DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP: Dava, elatmanın önlenmesi; karşı dava tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir. Davacı karşı davalı vekili, davalılar tarafından davacının maliki olduğu 134 ada 29 parsel sayılı taşınmaza aralarında yapmış oldukları anlaşmayı aşarak tecavüz edildiğini iddiasına dayalı el atmanın önlenmesi istemine karşılık davalılar vekili cevap dilekçesinde davacının davasının reddini ve T2 vekili olarak da, taşkın inşaat nedeniyle davacıya ait taşınmazın, taşılan yapı kadarlık kısmının tapu kaydının iptali ile adına tescili bu olmadığı takdirde irtifak hakkı tesisine karar verilmesini talep etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı karşı davacı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemece davacının meni müdahale ve ecrimisil talebinin kabulüne, kal talebinin reddine, karşı davalarının ise taşkın yapı nedeniyle tescil taleplerinin reddine, irtifak hakkı kurulması taleplerinin kabulüne karar verildiğini, mahkemece taşkın yapı nedeniyle tapu iptal tescil taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiğini, taşınmazın ifraz edilebilir olup olmadığıyla ilgili yeterli araştırma yapılmadığını, davacıya ait parselin taşkın yapı nedeniyle bir kısmının ifraz edilerek davalıya ait komşu parsel ile tevhit edilmesinin imar hukuku açısından herhangi bir sakıncasının bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, tecavüzlü alanın arsa değeri ve ecrimisil değerinin çok yüksek hesaplandığını, meskenin taşkın kısmının ecrimisil değerinin de hayatın olağan akışına aykırı olarak belirlendiğini beyan ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile taşkın kısmın...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.05.2013- 20.05.2013 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil, elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 17.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı- karşı davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Asıl dava, TMK’nın 725. maddesine dayanan tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalı-birleştirilen davanın davacısı temyiz etmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/02/2020 NUMARASI : 2018/439 ESAS, 2020/70 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Taşkın Bina Yapımı Nedeniyle) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin T3 Kooperatifine ait site arazisi içerisinde yer alan 15 nolu konutu 1981 yılında satın aldığını, müvekkili tarafından taşınmazın satın alınması ile birlikte kooperatif üyeliğinin de tescil edildiğini, bu arada davalı kooperatif tarafından Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1971/1003 E....
Taşan yapı sahibinin Medeni Kanunun 651. maddesi uyarınca tescil ya da yararlanma hakkı tanınmasını isteyebilmesi için binanın iyiniyetle inşa edilip edilmediğinin ve taşkın kısmın yıkılmasının aşırı zarar doğurup doğurmayacağının öncelikle araştırılması gerekir. Medeni Kanunun 651. maddesinde yer alan inancın, subjektif iyi inanç olduğu kuşkusuzdur. Burada kural, taşkın yapı sahibinin tecavüz ettiği taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesi ya da beklenen bütün dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilecek durumda olmamasıdır. Yargılayın kökleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, çapları düzenlenmiş parsellere taşan yapı sahipleri kural olarak iyi inançlı kabul edilmemektedir. Bina sahibi inşaata başlamadan önce kendisine düşen bütün dikkat ve ihtimamı göstererek elindeki çapa göre yerinin nereye kadar olduğunu saptamak ve inşaatını ona göre yapmakla yükümlüdür. Dosyada toplanan kanıtlara göre davacının bu koşul gereğini yerine getirdiğinden söz etme olanağı yoktur....
Taşan yapı sahibinin Medeni Kanunun 651. maddesi uyarınca tescil ya da yararlanma hakkı tanınmasını isteyebilmesi için binanın iyiniyetle inşa edilip edilmediğinin ve taşkın kısmın yıkılmasının aşırı zarar doğurup doğurmayacağının öncelikle araştırılması gerekir. Medeni Kanunun 651. maddesinde yer alan inancın, subjektif iyi inanç olduğu kuşkusuzdur. Burada kural, taşkın yapı sahibinin tecavüz ettiği taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesi ya da beklenen bütün dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilecek durumda olmamasıdır. Yargılayın kökleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, çapları düzenlenmiş parsellere taşan yapı sahipleri kural olarak iyi inançlı kabul edilmemektedir. Bina sahibi inşaata başlamadan önce kendisine düşen bütün dikkat ve ihtimamı göstererek elindeki çapa göre yerinin nereye kadar olduğunu saptamak ve inşaatını ona göre yapmakla yükümlüdür. Dosyada toplanan kanıtlara göre davacının bu koşul gereğini yerine getirdiğinden söz etme olanağı yoktur....
Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 03.02.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 14.06.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 4390 parsel sayılı taşınmazına komşu 4132 parsel sayılı taşınmazın malikinin mirasçılarından ... tarafından yapılıp, ... tarafından kullanılan bina ve bahçesinin taşınmazına taşkın olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesini ve yapının kal’i ile 15.000 TL tazminatın davalılardan alınmasını istemiştir. Davalılar, davaya cevaplarında ve karşı davalarında tazminatın hukuki dayanağının bulunmadığını, davacının kullanıma itiraz etmediğini, iyiniyetli olduklarını ve yıkımın fahiş zarar doğuracağını belirterek davanın reddini savunmuş, taşkın kısımların ifraz edilerek adlarına tescilini istemişlerdir. Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve kal isteminin kabulüne, tazminat isteminin kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, tapu iptali ve tescil istemi hüküm altına alınmış davalının hükmü temyizi üzerine karar Dairemizin 18.10.2011 günlü ve 2011/7403-12254 sayılı kararı ile usulüne uygun biçimde taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek davanın karara bağlandığı gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istemlerine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir....