Davalı her ne kadar icra dairesinde mahkememizin yetkisine itiraz etmiş ise de; davacının adresinin Antalya ili olması ve alacağın para alacağı olması nedeniyle davalının yetki itirazı yerinde görülmemiştir. Antalya ... Asliye Ticaret Mahkemesinin .../... esas sayılı dosyasında davamıza konu 2 fatura yönünden de davalının menfi tespit davası açtığı, menfi tespit davası sırasında ... tarihli dilekçesi ile takibe konu faturaların irsaliyelilerinde belirtilen imzaların müvekkilinin sigortalı çalışanına ait olduğunu kabul ettiği görülmekle davalının icra takibinde imzaya itiraz etmesi yerinde görülmemiştir. İkrardan dönülemeyeceğinden irsaliyeli faturalara ilişkin imza incelemesi yaptırılmamıştır. Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunun Antalya ......
ın açtığı davanın da işlemden kaldırılması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Mahkemece diğer davacılar yönünden, kesin süre içerisinde vekillerinin vekaletnamesini ve delillerini dosyaya sunmadıklarından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacılar..... ve.. celselere bizzat katıldıklarına göre, dava dilekçesinde menfi tespit istemine konu icra dosyasını belirtmiş olmalarına göre, ilgili yerden dosyanın istenilmesi ve taraf delillerinin toplanması yerine ihtarın yasal sonuçlarını da içermeyen şekilde kesin süre verilerek bu süreye uyulmadığından vekillerinin vekaletname sunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bu yönden de bozulması gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, orman ve 2/B madde sahası olarak Hazine adına tescil edilen Mahdudiye Köyü 119 ada 230 ve 231 parsellerin kendi zilyetliklerinde bulunduğunu belirterek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, müdahil ise dava konusu yerlerin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/585 sayılı dosyasında kendilerinin açtığı davaya konu olduğunu iddia etmiş, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; Duruşma için belli edilen 25.06.2019 gün ve saatte taraflardan gelen olmadığı görülerek evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi. İnceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu Kaledibi Köyü çalışma alanında bulunan 561 ada 44 parsel sayılı 7.060,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edilmiş, tespite karşı...’nin Kadastro Mahkemesi’nde açtığı davanın reddi üzerine hükmen tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, menfi tespit davası ile tapu iptali ve tescili davasının farklı usul hükümlerine tabi olduğu gerekçesiyle tefrik kararı verilerek, menfi tespit istemi ayrı bir esasa kaydedilmiş, tapu iptal ve tescil istemiyle ilgili dosya üzerinde yapılan yargılama sonucunda, yanlar arasındaki icra takibinin neticelendiği, dava konusu taşınmazların icra kanalıyla satışlarının da 25.09.2009 tarihinde yapılmış olduğu ve dava tarihi itibarıyla İİK 72/7. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu gerekçeleriyle, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 76/1. maddesi uyarınca “Hakim resen Türk Kanunları uyarınca hüküm verir.” Buna göre olayların açıklanması taraflara, hukuki nitelendirmesi hakime ait bir görevdir....
Mahkemece, davacının borcun takip miktarı kadar olmadığını bildirerek, menfi tespit davası açtığı halde, tarafların 05.09.2013 günü icra memurluğunda borç miktarında anlaşarak, taksitler halinde ödenmesini kararlaştırdıkları, bundan sonra davacının iş bu menfi tespit davasını açtığı, taraflar arasındaki mutabakatın borçlunun müzayaka halinde olduğundan yapıldığına ilişkin bir iddia olmaması ve borç miktarının borçlu davacının kabulünde olması gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 22.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl dava davacısı - birleşen dava davalısının DSKP ödenmesi için Üniversite aleyhine idare mahkemesinde açtığı, davanın reddedildiği ve kararın kesinleştiği, böylece üniversitenin davacıya ödemiş olduğu 58.493,53 TL'nin yasal dayanağının kalmadığı gerekçesiyle, asıl davanın (menfi tespit) reddine, birleşen davanın (itirazın iptali) kısmen kabulü ile 58.493,53 TL'si asıl alacak olmak üzere toplam 60.774,78 TL alacağa yönelik itirazın iptaline, asıl alacağın % 40 oranında icra inkar tazminatının birleşen davanın davalısından tahsiline, asıl davada davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükmün, taraflarca temyizi üzerine, Dairemizin 08.12.2015 tarih, 2015/6024 E.,2015/19891 K. sayılı ilamı ile mahkemece; döner sermeye işletmeleri konusunda uzman üçlü bilirkişi heyetinden; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular da gözetilerek, uygulamayı ve somut olayı tam olarak yansıtan, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucunda ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 117 ada 14 parsel sayılı 308.79 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalılar .............. adına 1/4 paylı olarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın bir bölümünün adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne; çekişmeli taşınmazın fen bilirkişileri .... ve .... tarafından düzenlenen 26.04.2013 tarihli rapor ve haritada gösterilen 8.09 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
yolundan yararlanmakta olan kişinin, bu yerin özel mülkiyet kapsamına alınması nedeniyle kullanım hakkı kısıtlandığından, açtığı tapu iptali davasında hukuki yararı bulunduğu dikkate alınarak davanın esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken davacının dava ehliyetinin ve hukuki yararının bulunmadığı kabul edilmek suretiyle davanın reddinin isabetsiz olduğuna" değinilerek bozulmuştur....
Bölge adliye mahkemesince; davanın, ibraz tarihi yazılı bulunmayan zamanaşımına uğramış çeke dayalı olarak ciro yolu ile hamil tarafından keşideciye karşı yapılan ilamsız takibe itirazın iptali davası olduğu, sebepsiz zenginleşmeye istinaden açılan davalarda keşidecinin sebepsiz zenginleşmediğini ispat ile mükellef olduğu, menfi tespit davasında verilen cevap ile alacaklı olduğunu ileri süren alacaklı tarafından zamanaşımı süresinin kesildiği, davacının menfi tespit davasında verilen red kararı üzerinden 1 yıllık zamanaşımı süresi geçmeden bu davayı açtığı, davaya konu çeklerin de aralarında bulunduğu menfi tespit davası ile İcra Hukuk Mahkemesinde görülen davalarda, imza inkarında bulunulmayıp bilakis kabul edilerek taleplerde bulunulduğu, borçlu keşidecinin son celsede ileri sürdüğü imza itirazının çelişkili davranış nedeniyle incelenmediği ve davalı şirketin, ticari defter kayıtlarının incelenmesi sonucu çekler nedeniyle borçsuzluğunun tespit edilemediğinin anlaşılmış bulunmasına göre...