Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, tapu maliki olmayan ve tapu malikleri ile hukuki ilişkileri bulunmadığı anlaşılan davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmemesi, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak (Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında açılan davanın reddine ) cümlesinin eklenmesine, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Dava dilekçesi içeriğine göre davacı, tespitten sonra başlayan zilyetliğe dayalı olarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmış olup, kadastro tespitinin kesinleşmesi ile birlikte tapuya tescil edilen taşınmazların mülkiyetinin, kural olarak zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmadığı gibi, mera olarak sınırlandırılan ve özel siciline kaydolan taşınmazların da aynı şekilde zilyetlikle kazanılamayacağı, bu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği; bir an için davanın tespitten önceki nedenlere dayalı olarak açıldığı düşünülse dahi, kadastro tespitinin kesinleştiği 1963 yılından eldeki davanın açıldığı 2015 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen ve dava şartı olan 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle açılan davanın dinlenme olanağının da bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu hususlar göz ardı edilerek davanın esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava tespitten sonraki sebeplere dayalı olarak (kayden ve haricen satın alma) davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescili istemine ilişkin olup, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun Geçici 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 2016/1 sayılı iş bölümü kararı uyarınca temyiz inceleme görevi Yargıtay 1. Hukuk Dairesine ait ise de daha önce Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Başkanlığının görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilmiş olmakla, görevli Dairenin belirlenmesi bakımından dosyanın, 6723 sayılı Kanunla değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60/2 maddesi uyarınca Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 27.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Köyü, ... ve ... parsel sayılı taşınmazlara gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; Dairemizin geri çevirme karar gereği dosyasına getirtilen dava konusu taşınmazların 26.05.2015 tarihli tapu kayıtlarına göre maliklerinden ... mirascıları ile diğer tüm malikler davalı ise de; işbu malik ve mirascılar haricindeki ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'in tapu malikleri ile hukuki ilişkilerini sağlayan veraset vs. belgenin bulunmadığı anlaşıldığından bu davalılar hakkında açılan davanın reddi, yerine yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak ( Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ... ve ...'...

          Temyiz Nedenleri Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, istinaf ilamının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın eksik ve hatalı olduğunu, kadastro tespitinden sonra var olan hukuki duruma dayanarak dava açıldığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir. 3. Gerekçe 3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 3.2. İlgili Hukuk 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir. 3.3....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, Hazine tarafından, kadastro tespiti 1954 yılında yapılan dava konusu taşınmazın 17.08.1977 tarihinde yapılıp onaylanan kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığı, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla tapu iptali ve tescil istemiyle açılmış olup, tespitten sonraki hukuki nedene dayalı olarak dava açıldığı anlaşılmakla; temyiz inceleme görevi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümüne ilişkin 23.1.2020 tarih 1 sayılı kararı ile Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 31.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile tapu iptali ve yol olarak terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....

                Ziraatçı bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın mera vasfında olduğunun belirtilmesi Hazine adına yapılan tespiti ortadan kaldırmayacağından yine Havuz Belediyesi adına yapılan tescilin hukuki dayanağı ve sebebi olmadığından iddiasını ispatlayan Hazinenin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken bu konuda karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi isabetsiz olmuştur. Kaldı ki asli müdahil Akdere Köyü Tüzel Kişiliği kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olarak Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil istemiyle açılan davaya katılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12/3 maddesi uyarınca kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, tespitten önceki nedenlere dayanılarak tespite karşı dava açılamaz. Sözü edilen süre; hak düşürücü olup, mahkemece resen gözetilmelidir....

                  Kadastastro Mahkemesi'nin 1992/4-1995/4 Esas, Karar sayısı ile 06.12.1995 tarihinde verilen kararın Tapu Sicil Müdürlüğü'nce kısmen infaz edilmediği iddiasına dayalı ve dolayısıyla tespitten sonraki hukuki nedene dayalı; yolsuz tescile dayanılarak hükmün infazını sağlamak için açılan tapu iptali ve tescil davası olup, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 23.01.2020 tarih ve 2020/1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'ne ait ise de daha önce aynı Daire tarafından, Dairemize görevsizlik kararı verilerek gönderildiği anlaşıldığından dosyanın, görevli daireye gönderilmesi için Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 03.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Dava dilekçesi içeriğine göre, davacı, tespitten sonra başlayan zilyetliğe dayalı olarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmış olup, kadastro tespitinin kesinleşmesi ile birlikte tapuya tescil edilen taşınmazların kural olarak zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmadığı gibi, mera olarak sınırlandırılan ve özel siciline kaydolan taşınmazların da aynı şekilde zilyetlikle kazanılamayacağı, bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği; bir an için davanın tespitten önceki nedenlere dayalı olarak açıldığı düşünülse dahi, taşınmaz hakkındaki kadastro tespitinin kesinleştiği 1958 yılından eldeki davanın açıldığı 2015 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen ve dava şartı olan 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle açılan davanın dinlenme olanağının da bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin davanın esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi...

                      UYAP Entegrasyonu