Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUK DAİRESİ KARARININ GEREKÇESİ: Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; Dava; davacı gerçek kişiler tarafından tapu kaydına dayalı olarak açılan müdahalenin önlenmesi (muarazanın giderilmesi) istemine ilişkindir. Dairemiz, Hazine tarafından Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan olduğu iddiası ile açılan tapu iptali, tescil, men'i müdahale, ecrimisil ve kal davaları sonucu verilen hüküm ve kararların incelenmesinde görevli olup, gerçek kişi davacılar tarafından tapu kaydına dayalı olarak açılan men'i müdahale ve muarazanın giderilmesi davalarında görevi bulunmamaktadır. Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki görev bölümüne ilişkin kararı uyarınca, "Taşınmaz mallara ilişkin, tapu kaydına ve mülkiyet hakkına dayalı tapu iptal, tescil, el atmanın önlenmesi, yıkım (kal) istemli davalar ile haksız işgal tazminatı (ecrimisil) istemli davalar sonucu verilen hüküm ve kararların'' incelemesi görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1....

nun kayden paydaşı olduğu 535 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi kapsamında olduğu iddiasıyla açılan dava sonucunda mahkeme kararı ile tapu kaydının iptal edilerek kamuya terkin işlemi yapıldığını, mülkiyet hakkından yoksun bırakılmaları nedeniyle zarara uğradıklarını ileri sürerek, tazminat isteğinde bulunmuşlardır. Davalı Hazine, kıyı kenar çizgisi kapsamında kalan taşınmaz için tazminat ödenmesine yönelik bir yasal düzenleme olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından iptal edilen tapu kaydı karşılığı davacılara bilirkişilerce belirlenen taşınmaz değerinden hakkaniyete uygun olacak şekilde indirim yapılarak belirlenecek miktarın tazminat olarak hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, düşüncesi alındı....

    Bilindiği üzere, 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini" belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9. maddelerinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekte olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da "kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin idari yargıya ait olduğuna; ancak 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine" işaret edilmiştir. 3621 sayılı Kanun'un 5 ve 9. maddelerine göre de kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi zorunludur....

      a ait 02/03/2015 tarihli raporunda A hafi ile gösterilen 118,36 m2 ve B harfi ile gösterilen 7,47 m2 lik kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan toplam 125,83 m2 lik kısmının davalı adına olan tapusunun iptaliyle kıyıya terkine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile Türk Medeni Kanunu'nun 715 ve 999. maddelerine dayalı olarak açılmış tapu kaydının iptali ile sicilden terkini isteğine ilişkindir. Anayasanın 43 ve 3621 sayılı Kıyı Yasası'nın 5. maddesine göre kıyılar; Devlet'in hüküm ve tasarrufu altındadır, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Terkin, Müdahalenin Meni, Kal Hazine ile ... aralarındaki dava hakkında .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 27.03.2012 tarih ve 559/243 sayılı hükmün Daire'nin 22.01.2015 gün ve 2014/22484 Esas 2015/1440 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Davacı Hazine vekili ve davalı vekili taraflarından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine vekili, davalı adına kayıtlı bulunan 581 parselin 68 m2'lik kısmının 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri uyarınca kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini açıklayarak dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmının tapu kaydının iptaline, davalının bu kısma elatmasının önlenmesine ve üzerindeki bina ve muhdesatların yıkımına karar verilmesini istemiştir....

          Dava, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile Türk Medeni Kanunu'nun 715 ve 999. maddelerine dayalı olarak açılmış tapu kaydının iptali ile sicilden terkini isteğine ilişkindir. Anayasanın 43 ve 3621 sayılı Kıyı Yasası'nın 5. maddesine göre kıyılar; Devlet'in hüküm ve tasarrufu altındadır, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Deniz, göl ve akarsu kıyıları ile deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmakta, öncelikle kamu yararı gözetilir. 4.madde hükmüne göre Kıyı çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın durumları dışında, suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgi, Kıyı Kenar çizgisi: Kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturulduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınır, Kıyı ise: Kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alandır....

            SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımı definde bulunduklarını, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, husumet itirazında bulunduklarını, dava konusu taşınmaz için açılmış bir terkin davacı bulunmadığını, bu nedenle bir el atmadan ya da zarardan bahsedilemeyeceğini, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan alanı için terkin kararı verilmesi gerektiğini, davacının tazminat ve ecrimisil isteminin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili idarece herhangi bir el atma ya da tapu malikinin tasarruf hakkını kısıtlayıcı herhangi bir iş veya işlem yapılmadığını, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan yerlerin kamuya ait yerlerden olduğunu, bu yerlerin terkin işlemi sonrası tazminatın sadece tapuya duyulan güvenin korunmasına yönelik olduğunu, bedelin tümünün tazminine gerek olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir....

            Buradan hareketle, dava konusu somut olayda, henüz tapu kaydı bir mahkeme kararıyla iptal edilmemiş ise de, taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığına ilişkin tapu kaydında bulunan şerhten dolayı davacının ileride bir zarara uğrayacağının açık ve sabit olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Zira, kıyı kenar çizgisi içindeki taşınmaza ait mülkiyet hakkının kullanılması ve taşınmazın tasarruf edilmesi bu haliyle mümkün değildir. Bu haliyle, kıyı kenar çizgisi içinde kalan yerlere ait mülkiyet hakkının içeriğinin boşaltıldığı, taşınmazdan gereği gibi fayda sağlamanın mümkün olmadığı anlaşıldığından davacının gelecek zamanda bu şerhten dolayı zarara uğrayacağı kanaatine varılmıştır. B. Anayasanın 35/2 maddesine göre, mülkiyet hakkı sadece kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabilecektir. İdarenin bu anayasa hükmüne aykırı idari iş ve işlemlerinden kaynaklanan her türlü sınırlandırmalar "mülkten yoksun bırakma" olarak tanımlanmaktadır....

            Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. / Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. / Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. / Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. / Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. / Sahil şeritlerinin derinliği, 4. maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. / Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. / Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.'' hükmüne...

              -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle, bilimsel verilere uygun olarak belirlenen kıyı kenar çizgisi gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı Hazine vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine, Ne var ki, TMK 999. maddesinin, özel mülkiyete tabi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazların kütüğe kaydolunamayacağı ve tapuya kayıtlı bir taşınmaz kayda tabi olmayan bir taşınmaza dönüşmüşse tapu sicilinden çıkarılacağı yönündeki hükmü ile tapu sicilinin tutulmasının, kamu düzenine ilişkin olması ve hâkimin doğru sicil tutma yükümlülüğü bulunması ilkeleri gözetildiğinde, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan tapunun iptali ile terkinine karar verilmesi gerekirken hazine adına tescile karar verilmesi doğru değildir....

                UYAP Entegrasyonu