Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüm bu olgular birlikte gözetildiğinde davalının açtığı tapu iptali ve tescil davası taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde önem arz etmektedir. Yarışan kişisel haklardan hangisine üstünlük verileceğini tapu iptali tescil davası sonucu belirleyecektir. Burada, bir davanın görülmesi sırasında ortaya çıkan ve davanın incelenebilmesi veya sonuçlandırılabilmesi için, mahkemenin görevi dışında kalması sebebiyle, görevli yargılama makamınca veya idari makamlarca çözümlenmesine değin beklenilmesi gereken sorunlar nedeniyle kabul edilen ve bekletici sorun olarak adlandırılan usul hukuk uygulanması gerektiği kuşkusuzdur. O halde mahkemece ... 16.Asliye Hukuk Mahkesinde derdest olan 2004/417 sayılı davalı tarafından açılan tapu iptali tescil davası bekletici sorun olarak kabul edilerek sonucunun beklenmesi gerekirken yanılgıya düşülerek işin esasına girilip yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Karar bozulmalıdır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.09.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalılar, duruşmalara katılmamış, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, taşınmaz elbirliğine konu olduğundan davanın reddine karar verilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.06.2002 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.04.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve bir kısım müdahiller vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, biçimine uygun düzenlenen taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı mülkiyet aktarımı istemine ilişkindir. Davalı satış vaadi borçlusu davanın reddini savunmuştur. Davaya müdahil olarak katılanlar imar uygulaması sonucu 4 ve 7 parsel sayılarını alan taşınmazda 258, 220, 225 ve 400 m2 yüzölçümlü yerlerin kendilerine davacı tarafından adi yazılı sözleşmeyle satıldığını, bu bölümlerin adlarına tescilini talep etmiştir....

        Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan delilleri, keşif sonucu alınan bilirkişi raporu, tapu kaydı, uyuşmazlık konusu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflardan davacı ve davalı ... arasındaki eser sözleşmesi kapsamında ödeme yöntemi olarak taşınmaz devrinin öngörülmesi sebebiyle davacının sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, tapu iptaline hak kazanıp kazanmadığı, taraflar arasındaki sözleşmesinden kaynaklı tapu iptali ve tescil isteminin yerinde olup olmadığı, davalılar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunup bulunmadığı, davalı ... şirketinin tapu iptali talebi ve alacak talepleri yönünden sorumluluğunun olup olmadığı, tapu iptali ve tescil koşullarının olmadığı taktirde davacının alacak talebinin iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır....

          Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedel Borçlar Kanununun 97. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir....

            mümkün gibi gözükse de davadaki delillerden özellikle müvekkille davacı arasında imzalanan adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesi ve dava konusu taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde müvekkile karşı tapu iptal ve tescil davasında husumet yöneltilemeyeceği talebin özünü sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bedel iadesinin oluşturduğu anlaşılacağını, gerçekten taşınmaz mülkiyetine ilişkin tüm davalar ile tapu iptal ve tescil davası, tapu kaydında taşınmazın mülkiyet hakkı sahibi olarak gözüken kişiye karşı açılacağını, oysaki somut uyuşmazlığa konu taşınmazda müvekkilinin T3 değil, diğer davalı T5 malik olarak gözüktüğünü, yani dava konusu taşınmaz üzerinde şu aşamada müvekkilinin sahip olduğu bir ayni hak bulunmadığını, müvekkilinin sahip olmadığı bir ayni hakkın devri dava yoluyla istenemeyeceğini, davacının, müvekkilden asıl talebi ödediğini iddia ettiği bedellerin iadesi olduğunu, davacının dava şartı olan arabuluculuğu etkisiz hale getirmek ve bir nevi onu dolanmak maksadıyla davasını tapu...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 8.2.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.4.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava 13.10.1076 tarihli “satış mukavelesi” başlıklı sözleşmeye dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalılardan ... davanın reddini savunmuştur. Mahkemece 7465 parselde kat irtifakı kurulmuş, 30 numaralı bağımsız bölümün ...’a ait kaydının iptali ile paylarına göre davacılar adına tesciline karar verilmiştir. Hükmü davalılardan ... temyiz etmiştir. İstemin dayanağını oluşturan 13.10.1976 günlü sözleşmenin tarafları “......

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 09.02.2016 gün ve 2014/16137 Esas, 2016/1631 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalının... Noterliği'nin 07.10.1994 tarihli düzenleme şeklindeki satış vaadi sözleşmesi ile o tarihte tasarrufunda bulunan ... Köyü 187 parselde kayıtlı taşınmazın, annesi...'...

                Ancak, Borçlar Kanunun m.22/II hükmüne göre kanun iki tarafın yararına bir sözleşmenin geçerli olmasını şekil koşuluna bağlamışsa yasanın öngördüğü şekil ön akitte (satış vaadi yapılması halinde) de aranır. Gerçekten, Borçlar Kanunu m.213/II taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinde şekil şartını öngörmüştür. Bunun yanında TMK m.706’ya göre de taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin resmi şekilde düzenlenmesi zorunludur. Resmi senedin düzenleneceği yer ise 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26. maddesi gereğince Tapu Sicil Müdürlüğü veya 1512 sayılı Noterlik Kanunu m.60/3 ve aynı Yasanın 89. maddeleri hükmünce Noterliklerdir. Demek oluyor ki, taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri BK.213, 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26, 1512 sayılı Noterlik Kanununu 60. ve 89. maddeleri hükmünce tapu sicil müdürlüklerinde ve noterlerde düzenlenme şekilde yapılabilir....

                  Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Ancak sözleşmenin tarafı olmayan kayıt malikinin mülkiyeti satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan hakkın bertaraf edilmesi kastiyle kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, malikin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi olup olmadığının araştırılması zorunludur. Burada, satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilip edilmediğinin önemi yoktur. Önemli olan, mülkiyet hakkı sahibinin satış vaadi sözleşmesini bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının saptanmasıdır. Böyle olunca, taraflardan davacının kötüniyet iddiasına karşı delilleri istenip toplanmalı ve davalının durumu Türk Medeni Kanununun 3. maddesi çerçevesinde değerlendirerek bir sonuca ulaşılmalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu