Köyünde orman kadastrosu, 20.04.1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Mahkemece orman kadastrosunun kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre geçtikten sonra dava açılamayacağından, davanın reddine karar verilmiş ise de, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosuna itiraz ve dava açma süresi, 3 ay; daha sonra yürürlüğe konulan 6831, 1744, 2896, sayılı kanunlar da 1 yıl; 3302 ve 3373 sayılı kanunlarla değişik 6831 sayılı Kanunun 11. maddesine göre orman kadastrosuna itiraz ve dava açma süresi 6 ay olarak belirlenmiştir. Ancak, 3373 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda tapulu taşınmazlar için tapu sahiplerine tapuya dayanarak orman kadastrosuna itiraz davası açmak için 10 yıllık hak düşürücü süre getirilmiştir. Yukarıda sayılı kanunlarla tanınan bu sürelerin tamamı hak düşürücü sürelerdir....
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın 01/10/2009 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A1) işaretli 7996,56 m2 ve (A2) işaretli 708,69 m2’lik bölümlerin tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptal ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 2007 yılında 6831 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda, dava konusu taşınmaz kısmen orman sınırları içinde bırakılmış, 1970 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise kişiler adlarına özel mülk olarak tesbit ve yolsuz olarak tescil edilmiştir. 1- Davacı ......
Davacı vekili, dava konusu taşınmazın 2013 yılında yapılan çalışma ile 55188 m2'lik kısmının ...Devlet Ormanı olarak 1037 m2'lik kısmının ise 2/B alanı olarak sınırlandırıldığını, halbuki bu yerin hiçbir zaman orman olmadığını, kültür arazisi olduğunu, tapulama çalışmasına esas olmak üzere orman idaresi tarafından gösterilmiş olan orman sınır krokisi ve haritasına göre de orman sayılmadığı için tapulamada özel mülkiyet olarak tespit edildiğini, ilanından sonra süresi içerisinde Orman Yönetimince yine orman olduğu gerekçesiyle itiraz edilmediği için kesinleştiğini ve tapuya tescil edildiğini, müvekkillerinin tapu senedine olan güvenleri nedeniyle tapulu arazinin orman sınırları içine alınabileceğini düşünmedikleri ve satış esnasında tapu sicilinde herhangi bir belirtme bulunmadığı için orman kadastrosunda orman sayıldığına ilişkin işlemden haberdar olmadıkları için 1 aylık itiraz süresi içerisinde kadastro mahkemesine itiraz davası açılamadığından dolayı (6831 sayılı Orman Kanununun 11 maddesi...
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B madde uygulamasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 1996 yılında yapılıp kesinleşmiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve davalıların bayii tarafından Hazine aleyhine açılan tapu iptali tescil davası sonucu asliye hukuk mahkemesinin 1988/52-432 sayılı kararıyla 229 parselin ilk maliki olan ... adına tesciline karar verilmişse de; yörede 1996 yılında 6831 sayılı Yasa kapsamında yapılan orman kadastro işlemleri sırasında çekişmeli taşınmazın orman sınırları içine alındığı, yapılan bu işleme karşı davacı tarafından hak düşürücü süreler içerisinde kesin hükme dayanılarak dava açılmadığı, bu nedenle tahdidin kesinleştiği, kesin hükmün, ilgilinin yasanın öngördüğü süre içerisinde orman kadastrosuna itiraz davası açması halinde dikkate alınabileceği, hak düşürücü sürenin kesin hükümden önce gelmesi nedeniyle artık ......
Ancak daha önceden tapuya tescil edilmiş bulunan taşınmaz hakkında tapu iptali ve tescil kararı verme yetkisi genel mahkemelere ait olup, kadastro mahkemesince orman olan bölümler hakkında sadece orman sınırı içine alınması kararı verilmesi gerekirken, tescil kararı da verilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Daha önceden tapuya tescil edilmiş bulunan taşınmaz hakkında tapu iptali ve tescil kararı verme yetkisi genel mahkemelere ait olup, kadastro mahkemesince orman olan bölümler hakkında sadece orman sınırı içine alınması kararı verilmesi gerekirken, tescil kararı da verilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....
Kadastro Mahkemesince, tahdide itiraz istemi yönünden davanın kabulüne ve taşınmazın devlet ormanı olarak sınırlandırılmasına, tapu iptali ve tescil istemi yönünden davanın tefriki ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, tahdide itiraz istemine ilişkin hüküm ... denetiminden geçerek kesinleşmiş, tapu iptali ve tescil istemi yönünden dava dosyası görevsizlik kararı uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş olup, bu Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile eylemli orman olarak Hazine adına tesciline, tapu kaydında yer alan takyidatların terkinine, müdahalenin men’i istemine yönelik talebin ise reddine karar verilmiş, hükmün davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, esasa ilişkin istinaf talebinin reddine, 7139 sayılı Kanun’a aykırı olarak Orman İdaresi aleyhine harç yüklenmesi sebebiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak diğer hususlar aynı kalmak kaydıyla Orman...
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların 177 ada 1 parsel sayılı 2/B parseli ile 177 ada 7 parsel sayılı orman parseli içinde kaldığı ve fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile işaretli 2504 m² taşınmazın 1944/3 - 52 E. K. sayılı davada orman kadastrosuna itiraz davasının konusu olduğu belirlenerek, bu bölüm hakkındaki davanın kabulüne, 177 ada 1 sayılı parselden ifrazı ile davacı adına tapuya tesciline, diğer bölümlere ilişkin davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından kabul edilen (B) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir. Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1942 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 26.11.1975 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması, 04.12.2007 tarihinde kesinleşen arazi kadastro çalışması vardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... Yönetimi, ... köyü 454 parsel sayılı taşınmazın ölü ... adına tapuda kayıtlı olduğunu, yörede 21.04.2008 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu sırasında, öncesi tamamen orman olan taşınmazın kadastro komisyonu tarafından orman sayılmayarak orman alanı dışında bırakıldığını, işlemin iptali ile taşınmazın tamamının orman alanı içine alınmasını istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 454 parselin (A2) ile gösterilen 1357,24 m2, (A3) ile gösterilen 269,24 bölümünün orman sınırları içine alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, tapu iptali tescil talebi yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı ......
Mahkemece eski tarihli resmi belgelerin yöntemince yerine uygulanması sonucu çekişmeli taşınmazın (A) bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu belirlenmişse de, orman kadastrosuna itiraz davalarında kadastro mahkemelerinin tapu iptali ve tescil kararı verme görev ve yetkilerinin bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın orman olan kısmının tahdidin içine alınmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerektiği halde mahkemenin yetkisini aşarak tapu iptali - tescile de karar vermesi ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus...