Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı ..., taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, ancak satın aldığı dönemde memleketinde olduğundan taşınmazın İstanbul’da bulunan mirasbırakan adına tescil edildiğini, sonrasında murisin taşınmazı adına devrettiğini; davalılar ... ve Kıymet, öncesinde davalı kardeşleri ... aleyhine açtıkları muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil davası sonucunda miras paylarını aldıklarını, kendilerine husumet yöneltilmemesi gerektiği belirterek davanın reddini savunmuşlar, diğer davalı ... davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davalı ... yönünden tapu iptal-tescil isteğinin reddine, diğer davalılar ... ve ...yönünden davanın kabulü ile dava konusu 5 ve 7 nolu bağımsız bölümler bakımından iptal-tescile, dava konusu 9 nolu bağımsız bölüm yönünden ise tazminat isteğinin kabulü ile 37.500,00 TL’nin davalı ...’tan tahsiline karar verilmiştir....

    Hüküm, davalı birleşen dosya davacısı ... vekili ile davacılar ... ve ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve dosya kapsamından asıl davanın TMK.nun 713/2. fıkrasında yer alan “maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebebine dayalı TMK.nun 713/1 ve 2. fıkraları gereğince tapunun hukuki değerini yitirdiği gerekçesiyle açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil, birleşen dosyanın tapu kaydına dayalı müdahalenin önlenmesi ve kal isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. TMK.nun 713/2. fıkrasında yer alan, “…ölmüş…” ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle mahkeme kararının irdelenmesi gerekmektedir....

      Değinilen 2009/71 Esas, 2010/1271 Karar sayılı hasımsız veraset kararı ve dosyası ekte olup yapılan incelemede; tapu kayıt maliki Hasanbini...’in yaşayıp öldüğü hususunda davacı vekilince herhangi bir delil ibraz edilmediği ve dinlenen tanık anlatımlarından bu kişinin yaşayıp yaşamadığı tespit edilemediğinden ispat edilemeyen davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Bozmadan sonra davacı taraf aynı taşınmaz için Belediye Başkanlığına husumet yönelterek aynı hukuki nedene dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Sonra açılan dava dosyası ( 2011/ 147 – 118 E.-K. sayılı ) eldeki derdest dava dosyası ile birleştirilmiştir. Yerel mahkemece ölüm sebebine dayalı davanın ispat edilemediği, yargılama aşamalarında dayanılan tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamama sebebine dayalı davanın yasal şartları oluşmadığından reddine karar verildiği görülmüştür....

        Bu nedenle uyulan bozma ilamı çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması zorunludur. Bu halde eldeki dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve TMK.nun 713/2. fıkrasında yer alan; ''...maliki 20 yıl önce ölmüş...'' hukuki sebebine dayalı olarak TMK.'nun 713/1-2 madde ve fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Somut olayda çözümlenmesi gereken öncelikli sorun; eldeki temyiz incelemesinin yapıldığı aşamada yerel mahkemenin kararına dayanak oluşturan hükmün TMK.nun 713/2. fıkrasındaki; “…ölmüş…” sözcüğünün Anayasa Mahkemesince iptaline ilişkin kararı ve bu karar yayımlanana kadar hükmün yürürlüğünün durdurulması kararının eldeki davaya etkisinin ne olacağı hususudur....

          a satıldığı iddia edilerek tapu iptal ve eski malik eş olan ... adına tescil ve aile konutu şerhi konulması talep edilmiş, mahkemece tapu iptal ve tescil davasının reddine, aile konutu şerhi konulması davasının ise kabulü ile taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiş, tapu iptal ve tescil davasının reddine dair hüküm temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmazın mülkiyeti üçüncü kişi davalı ...'e aittir. Mülkiyeti üçüncü kişiye ait konutun tapu kütüğüne malikin tasarruf yetkisi ve temlik hakkını sınırlayıcı şerh konulmaz. Gerçekleşen bu hale göre aile konutu şerhi davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 2-Mahkemece davacı tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesine dayalı tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmiş, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL, TESCİL Taraflar arasında görülen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil davası sonunda, yerel mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 14.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil ... ile Hazine ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30.09.2010 gün ve 120/184 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacılar ... ve müşterekleri vekili tarafından davalılar ... ile Hazine aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulü ile 19 parselin ... Koşal adına bulunan tapu kaydının iptaliyle davacılar murisi Niyazi Zeybekoğlu adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesine konu dava TMK.nun 713/2. maddesinde belirtilen ölüm sebebine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir....

                Türk Anayasa sisteminde benimsenen iptal kararının geriye yürümezliği kuralının getiriliş amacı, kazanılmış hakları ve hukuksal güvenliği ortadan kaldırıcı ya da toplumun adalet anlayışını zedeleyici sonuçlar doğurmasından kaygı duyulmasını önlemek, Devlete olan güven duygularını sarsmamak, Devlet yaşamında hukuk kargaşasına neden olmamak, hukuk güvenliğini ve istikrarını sağlamak olarak özetlenebilir. Bu bakımdan iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesi, kabul edilen önemli bir ilkedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi; 12.12.1989 gün ve 1989/11 Esas, 1989/48 Karar sayılı kararında, “Türk Anayasa sisteminde Devlete güven ilkesini sarsmamak ve ayrıca Devlet yaşamında bir karmaşaya neden olmamak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadar ki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır.” denilmek suretiyle konunun önemi vurgulanmıştır....

                  Maddesine dayalı açılan tapu iptali ve tesciline ilişkindir. Davacı taraf, davaya konu Erzincan ili, Merkez ilçesi, Cumhuriyet mahallesi, 62 ada, 11 parsel sayılı taşınmazın maliki tapu kütüğünden anlaşılamaması sebebine dayalı tapu iptal tescil davasının kabul edilmemesi halinde ölüm sebebine dayalı nedenlerle davanın kabulünü talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; malikin tapu kütüğünden anlaşılması ve malikin ölmüş olduğu yönünde tespit bulunmaması nedenleri ile kanunda aranan şartların gerçekleşmediği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar vermiş, söz konusu karar davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İlk olarak; TMK'nin 713/2. maddesinde belirtilen "...maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan..." hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteği yönünden; Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir....

                  Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir....

                    UYAP Entegrasyonu