Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir....

    Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki 221 sayılı Kanun uyarınca kamulaştırılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile yol olarak terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 14. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı ile birlikte Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/491 E. - 2018/679 K. sayılı kararının Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, 221 sayılı Kanun uyarınca kamulaştırılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile yol olarak terkini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14....

      Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki 221 sayılı Kanun uyarınca kamulaştırılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile yol olarak terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 14. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı ile birlikte Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/491 E. - 2018/679 K. sayılı kararının Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, 221 sayılı Kanun uyarınca kamulaştırılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile yol olarak terkini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Mahkeme gerekçesindeki nitelendirmeye ve temyiz dilekçesi içeriğine göre, tapu kaydının iptali istenen 173 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti 20.07.1983 tarihinde yapılmış olup, davacı, Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.1983 tarihli ilamına dayanılarak tespitten sonra oluşan 02.10.1984 tarih ve 6 sıra numaralı tapu kaydına dayanarak tapu iptali, tescil, men'i müdahale ve kal davası açtığına göre, istemi kadastrodan sonraki nedene dayalı olup, dosyayı inceleme görevi 1. Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenle dosyanın Yargıtay Yüksek 1. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 10.05.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Bu süre geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak 21/2 madde uyarınca 5 yıllık süre içinde açılan davaların ise asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Dairemizin 09.11.2007 tarihli bozma kararında konunun açıklanması bakımından bazı hususlar yazılmış ise de, mahkemece bozmaya yanlış anlam verilmiş, 30 günlük süre içerisinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Oysa, yukarıda vurgulandığı üzere bu süre geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak yasanın 21/2.maddesi uyarınca 5 yıllık süre içinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılması olanaklıdır. Kısaca, bu süre içinde açıldığı anlaşılan davanın esasının incelenmesi gerekir. Bu durumda yapılması gereken iş, Dairemizin bozma kararında belirtilen diğer inceleme ve araştırmaları yaparak, işin esası hakkında bir hüküm kurmak olmalıdır. Karar, açıklanan nedenle bozulmalıdır....

            Varlığı kadastro tutanağında işaret edilen dava konusu belirtme 10 yıllık süre içerisinde tapu kaydına da 30.12.1955 tarihinde aynen aktarılmıştır. Eldeki dava ise, 10.07.2003 tarihinde açılmış bulunmaktadır. Burada öncelikle üzerinde durulması gereken sorun, kayıt maliki olan davacıların kayıttaki belirtmenin terkini için açacağı davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağıdır. Gerçekten, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu m.12/3’deki “bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” şeklindeki hüküm uyarınca şayet, taşınmazın tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçmiş ise, kayıt maliki belirtmenin terkini istemi ile kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz edemez ve dava açılması olanaklı değildir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptal ve yol olarak terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, tapu iptal ve yol olarak terkini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; Dava konusu taşınmazın 2.083,54 m²'lik kısmının iptali ile .........

                Ancak; 1)Dava konusu taşınmazın kamulaştırılan kısmının davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesi gerekirken, davacı idare adına tesciline karar verilmesi, 2)Gerekçeli kararın 7 numaralı bendinde; yalnızca, kendini vekil ile temsil ettiren davalılardan ... ve ... yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde infazda tereddüt yaratacak şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi, Doğru değil ise de; bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 1)Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1 numaralı bendindeki “tapu maliki adına olan tapu kaydının iptali ile davacı kurum Karayolları adına tapuya kayıt ve tesciline” ibaresinin hükümden çıkartılmasına yerine (davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine) ibaresinin yazılmasına, 2)Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının vekalet ücretine ilişkin 7 nolu bendinde (duruşmalarda) kelimesinden önce yer alan (davalı) kelimesi kelimesinin çıkartıılmasına yerine...

                  Ancak; 1)Dava konusu taşınmazın kamulaştırılan kısmının davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesi gerekirken, davacı idare adına tesciline karar verilmesi, 2)Gerekçeli kararın 7 numaralı bendinde; yalnızca, kendini vekil ile temsil ettiren davalılardan ..., ... ve ......

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil KARAR Davacı Hazine vekili, dava konusu 130 ada 3 parselin kadastro çalışmaları öncesinde genel yol niteliğinde olduğu iddiası ile taşınmazın davalı üzerindeki tapu kaydının iptali ve yol olarak tapudan terkini isteğinde blunduğuna göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleme görevi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesine ait olmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 20.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu