Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

arasında farklı tarihlerde hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi adı altında adi yazılı devre mülk sözleşmeleri düzenlendiğini, bu sözleşmeler kapsamında davacı T2'ın 38.300,00 TL ödeme yaptığını, 19/06/2017 vade tarihli 12.400,00 TL bedelli senet verdiğini, bu senedin ödemesinin yapılmadığını, davacı T1 ile davalı Termal Saray arasında farklı tarihlerde hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi adı aldında adi yazılı devre mülk sözleşmeleri düzenlendiğini, bu sözleşmeler kapsamında davacı T1'ın 22.840,00 TL ödeme yaptığını, değişik vade ve tutarlarda toplamda 11.250,00 TL bedelli senet verdiğini, bu senetlerin ödemesinin yapılmadığını, davalıların taşınmazların devir ve teslimini gerçekleştirmediklerini, davacıların yararlanamadığı kullanamadığı devre mülk için müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradıklarını, müvekkillerinin cayma hakkını kullandıklarını, toplam bedelin ve senetlerin iadesini içeren ihtarname keşide edildiğini belirterek; davacılar ile davalılar arasında imzalanmış olan...

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında ki sözleşmenin devre tatil değil hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu, genel görevli mahkemelerin görevli olup, tesislerin kullanıma hazır bulunup davacının sözleşmeden cayma hakkının olmadığını savunarak, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava; taraflar arasında imzalanan hisseli gayrimenkul satış sözleşmesinin feshi ve sözleşme kapsamında yaptığı ödemenin tazmini talebinden ibarettir. Sözleşme konusu Yalova Termal Akköy köyünde yer alan 424 ada, 23- 24- 26 ve 27 parsellerin 7/3650 hissesinin satışının kararlaştırıldığı ancak tapuda davacı adına devrinin gerçekleştirilmediği anlaşılmıştır....

ten Ayaş'a götürüldüklerini, 26/01/2013 günü 1.000,00 TL peşinat ödediğini,...ilçesi ....Köyü 118 ada 3 parselde kayıtlı arsa üzerinde ileride inşa edilecek....tesislerinin satışı hususunda ilk senetin 05/02/2013 ödemeli 18x250,00, 18x310 TL bedelli toplam 10.080,00 TL tutarında senet düzenlendiğini,cayma hakkının hatırlatılmadığını, cayma halinde toplam bedelin %20 si kadar bedeli cezai şart olarak koyduğunu, davalı şirketin bu uygulamasının ilgili yasalara aykırı olduğunu, taraflar arasındaki satışın kapıdan satış niteliğinde olduğunu ileri sürerek davalı tarafından hazırlanan ve taraflar arasında imzalanan devre mülk satış sözleşmesinin feshiyle; peşinen verilen 1000,00 TL nakit paranın iadesi ile 18x250 ve 18x310 TL bedelli toplam 10.800,00 TL bedelli senetlerin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

    DELİLLER : Yazılı beyanlar, sözleşme ve tüm dosya kapsamı. DEĞERLENDİRME-GEREKÇE: Dava, devre mülk sözleşmesinin iptali ile bedel iadesi ve senetlerin iptali istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi; Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355....

    GEREKÇE : Dava, devre mülk satış sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin iptali ve ödenen tutarın iadesi talebine ilişkindir. Taraflar arasında devre mülk sözleşmesi yapıldığına, bedele ve ödeme miktarına dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasında mevcut devre mülk satış sözleşmesinin, tapulu taşınmazın haricen satışına ilişkindir ve MK'nın 706, TBK'nun 237, Tapu Kanunu'nun 26. ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunda kuşku yok ise de 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen ve taşınmazın müşterek payına bağlı bir hak olan devre mülk hakkına ilişkin dava konusu sözleşme, sözleşmeye konu devre mülkün tapusu resmi senet ile davacı adına devredilmiş olmakla geçerli hale gelmiştir. Ayrıca, devre mülk sözleşmesi, tecrübe ve muayene koşuluna bağlı bir sözleşmedir. Fiili teslim ve kullanıma kadar sözleşme askıda olup, cayma hakkı da teslimden itibaren başlar....

    Dava, devre mülk sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti, iptali, senet iptali, borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacı tarafça istinaf edilmiştir. Davacı vekili 15/07/2022 tarihli dilekçesi ile istinaf talebinden vazgeçtiklerine dair dilekçe sunmuştur. Vekaletnamenin incelenmesinden feragate ilişkin yetkinin bulunduğu görülmüştür. Bu itibarla; davacı vekilinin vekaletnamesinde kanun yollarından feragat yetkisi bulunmakta olup, HMK m. 349/2 hükmü uyarınca her aşamada istinaftan feragat etmek mümkün olduğundan, istinaf talebinden feragat nedeniyle davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

    Şubesi ile düzenlenen 23.01.2013 tarihli bağlı tüketici kredisi sözleşmesinin iptaline ve davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiği halde, hüküm fıkrasında davacının davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesinin iptaline yönelik talebi hakkında bir karar verilmemiştir. Böylece, kısa karar ve gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Mahkemece, açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek kısa karar ve gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması HMK 297. maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davalı bankanın temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....

      Mahkemece, taraflar arasında 10.11.2013 tarihinde devremülk satış vaadi sözleşmesi tanzim edildiği, s sözleşme içeriğinden söz konusu sözleşmenin devre tatil satış sözleşmesi olduğu, davacının taraflar arasında imzalanan sözleşmenin kapıdan satış şeklinde yapıldığının kabulü gerekeceği, bu tip satışlar, tecrübe ve muayene koşullu satışlardan olduğu cayma hakkının ancak hizmetin ifasından sonra, başka bir ifade ile tatil hakkı kullanıldıktan sonra işlemeye başlayacak olup bu süre içerisinde sözleşmenin askıda olduğu, davacının sözleşme tanzim edildikten sonra hizmetin ifasından önce her zaman cayma hakkını kullanabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki taraflar arasında imzalanan devremülk satış sözleşmesinin “SÖZLEŞME KONUSU” başlıklı 2. maddesinde 'Tapuda ... ili, ... ilçesi, ... mevkii, 1. Pafta 364-365 parselde kayıtlı arsa üzerinde inşa edilmekte olan “... ......

        Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Taraflar arasında 01/04/2017 tarihli 21.750 TL bedelli devre tatil satış sözleşmes ile 11/05/2017 tarihli 8.100 TL bedelli ek sözleşme imzaladıklarını, davacı sözleşmeleri feshetmek istediğini ancak davalı taraf davacıyı yeniden davet ederek 11/11/2017 tarihli sözleşme imzalattığını, sözleşme ve konusu mahiyetinde davacıyı aldattıklarını, bu nedenlerle sözleşmenin iptali ile ödenen toplam 1.600 TL bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte iadesine, senetlerin iptali ile davacının borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı Kuşadası vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sözleşmede taraf olmadığını, müvekkilinin herhangi bir imzasının veya kaşesinin bulunmadığını bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir....

        Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “sözleşmenin konusu” başlıklı 2. maddesinde "İş bu sözleşmenin konusu .....30- 31 ada'nın 3168 parsellerinde kayıtlı bulunan arsa üzerine inşa edilecek T3 tesislerinde yer alıcı ve aşağıda belirtilen mesken olarak kullanıma tahsis devre mülk dairesinin, devre mülk olarak satışı ile tapu devrinin şartları ve şeklinin düzenlenmesinden ibarettir." şeklinde ifade edilen hükümle tapuda pay devrini içeren bir devre mülk sözleşmesi olduğu, bu sözleşmenin devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilemeyeceği (Y.13.HD.21.6.2018T, 2016/8215- 2018/6992 sy.k) anlaşılmaktadır. Devre mülk hakkı 634 sayılı KMK’nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir haktır. Taraflar arasındaki sözleşme iptal edildiğinde tapu kaydının daha önce tüketiciye devredilmiş olması halinde tapunun sebepsiz zenginleşmeye neden olmaması ve sözleşmenin feshinin sonucu olarak davalıya iadesi gerekecektir....

        UYAP Entegrasyonu