf yetkilerini kısıtlayan şerh verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacının talebinin açık olmadığı belirtilerek talebini açıklaması istenmiş, davacı bunun üzerine verdiği beyan dilekçesinde......Karar sayılı ilamının 4 ve 5. maddelerinin tescilini istediğini beyan etmiştir....

                  İİK'nun 134. maddesinin 2. fıkrasında ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerin sınırlı olarak sayıldığı, müflis şirketin, icra takibinde borçlu olması nedeniyle, İİK'nun 134. Maddesi gereğince ihalenin feshi davası açma hakkının bulunduğu, dava dilekçesinin içeriğine göre davacının müflis borçlu Demirkaya İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ'nin yönetim kurulu başkanı olduğu, davayı da müflis şirket adına açtığı görülmektedir. " Müflis iflas etmekle medeni haklardan istifade ve medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmiş olmaz. Sadece İİK'nun 191. Maddesi gereğince iflas masasına giren hak ve mallar hakkında tasarruf hakkını kaybeder. Bu mallar için tasarruf yetkisi iflas masasına geçer. İflas masasına dahil olmayan hususlarda tasarruf hakkını haizdir. Dolayısıyla dairemizin birleşik içtihatları ile de benimsendiği üzere müflis borçlunun İİK 134. Maddesine göre ihalenin feshini talep etme hakkı vardır. " (Yargıtay12....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi KISITLANMASI İSTENİLEN : ... Vek.Av.... Dava dilekçesinde, vasi atanması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; Dava dilekçesinde, akıl hastalığı yanında Türk Medeni Kanunu'nun 406.maddesi gereğince mal varlığını kötü yönetme sebebiyle de vasi atanması istenmiştir. Vesayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu