tespit edildiği ve hakkında 15.07.2016 tarihinde kurum görevlilerince kaçak elektrik tüketim tespit tutanağı düzenlendiğini, bu tutanaklara istinaden müvekkili şirket tarafından davalı adına faturalandırma yapıldığını ve Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 28....
Dava, davacı aleyhine ....06.2010 tarihinde 2000/...; 2000/... ve 2009/.... dönemlerine ilişkin olarak tahakkuk ettirilen enerji bedelinin tahsili için yapılan ilâmsız icra takibine itiraz neticesinde davacı borçlunun açtığı menfi tespit davasıdır. Davacı, süresinde takibe itiraz etmiştir. Elektrik dağıtım şirketi tarafından davacı aleyhine itirazın iptali davası açılmamış ise de 2001 yılından itibaren fatura keşide edilmiş bulunması sebebiyle davacının aktif dava ehliyetinin varlığı benimsenmiştir. Elektrik tüketimi yapılan sayacın aboneliğinin davacı adına olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Fiili olarak elektrik kullanılmaması abonelik sözleşmesindeki sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı gibi abonenin fiili olarak elektrik kullanan kişi ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağı hususu sözleşme ile bağlılık ilkesinin bir sonucudur. Somut olayda, davacının 1989 yılında evi terk ettiği ve aboneliği kapatmadığı açıktır....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/94 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davasının açıldığını, davacının itirazın iptali davasından sonra aynı borç ile ilgili açtığı menfi tespit davasında hukuki yararının olmadığı gibi iki dava arasında da derdestlik ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin hafriyat ve nakliyat hizmeti verdiğini, davacının yapımını üstlendiği ... inşaatına malzeme temini sağlandığını, borçların ödenmediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
in açtığı, davanın kabulüne, ancak asıl dava dosyasında tapu iptal ve tescile karar verilmesi sebebi ile yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen ...’in açtığı dava yönünden ise; davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece ''...birleşen davanın davacısı ..., taşınmazın dava tarihindeki sürüm değeri kadar tazminat talebinde bulunduğu halde yanılgıya düşülerek resmi akitte gösterilen satış bedeli üzerinden tazminatın hüküm altına alınması doğru olmadığı gibi, ...’in açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasında Tapu Müdürlüğü'nün yargılama giderleri ile bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulmuş olması da doğru değildir...'' gerekçesiyle bozulmuş mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonunda birleşen ...’in açtığı davada Tapu Müdürlüğü aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş ve birleşen ...'...
nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve ıslahın, tahkikat aşamasında yapılmış olan hatalı taraf usul işlemlerini, bir defaya mahsus olmak üzere düzeltme hakkı veren hukuki bir çare olmasına ve ıslahın amacının dava sebebinin değiştirilmesi, delillerin ileri sürülmesi ve davaya dâhil edilmemiş vakıaların davaya dâhil edilmesi olup, borçlunun açtığı menfi tesbit davası varken davacının yeniden alacak davası açmakta hukuki yararının da olmamasına göre davacı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Bu davaların görülebilirlik şartlarından birisi borçlu hakkında kesinleşmiş bir takip olmasıdır. Ayrıca diğer dava koşulları gibi davanın sonuna kadar varlığını devam ettirmesi gerekir. Somut olayda davalı borçlu tarafın .......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Satıcının açtığı itirazın iptali 01/07/2016 tarihinde kabul edilip 23/07/2016 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6723 sayılı Yasa'nın 21. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60. maddesinin 3. fıkrası değiştirilmiştir. Bu düzenlemeye göre, dosya kendisine gönderilen ilgili hukuk dairesi bir ay içinde yapacağı ön inceleme sonucunda işbölümü bakımından kendisini görevli görmez ise gerekçeleri ile birlikte dosyayı bir ay içinde görevli Daireye gönderecektir. Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın video çekimine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 15. Hukuk Dairesine aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 15....
San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin cirosundan sonra, diğer davalı ... Boya Kimya…Ltd. Şti.’nin cirosu ile geçmiştir. Zaten davalı ... Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı .... arasında faktoring ilişkisi de bulunmamaktadır. Bu durumda davacının davalı ... Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında açtığı menfi tespit davası kabul edilse bile, bu çek bakımından 6361 sayılı Yasa’nın 9/3 maddesi hükmü uyarınca, davalı .... hakkında açılan menfi tespit davası kabul edilemez. Zira davacı şirket çekin lehtarı olan davalı ... Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne karşı ileri sürebileceği şahsi def’ileri, ancak davalı ....’ne karşı bile bile davacının zararına hareket ettiğini ispat ederek ileri sürebilir. Dosya kapsamına göre bu çek bakımından davacının davalı .... hakkında açtığı menfi tespit davasının reddi gerekir. Davacının diğer davalı ... Boya Kimya…Ltd. Şti.’ne verdiği 12.01.2015 keşide tarihli, 60.000,00 TL bedelli çeke gelince, bu çek faktoring ilişkisi bağlamında davalı ... Boya Kimya…Ltd....
Hal böyle olunca mahkemece; davacı abonenin iş bu menfi tespit davasına konu ettiği bedelin tamamının kaçak su kullanımına ilişkin olmadığı ve aboneliği iptal ettirilmedikçe, fiili kullanıcının eyleminden doğan kaçak su bedelinden, davacı abonenin de kullananla birlikte müteselsilen sorumlu olduğu göz önünde bulundurularak; uzman bilirkişi heyetinden, davacının sorumlu olacağı su bedeline ilişkin denetime elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle, davacının menfi tespit talebinin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki satış sözleşmesi kapsamında satıcının temerrütü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, eksik ve ayıplı ifanın söz konusu olup olmadığı, davacının edimini yerine getirip getirmediği, buna göre davacının bedelde indirim seçimlik hakkını kullanıp kullanamayacağı ve zararın tazmini talebinde bulunup bulunamayacağı noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki satış sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Satış sözleşmesi, satıcının zilyetlik ve mülkiyet devri karşılığında, alıcının uygun bir bedel ödemeyi kararlaştırdıkları sözleşme türüdür. Satıcının temerrüdü ile ilgili düzenlemeyi içeren TBK 212. Maddesi “Satıcının temerrüdü halinde borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümler uygulanır” demek suretiyle TBK 125. Maddesine atıfta bulunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tüketicinin Açtığı Menfi Tespit...