Mahkemece, davalıya yapılan tahsisin iptali talep edilmeden davanın dinlenemeyeceği, davalının yargı yolu ve göreve ilişkin itirazının kabulü ile dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. HMK’nın 33. maddesi uyarınca, davada dayanılan maddi vakıaların bildirilmesi taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. Davacı, tapu tahsisbelgesi uyarınca edimlerini yerine getirdiğini, yasal koşulların oluştuğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil talep etmiştir. İdareden kendisine tahsis yapılmasını istememekte aksine, tahsisli yeri olduğu iddiasıyla tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir....
Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için öncelikle talepte bulunan lehine ve ilgili kamu kurum ve kuruluşunu bağlayıcı hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması gerekir. Somut olayda, davacı lehine oluşturulmuş davalı Belediyeyi bağlayıcı bir tapu tahsis belgesi bulunmamaktadır. Dosya kapsamından davacının talep edilen bedeli ödediği ancak, sonradan istenen bedelin ödenmemesi üzerine davalı Belediyenin tapu tahsis belgesi verilmesi işlemlerini yapmadığı, davacının da buna karşılık idari yargı yoluna başvurarak kendisine tapu tahsis belgesi verilmesi gerektiğine dair dava açmadığı anlaşılmaktadır....
Bozma ilamımızda, bu davanın açılabilmesi için 2981 sayılı Kanun hükümleri gereğince davacı adına düzenlenmiş bir tapu tahsis belgesi bulunması, ayrıca tescile karar verilebilmesi için de yukarıda belirtilen koşulların gerçekleşmiş olması gerektiği, davacı tarafından usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir tapu tahsis belgesi sunulmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuş ise de davacı, tapu tahsisinin yapılmadığı aşamada tapu tahsis belgesi sahibi ...’ten, tapu tahsis belgesi alındıktan sonra da ...’in mirasçılarından hak sahipliğini temlik aldığından artık tapu tahsis belgesine dayalı olarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunabilecektir. Nitekim davacı ...'ten devralmış olduğu tapu tahsis belgesinden kaynaklanan hakka dayanarak davayı açmıştır....
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.10.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın davalı ... yönünden kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı .... yönünden reddine dair verilen 05.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde davacı tarafından ödenen tahsis bedelinin tahsili isteğine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı vakıf bakımından davanın reddine, davalı Belediye yönünden tapu iptal ve tescil isteminin reddine, bedel talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Hukuk Genel Kurulunun 4.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir....
ın tapu tahsis belgesi sahibi olduğu, ancak tapu tahsis belgesine dayalı olarak tescil talep edebilmesi için yasanın aradığı şartlardan ilkinin “bizzat kendisi tarafından devam eden bir zilyetliğin” bulunması olup davalının söz konusu kısımların zilyetliğini davacılara devretmesi nedeniyle zilyetliğinin bulunmadığı, tescil talep etse bile bu yerlerin tapusunu alamayacağı, davacıların da halefiyete dayalı olarak tescil talep etmelerinin mümkün olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteminin reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelerden, davalı ... adına düzenlenmiş geçerli bir tapu tahsis belgesi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, tapuya kayıtlı taşınmazların satışına ilişkin sözleşmeler, resmi şekilde yapılmadığı takdirde TMK 706, TBK 237, Tapu Kanunun 26. ve Noterlik Kanunun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersiz olup geçerli bir sözleşme bulunmadığından, tarafların sözleşmeye dayalı hak ve borçları da söz konusu olmayacaktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 18.06.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal ve tescil, tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.06.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise, tahsis edilen taşınmaz bedelinin rayiç değerinin tahsili istemlerine ilişkindir. Davalı, dava konusu taşınmazın imar durumuna göre park ve yol alanında kalması nedeniyle tahsis işleminin iptal edildiğini, açılan davanın reddini savunmuştur....
Dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden, davacının belediyeye ait taşınmazda bulunan gecekondusu nedeniyle 28.04.1984 tarihinde 2981 sayılı Yasa uyarınca tapu tahsis belgesi verilmesi istemiyle belediyeye müracaat ettiği, 25.01.1987 tarihinde yeminli büro tarafından tespit ve değerlendirme formu düzenlendiği ancak belediyenin tapu tahsis belgesi verilmesi istemini reddettiği, davacının bu kararının iptali istemiyle idari yargıda dava açtığı, ... 5 Nolu İdare Mahkemesinin 10.09.1992 tarih 1987/1273 Esas, 1992/1302 Karar sayılı ilamı ile tapu tahsis belgesi verilmemesine ilişkin idari işlemin iptal edildiği anlaşılmıştır. İdare Mahkemesinin yukarıda yazılı kararı ile tapu tahsis belgesi verilmemesine ilişkin idari işlem iptal edilerek kesinleştiğinden bu karar tapu tahsis belgesi yerine geçer....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için; hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması, tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması gerekir. Davaya konu olayda; davacıların murisine tapu tahsis belgesi verilmiş ve bu belgeye dayanılarak tescil talebinde bulunulmuş ise de ......
in hazinenin hissedar olduğu tapulu 14 sayılı taşınmazın üzerindeki gecekondudan dolayı 14.9.1985 tarihli tapu tahsis belgesi aldığını ve bedelini 1.248.900 TL olarak 13.9.1985 ila 13.5.1989 arası taksitle ödediğini, ancak imar düzenlemesi sonucu şuyulandırma yapıldıktan sonra tapu tahsis belgesi ile tapu almak için başvurduğunda, davalının 2.11.1999 tarihli kararı ile gecekondu olarak geçen yerin işyeri olduğundan bahisle 2981 sayılı kanunun amacına uygun olmadığı gerekçesi ile iptaline karar verildiğini, bu idari işlemin iptali için açılan davanın reddedildiğini, tapu iptali ve tescil davasının da reddedildiğini bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak taşınmazın rayiç bedeli olarak 100.000 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep etmişlerdir....