HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece ihalenin feshi kararının kesinleştiği ve davalı adına olan kaydın yolsuz hale geldiği gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile tüm takyidatları ve şerhleri ile birlikte eski malik ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davacının tapu iptali ve tescil davası açmakta taraf sıfatı ve hukuki yararının bulunmadığı, ayrıca istek olmadığı halde ihale sonucu terkin edilen tüm takyidatları ve şerhlerin yeniden tesisine karar verilmek suretiyle talep aşılarak hüküm kurulmasının da doğru olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'...
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, kadastro öncesi yapılan taksim ve zilyetlik hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere, tutanağın kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz....
Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince açılan tescil ve tapu iptali tescil isteğine ilişkindir. -//- 2013/2653-2014/1209 -2- Davacı dava dilekçesinde, iki parseli arasında kalan paftasında yol olarak gösterilen kısmın esasen yol olmadığını, yol nedeniyle taşınmazının ikiye bölündüğünü, adına kayıtlı parsellerle birlikte kullandığını açıklayarak yol olarak bırakılan kısmın paftasından terkini ile her iki parseli ile birleştirilmek üzere adına kayıt ve tescil isteğinde bulunmuş, ikinci istek olarak da, köy tüzel kişiliği adına tapuda kayıtlı bulunan 161 ada 4 sayılı parselin kendisine ait olduğunu belirterek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur....
Hükmü, davacı temyiz etmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmüne göre; “tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl süre geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz”. Ne var ki eldeki davada, davacı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanmamıştır. Aksine ileri sürdüğü sebepler kadastrodan sonra oluşan muhdesat belirtmesine konu ağaçların kendiliğinden zayi olgusudur. Bu yüzden mahkemenin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesini gerekçe göstererek davayı reddetmiş olması yasaya uygun değildir. 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerindeki arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir....
Ancak; 1-) Mahkemece tescil ve terkin hükmü yönünden kesin olmak üzere verilen ilk karar gereğince dava konusu taşınmazın davacı idare adına tescil ve yol olarak terkin edildiği gözetilmeksizin, davanın reddedildiği dikkate alınarak davacı idare adına kayıtlı dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile önceki maliki olan davalı adına tesciline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 2-) Davacı idare tarafından bozma öncesi depo edilen bedelin, davalı tarafından bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş olan mevduat faiziyle birlikte davacı idareye ödenmesine karar verilmesi gerekirken, bu hususta olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmaması, Doğru değil ise de bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; a-) Gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak (Dava konusu Sarıçam İlçesi, Göztepe Mahallesi 795 parsel sayılı taşınmazın davalı idare adına tescili ve yol olarak terkinine ilişkin tapu kaydının iptali ile önceki maliki olan davalı .....
Ne var ki, Kadastro tespitinin kesinleştiği 1985 yılından eldeki davanın açıldığı 2015 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen ve dava şartı olan 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle kadastro tespitinden önceki sebebe dayalı olarak açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gibi; davanın tespitten sonraki sebeplere dayalı olması halinde ise; kadastro tespitinin kesinleşmesi ile birlikte tapuya tescil edilen taşınmazların kural olarak zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığı, mera olarak sınırlandırılan ve özel siciline kaydolan taşınmazların da aynı şekilde zilyetlikle kazanılamayacağı, bilahare taşınmazın mera olan niteliğinin ağaçlandırma sahası olarak değiştirilmesinin ve idari yoldan Hazine adına tapu kaydı oluşturulmasının taşınmazın tapulu olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği göz önüne alınarak, davanın, bu gerekçe ile reddi gerektiği halde yazılı gerekçeyle reddedilmesi isabetsiz olup kararın, sonucu itibariyle doğru olması nedeniyle...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, Hazine tarafından, kadastro tespiti 1954 yılında yapılan dava konusu taşınmazın 17.08.1977 tarihinde yapılıp onaylanan kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığı, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla tapu iptali ve tescil istemiyle açılmış olup, tespitten sonraki hukuki nedene dayalı olarak dava açıldığı anlaşılmakla; verilen kararı inceleme görevi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı iş bölümü kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca 8. Hukuk Dairesi'nin görev alanına ait olduğu halde bu husus maddi hata sonucu göz ardı edilerek dosyanın Dairemize gönderilmiş olduğu anlaşılmış olmakla, dosyanın temyiz incelemesi yapmakla görevli Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 10.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahallesinde bulunan 342 ada 1 parsel sayılı taşınmazın yapılan kadastro çalışmaları sonucunda davalı ... tespit gördüğünü, kadimden beri yol olarak kullanılan kısmın da davalı ... kayıtlı taşınmaz içerisinde kaldığını ileri sürerek yol olan kısmın tapu kaydının iptali ve davacılar adına tescilini istemiş, 06.01.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusu parselden ifraz edilerek yol olarak terkinini istemiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu yerde hiçbir zaman yol bulunmadığını, fındık bahçesi bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. III....
"İçtihat Metni" K A R A R Dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ile yol olarak terkin istemine ilişkin olup, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 20.01.2017 tarihli ve 2017/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay (16 ) Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle dosyanın sözü edilen görevli Yüksek Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 30.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalılar aleyhine 12.05.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu kayıtlarının iptali ile yol olarak terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, kadim yol iddiasına dayalı tapu iptali ve yol olarak terkin istemine ilişkindir. Davalı ..., davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş olup; hükmü davalı ... temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı ...'...