Tespit 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapıldığına ve bu Kanun hükümleri uygulandığına göre, iptal ve tescil yönünden açılan davaya da bu Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinde şüphe yoktur. Yani iptal için açılan davada, 3373 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi hükümlerini uygulama olanağı bulunmamaktadır. O halde; sadece tapulu taşınmazlarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin nazara alınması ve süresi içerisinde açılmışsa esasa girilmesi gerektiğinin açıklanması, tapusuz taşınmazlarda zilyetliğe dayanılarak açılan iptal davalarında nazara alınmaması ve dava açılamayacağının belirtilmesini kabul 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesini yok farz etmek olur ki, bunu düşünmek dahi mümkün değildir. Somut olaya; özel kanun olan 6831 sayılı Kanunun değişik 11. maddesinin uygulanması gerektiği de düşünülemez. Zira yukarda açıklandığı gibi tespit, 3402 sayılı Kanuna göre yapılmıştır....
Yapılan ve kesinleşen işlem, orman kadastrosu olduğuna göre, temyize konu dava 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükmüne göre açılan, tapu iptali davası değil, 6831 sayılı Orman Yasasının 11/1. maddesi hükmüne göre açılan, orman kadastrosunun iptalidir. Orman niteliğinde olan bir yerin kadastro işlemi kesinleşmekle o taşınmaz kamu malı, orman niteliğini kazanır. Yukarıda açıklandığı gibi, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 16/D maddesinde ormanlar hakkında özel yasanın uygulanacağı yazılıdır. Kesinleşen orman kadastrosunun nasıl iptal edileceği 3402 sayılı Yasa değil, 6831 sayılı Orman Yasasının 11/1. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede ise, kesinleşen orman kadastrosunun iptalinin ancak, tapulu taşınmazlar yönünden, tapu sahiplerine 10 yıllık hak düşürücü süre içinde istenebileceği öngörülmüştür....
Şöyle ki; 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'un "2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar " başlıklı 7. maddesinde; " (1) İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya resen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde; a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda...
Uyuşmazlık konusu 172 ada 5 sayılı parsel Toprak Tevzi Komisyonunun 03.07.1969 tarih 20, 128 ada 35 sayılı parsel ise, Toprak Tevzi Komisyonunun 04.10.1960 tarih 613 sıra nolu tapu kaydına dayalı olarak Hazine adına kadastroca tespit ve tescil edilmiştir. Uyuşmazlık konusu taşınmazlar kadastro öncesi Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan çalışmalar sonucu Hazine adına tapuya bağlandığına göre tapu kayıtlarının oluştuğu 1960 ve 1969 yıllarından sonra tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik hukuken bir değer taşımaz ve kişi yararına herhangi bir hak bahşetmez. Bu durum karşısında davacı taraf 04.10.1960 ve 03.07.1969 tarihlerinden geriye doğru taşınmazlar tapusuz durumda iken bu tür taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliği kanıtlamak zorundadır. Yani zilyetliğin başlangıcı 1940 ve 1949 yıllarına gitmektedir....
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Uyuşmazlık konusu 118 ada 33, 37 ve 39 nolu parseller Toprak Tevzi Komisyonunun 04.10.1960 tarih 709 sıra nolu tapu kaydına dayalı olarak davalı Hazine adına kadastroca tespit ve tescil edilmiştir. Uyuşmazlık konusu taşınmazlar kadastro öncesi Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan çalışmalar sonucu davalı Hazine adına tapuya bağlandığına göre, tapu kayıtlarının oluştuğu 1960 yılından sonra tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik hukuken bir değer taşımaz ve kişi yararına herhangi bir hak bahşetmez. Bu durum karşısında davacı taraf 04.10.1960 tarihinden geriye doğru taşınmazlar tapusuz durumda iken bu tür taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliği kanıtlamak zorundadır. Yani zilyetliğin başlangıcı 1940 yılına gitmektedir....
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Uyuşmazlık konusu 101 ada 59 parsel Toprak Tevzi Komisyonunun 06.11.1963 tarih 295, 107 ada 1 sayılı parsel Toprak Tevzi Komisyonunun 06.11.1963 tarih 66 ve 127 ada 29 parsel ise Toprak Tevzi Komisyonunun 06.11.1963 tarih 209 sıra nolu tapu kaydına dayalı olarak davalı Hazine adına kadastroca tespit ve tescil edilmiştir. Uyuşmazlık konusu taşınmazlar kadastro öncesi Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan çalışmalar sonucu davalı Hazine adına tapuya bağlandığına göre tapu kayıtlarının oluştuğu 1963 yılından sonra tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik hukuken bir değer taşımaz ve kişi yararına herhangi bir hak bahşetmez....
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu payların davacıya devri ve bu devir nedeni ile bedeli hakkında düzenlenmiş yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Gerçekten de, tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmeler Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26.maddesi hükümleri uyarınca resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmaz. Geçersiz bir tapu dışı satışa dayanılarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz....
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu payların davacıya devri ve bu devir nedeni ile bedeli hakkında düzenlenmiş yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Gerçekten de, tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmeler Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26.maddesi hükümleri uyarınca resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmaz. Geçersiz bir tapu dışı satışa dayanılarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz....
nun 4/1-c maddesinde sayılan salt zilyetliğin korunmasına ilişkin bir dava olmadığı, taşınmaz .../... hakkında eski tapuya ve zilyetliğe dayanılarak açılan tapu iptal ve tescil davası niteliğinde dava olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın 6100 Sayılı HMK.'nun 2/1 maddesi uyarınca, ... 7.Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22. Maddeleri gereğince ... 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 18.12.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal gibi kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davası ile kadastrodan sonraki sebep bakımından Borçlar Kanununun 18.maddesine dayalı olarak muvazaa nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasıdır....