Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24/11/2020 tarihli ve 2018/522 Esas, 2020/280 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: I....

    İnanç sözleşmesi inanan ile inanılan arasında yapılan onların hak ve borçlarını belirleyen inançlı işlemin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın inanılan tarafından kullanılma, yöneltilme ve inanana iade şartlarını içeren borçlandırıcı bir işlemdir. Yasalarımızda inanç sözleşmesine ilişkin bir düzenleme olmamakla birlikte, 5.2.1947 tarih 20/6 ve 7.10.1953 tarih 7/8 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları ile uygulama ve doktrinde yerini bulmuş giderek gelişmiş bir hukuki kurumdur. Gerçekten, mahkemece doğru olarak saptandığı üzere inanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Bu yüzden Borçlar Kanunun 125.maddesi hükmünce inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalara da 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Burada önemli olan 10 yıllık zamanaşımı süresinin hangi tarihten başlayacağını saptanmasıdır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, maliki olduğu 156, 157 ve 1322 parsel sayılı taşınmazlardaki 3/8 paylarını annesi ...'e 2005 yılı Aralık ayında alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla devrettiğini, annesinin taşınmazlardaki paylarını kendisine devretmeden öldüğünü, dava konusu taşınmazların annenin ölümü ile davalı ve davacı arasında miras yoluyla paylaşıldığını ileri sürerek davalı adına olan tapunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, tanıkla ispata muvafakatları olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, inanç sözleşmesinden kaynaklanan davada, davacı taraf iddiasını yazılı delil ile kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

        Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, müvekkilinin bebeği çok küçük olduğu ve lohusa olduğu dönemde evlenmeden önce satın aldığı ve bedelini ödediği taşınmazın tapuda devir işlemleri için Tapu Sicil Müdürlüğü'ne gidemediğini, davalının taşınmazı önce kendi adına tescil ettireceğini, davacının sağlığı düzeldiğinde de davacıya devredeceğini söyleyerek taşınmazı kendi adına tescil ettirdiğini, davacının eşine güvendiğini, taşınmazın ileride tapuda kendisine devredeceğine inandığını, taşınmazın gerçek maliki davacı iken, tarafların karı koca olması ve evliliğin güven ilişkisine dayanması nedeniyle tescil daha sonra davacıya devredilmek üzere önce davalı adına tescil edildiğini beyan etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalının dava konusu taşınmazı arsa sahibi ...'...

          İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir....

            Dava, mülkiyet hakkından kaynaklanan ve inançlı sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dairemizin iş bölümünün 4. Maddesinin (d) İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davaları (05.02.1947 tarihli 20/65 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı), Hatırlatma kısmında: Mülkiyet hakkından kaynaklanan ve inanç sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davaları sonucu verilen hüküm ve kararların istinaf inceleme görevi 1. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır."düzenlemesi yer almaktadır. Dava dosyası içerisinde mevcut dava konusu taşınmaza ait tedavüllü tapu kaydının incelenmesinde davacının davalılardan önceki tapu maliki olduğu, mülkiyet hakkına ve inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemde bulunduğu anlaşılmaktadır....

            Aile Mahkemesi ve .... 9. Asliye Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde alacak istemine ilişkindir. .... 5. Aile Mahkemesince, taraflar arasındaki inanç sözleşmesi gereğince kendi kişisel mallarının davalı adına tescil edildiğini ve bu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesine ilişkin olduğu ve edinilmiş mallara katılma rejimi ile ilgisinin bulunmadığını, görevli ve yetkili mahkemenin .... Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. .... 9. Asliye Hukuk Mahkemesi ise tarafların halen evli olduğu, davanın evlilik birlikteliği içerisinde davalı adına edinilmiş olan taşınmazlara ilişkin olduğu ve aile mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir....

              İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Somut olayda, tarafların murisi ile davalı arasında düzenlenmiş bir sözleşme ve “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge bulunmamaktadır. Bu nedenle, taraflar arasındaki inanç sözleşmesi kanıtlanmamıştır. Ancak, davacı taraf kanıtlarını gösterdiği 14.02.2011 havale tarihli dilekçesinde “yemin” deliline de dayandığını bildirdiğinden, mahkemece davacıya yemin delilini kullanıp kullanmayacağı hatırlatılarak HMK’nun 225 ve devamı maddeleri gereğince işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.04.1995 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 19.07.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, dava konusu 649 ada 49, 1220 ada 8, 11, 1221 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların davacı ve davalının ortak olduğu şirketlerden elde edilen gelir ile alındığını öne sürerek tapu kayıtlarının iptali ile davacı ve davalı adına paylı olarak tescili istemiyle dava açmıştır. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....

                  İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davalılar murisi Halit Ulaş'ın dava konusu taşınmazda 2459/18000 payın maliki olduğu tapu kaydı ile sabittir. Dava dilekçesi, istinaf dilekçesi ve tüm dosya kapsamı ile iddianın ileri sürülüş biçiminden, açıklamalar, anlatımlar ve olaylardan dava inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup davacılar iddianın ispatı yönünden sözleşme ve satış senedi başlıklı belgelere, bir kısım davalıların ikrar yazılarına, yemin vs. delillere dayanmışlardır. Mahkemece yanılgılı değerlendirme, nitelendirme ve gerekçe ile dava harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu