Taraflar arasındaki geç teslimden kaynaklı tazminat ile eksik ve ayıplı ifadan kaynaklı alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, Dosya içeriğine göre kabul edilen ve temyize konu edilen toplam miktar 149.466,00 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kalması nedeniyle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir....
lll.İNCELEME ve GEREKÇE: Dava eser sözleşmesinden kaynaklana geç ve eksik ifadan kaynaklı zararların giderilmesi talebine ilişkindir. Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 26.06.2018 tarihli araç içi yapım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin ------ plaka sayılı aracın satım ve iç tasarımına ilişkin olduğu, sözleşme tutarının 153.000,00 TL olduğunu, davalı aracın satımına aracılık da ettiğini, araç 19 Haziran 2018 tarihinde teslimi gerekirken 06 Ağustos 2018 tarihinde teslim edildiğini, 47 gün geç teslimden kaynaklı davacının zarara uğradığını, zararının 47 günlük kira kaybı ve araç tasarım sözleşmesi için çekilen krediden kaynaklı fazla ödeme olduğunu, ayrıca aracın tesliminde eksiklikler olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla aracın geç tesliminden kaynaklı kira kaybı için 100 TL, fazla ödenen kredi için 11.065,92 TL ve araç içi eksiklikler için 100 TL'nin tahsilini talep etmiştir....
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, tapu kaydında yer alan şerhin terkini ve tazminat istemine ilişkindir....
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, taraflar arasında yapılan satış vaadi sözleşmesi noterde yapılmadığı, adi yazılı olarak düzenlendiği, bu nedenlerle sözleşmenin geçerliliği bulunmadığı, sözleşme geçersiz olduğundan kararlaştırılan sözleşmenin fer'isi niteliğindeki cezai şartın da geçerliliği bulunmadığı, davacı vekili taleplerinin geç teslimden kaynaklı zararları olduğunu iddia etmişse de sözleşme ve ek sözleşmelere göre davacının talebinin süresinde taşınmazın teslim edilmemesinden kaynaklı tazminat olduğu, bunun da cezai şart niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 11/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesince, taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, taşınmaz üzerindeki şerhin terkini, yahut idarece açılmış bir tapu iptali ve tescili davası bulunmadığı, tapudaki şerhin ancak üçüncü kişilerin iyiniyet iddialarını ortadan kaldırma amacına hizmet edeceği, davacının tasarruf hakkını kısıtlayan bir şerh olmadığı, TMK'nın 1007. maddesindeki tazminat şartlarının henüz oluşmadığı, davacının bu aşamada dava açmakta hukuki yararının mevcut olmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ile hükmün yeniden tesisine, davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir....
İlk derece mahkemesince " ....Davacının hesabında yeterli para bulunmadığı, KMH limiti müsait olduğu halde taksit tutarlarının geç ödenmesinde özleşmenin 4.maddesi hükmünde belirtilen yetki nedeniyle bu tutarların geç tahsil edilmesinde davalı bankanın kusurlu olmadığı kanaatini bildirir rapor ibraz etmiştir. Mahkememizce alınan bilirkişi raporu denetime elverişli bulunmuştur. Davacı her ne kadar maddi zararlarının oluştuğunu iddia etmişse de, maddi zarar kalemlerine yönelik dosyaya bir delil sunmamıştır. Davacının kredi tutarlarını geç ödediği bu nedenle davalı bankanın kusurunun bulunmadığı ve maddi tazminat talebinden bankanın sorumlu tutulamayacağı, davacının maddi zararlarının davalı bankanın kusurlu eyleminden kaynaklandığına yönelik dosyada delil bulunmadığından davacının taleplerini ispatlayamadığı, davacının maddi tazminat talebinin koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından maddi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Türk Borçlar Kanununun 58....
07/11/2018 tarihli ek kararında da bu hususa açıkça değinilmesine ve davacının müteaddit taleplerine rağmen davacının söz konusu alacaklarının kendisine süresinde iade edilmediği anlaşılmakla davacının manevi tazminat talebinde haklı olduğu kanaatine varılarak davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 221,75TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 1.500TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, maliki olduğu 4507 ada 39 parsel sayılı taşınmazdan 2000'li yılların başında davalının kolektör hattı geçirdiğini ve tapu sicil kaydına da kamulaştırma şerhi işlettiğini, 28.01.2009 ve 11.08.2009 tarihli dilekçeleri ile taşınmazın ne zaman kamulaştırılacağını, kamulaştırılmayacaksa şerhin kaldırılmasını talep ettiğini, en son dilekçesine en kısa zamanda gereğinin yapılacağı bildirildiği halde şerh kaldırılmadığı gibi, haksız müdahalenin sürdüğünü ileri sürerek, geriye doğru 5 yıllık şimdilik 4.000.-TL ecrimisil ile, kamulaştırmasız elatma sebebi ile şimdilik 4.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiş, yargılama sırasında kamulaştırmasız elatmadan kaynaklı tazminat talebinden şimdilik vazgeçtiğini bildirmiştir....
Şeklindeki şerhin “... ’ndan ... ... ...’e satılan ve ... ... ...’den davacı ...’na şufa davası ile intikal eden hisseler üzerinde “... ... lehine satış vaadi şerhi vardır.” Biçiminde tashihine” şeklindeki cümlelerin hüküm fıkrasından çıkartılarak 3. fıkra yerine,“... hissesi üzerinde ... ... lehine satış vaadi şerhi vardır.” Şeklindeki şerhin “... ’nun ...’ndan satın almış olduğu hisseleri üzerinde ... ... lehine satış vaadi şerhi vardır.” Cümlesinin yazılmasına, 3- Davada Tapu Sicil Müdürlüğü hasım olamayacağından hakkındaki davanın husumet yönünden reddi ile davalı idare lehine takdir edilen 350 YTL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, şeklindeki bendin hüküm fıkrasına eklenerek hükmün DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, 27.2.2006 gününde oybirliği ile karar verildi....
İdaresi vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Ancak, dava tapudaki vakıf şerhinin sicilden silinmesi istemine ilişkindir. Dava konusu 627 ada 1 parsel sayılı taşınmaz paylı mülkiyete tabi olup, davacı dışında diğer paydaşların vakıf şerhinin silinmesine dair davası yoktur. Bu nedenle, tapu kaydındaki şerhin sadece davacının müşterek payına hasren kaldırılması gerekirken HUMK.nun 72. maddesine aykırı olarak taşınmazın tamamı üzerinden şerhin terkini yasaya aykırı ise de; düşülen yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK.nun 438/VII. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı ......