Mahkemece, asıl dava olan çek iptali davasında 7 adet çekten üçünün davalıda olması nedeniyle 4 çekin iptaline, konusu kalmayan davalı elindeki üç çekten dolayı karar verilmesine yer olmadığına, birleşen menfi tespit davasına konu çeklerdeki imzanın davacıya ait olmaması nedeniyle menfi tespit davasının kabulüyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olup, hüküm asıl davanın müdahili ve menfi tespit davasının davalısının vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Çek iptali davalarının meşru hamil tarafından açılması mümkün olup, asıl davada aktif dava ehliyeti bulunmayan keşidecinin açtığı çek iptali davası üzerine dört adet çekin iptaline karar verilmesi doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre temyiz isteminde hukukî yarar bulunmadığından bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin üç çeke ilişkin menfi tespit davasına yönelik temyiz istemine gelince, dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici...
Davalı tarafından davacı aleyhine 12/09/2014 tarihinde başlatılan ilamsız takibin, davacının süresi içinde ödeme emrine itirazı üzerine 26/09/2014 tarihi itibariyle durduğu, davacının, henüz davalı alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılmasını beklemeden menfi tespit istemiyle 23/10/2014 tarihi itibariyle eldeki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar,itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir....
-TL. borçlu olduğuna karar verildiği bu hükmün de kesinleştiğini, davalının bu durumda fazla tahsilat yapacağını ileri sürerek mahkemenin müvekkili hakkında verdiği ilamın kaldırılarak yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıya icra dosyasında ödeme emri gönderildiğini ve davacının itiraz ettiğini, aynı adreste dava dilekçesinin tebliğ edildiğini, usulsüz tebligatın söz konusu olmadığını, davacı abonenin elektrik bedelinden kullanıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, davacı hakkında açılan itirazın iptali davası ile dava dışı kişinin açtığı menfi tespit davası sonucunda verilen hükümlerin ancak tarafları bağlayacağını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davacı vekilinin dava dilekçesinde ileri sürdüğü sebep ve açıklamaların HUMK.nun 445. maddesinde belirtilen sebeplerden hiçbirisine girmediği gerekçesiyle iade-i muhakeme talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
-TL bedelli bonoya dayalı olarak icra takibi yaptığını, müvekkilinin açtığı menfi tespit davasının kabul edilerek davalıya borçlu olmadığına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, müvekkilinin bu davanın devamı sırasında davalıya yukarıda anılan dosyanın borcunu ödemek zorunda kaldıklarını, davalıya ödenen bu miktarın tahsili için İstanbul 7.İcra Müdürlüğünün 2007/15825 sayılı dosyasında yapılan icra takibinin haksız itiraz nedeniyle durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının daha önce aynı bonodan dolayı menfi tespit davası açtığını, davacının müvekkiline borçlu olmadığına dair verilen kararın kesinleştiğini belirterek, kesin hüküm itirazında bulunmuş, davacının icra takibinde asıl alacağı göstermediğini, fahiş faiz talebinde bulunduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalıya 22.07.2003 vade tarihli 2.800.00....
Borçlunun bir alacaklının kendisinden bir hak veya alacak talep etmesi üzerine ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ve doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasına menfi tespit davası denir. Menfi tespit davası icra takibinden önce açılabildiği gibi icra takibinden sonra da açılabilir. Takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmalıdır. (Kuru Baki; İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s 24) Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir....
Borçlunun bir alacaklının kendisinden bir hak veya alacak talep etmesi üzerine ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ve doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasına menfi tespit davası denir. Menfi tespit davası icra takibinden önce açılabildiği gibi icra takibinden sonra da açılabilir. Takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmalıdır. (Kuru Baki; İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s 24) Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir....
Borçlunun bir alacaklının kendisinden bir hak veya alacak talep etmesi üzerine ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ve doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasına menfi tespit davası denir. Menfi tespit davası icra takibinden önce açılabildiği gibi icra takibinden sonra da açılabilir. Takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmalıdır. (Kuru Baki; İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s 24) Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir....
Borçlunun bir alacaklının kendisinden bir hak veya alacak talep etmesi üzerine ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ve doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasına menfi tespit davası denir. Menfi tespit davası icra takibinden önce açılabildiği gibi icra takibinden sonra da açılabilir. Takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmalıdır. (Kuru Baki; İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s 24) Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir....
Davacı ..., davaya konu taşınmaz ile ilgili olarak imzaladığı 01.09.2004 tarihli sözleşmeden sonra aynı taşınmaz için... isimli kişi ile 30.09.2004 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesini imzalamış ve akabinde bu satış vaadi sözleşmesi nedeni ile ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2007/180 Esas sayılı tapu iptali ve tescil davasını açmıştır....
Alacaklı şirket, borçlu hakkında 30.06.2012 keşide tarihli 25.000 TL’lik çeke ve 06.04.2011 tarihli bayilik sözleşmesine dayanarak 26.06.2015 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığı, çekte borçlunun keşideci, alacaklının lehtar konumunda olduğu, 06.04.2011 tarihli bayilik sözleşmesinin taraflarının, takip tarafları ile aynı bulunduğu, borçlunun ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük yasal sürede 16.07.2015 tarihinde diğer itirazlarının yanında takibe konu çekin teminat çeki olup bedelsiz olduğu ve bu konuda menfi tespit davası açtığını beyan ederek icra mahkemesinde takibin ve ödeme emrinin iptali talebinde bulunduğu görülmektedir....