Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Köyü çalışma alanında bulunan ve 1985 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldıktan sonra, 19.10.2007 tarihinde idari yoldan 3420 parsel numarası ile 1.351,97 metrekare yüzölçümlü olarak Hazine adına tescil edilen taşınmaz hakkında, ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu kaydının iptali ve adına tescili; terdiden taşınmaz üzerinde yer alan muhdesatların aidiyetinin tespiti ve tapunun beyanları hanesinde gösterilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık, TMK'nın 588. maddesine dayalı gaiplik ve buna bağlı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 20.01.2017 tarih, 2017/1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 27.01.2017 tarihli ve 29961 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (1.) Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir....

      Davacılar aynı ada ve parselle ilgili olarak 11.11.2014 tarihinde bu dava ile muhdesat aidiyetinin tespiti isteğinde bulunmuşlardır. Bir kararın kesin hüküm teşkil edebilmesi için, HMK.nun 303.maddesi gereğince tarafları, hukuki sebebi ve konusunun aynı olması gerekir. Kesin hüküm teşkil ettiği belirtilen ...Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasına konu olan yer ve taraflar aynı ise de, hukuki sebep aynı değildir. Çünkü kesin hüküm, kabul edilen dosya tapu iptali ve tescil istemine ilişkin iken, eldeki dava muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir O halde, sözü edilen Asliye Hukuk Mahkemesinin hükmü eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil etmez. Ne var ki; sözü edilen kadastro mahkemesinin kararıyla 144 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki evin gerek muris İsmail ve gerekse de çocuklarının katkıları ile ortak olarak yaptırıldığı saptanmış ve bu gerekçeyle tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmiştir....

        Her ne kadar mahkemece dava, davacı vekilinin ıslah mahiyetinde olmayan 03/03/2021 tarihli dosyaya sunduğu "davanın esas olarak muhdesat aidiyetinin tespiti" olduğuna dair dilekçesi ve 16/06/2021 tarihli duruşmada "dava konusunun muhdesat aidiyetinin tespiti olarak anlaşılması gerektiğine" dair beyanına MUHDESAT TESPİTİ olarak kabul edilmiş ve buna göre yargılama yapılarak gerekçeli kararda bu konu üzerinden tesis edilmiş ise de; Esasen davacı vekilinin sunmuş olduğu 03/03/2021 tarihli davanın konusunun açıklanmasına yönelik dilekçesinin harçlandırılmamış ve usule uygun ıslah dilekçesi mahiyetli olarak taraflara tebliğ edilmemiş olduğu görülmüştür....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17/12/2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde muhdesat aidiyetinin tespiti talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08/12/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat aidiyetinin tespiti K A R A R Dava konusu edilen 552 ada 13 parselin hükmen tescil edildiği tapu kaydından anlaşıldığına göre; hüküm dosyasının incelendikten sonra iade edilmek koşuluyla mahkemesinden getirtilerek dosya arasına konulması ve ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere geri çevrilmesi için, dosyanın Yerel Mahkeme'ye GÖNDERİLMESİNE, 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            ın vefat ettiği 03.11.1992 tarihinden Anayasa Mahkemesinin iptal kararı tarihi olan 17.3.2011 tarihi itibariyle maddede bahsedilen 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın tapu iptal ve tescil talebinin reddi ile terditli olarak bedel talebinde de bulunduğu göz önünde bulundurularak, toplanmış ve toplanacak delillere göre, davacı tarafın bedel talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

              Dava, başlangıçta terditli olarak harici satıma dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde temliken tescil talepli açılmış iken, davacı taraf yargılama aşamasında ıslah talebinde bulunarak tapu iptali ve tescil taleplerinin, taşınmazların ifraz sınırının altında olmaları(bölünemez olmaları) nedeniyle, açmış oldukları terditli talepleri içeren davalarını muhdesat tespiti olarak değiştirdiklerini beyan etmesi ile muhdesat davasına dönüşmüştür. Muhdesat tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere ve kural olarak; tespit davalarında tespit davası açanın hukuki yararının varlığı gerekir. 6100 sayılı HMK'nin 106. maddesinin 2. fıkrasında “tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.” denilmektedir....

                Davalı Yusuf vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada davacının taraf ehliyeti, taraf sıfatı bulunmadığını, davacının dava konusu 356 parsel sayılı taşınmazda malik ve hissedar olmadığını, muhdesatın tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyeti hükmüne tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında görülebilen davalardan olduğunu, muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespitine karar verilemeyeceğini, bu nedenle davacının davada taraf ehliyeti, taraf sıfatı bulunmadığını, bu nedenle davanın taraf ehliyeti, taraf sıfatı yokluğu ve dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafça 2003 senesinde aynı konuya dayanarak tapu iptal ve tescil davası açıldığını, Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/235 Esas ve 2006/168 Karar sayılı kararı ile açılan tapu iptal ve tescil davasının reddedildiğini ve kesinleştiğini, mahkemece taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğini, tapu...

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti-Tapu İptali ve Tescil KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro öncesi nedenlere dayalı TMK'nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 14.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 20.01.2017 günlü ve 2017/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 27.01.2017 tarihli ve 29961 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2017 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 07/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu