WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hemen belirtilmelidir ki, ikinci el konumunda bulunan davalı Burhan’ın tapu sicillerinin tutulması ilkelerinden olan sicilin güvenilirliği ve aleniliğinden istifade ederek hak elde eden iyi niyetli müktesib olması durumunda iktisabının korunacağı Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi gereğidir. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın kısa sürelerle el değiştirmesi, değerler arasında aşırı fark bulunması, ayrıca taşınmaz el değiştirdiği halde davacının yeni malikle aralarında hukuki bir ilişki tesis edilmeden taşınmazı kullanıyor olması, ikinci el durumunda bulunan davalı Burhan’ın el ve iş birliği içinde olduğunu gösterir. Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi hükmünce vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen ve bilmesi gereken kişi aynı yasanın 1023. maddesi koruyuculuğundan istifadesi mümkün olmadığı gibi, el ve işbirliği içinde hareket etmesi de Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanmasına manidir....

    Maddede düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı maddi tazminat davasıdır. Mustafakemalpaşa Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/446 E. 2010/207 K. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı T6ne izafeten Mustafakemalpaşa Mal Müdürlüğü tarafından iş bu dosyanın davacıları aleyhine tapu iptal ve tescil davası açıldığı, Güvem Köyü 107 ada 32 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesi neticesinde 22.04.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazların tapu kaydının incelenmesinde, hükmen tescil ve kadastro işlemleri sonucu davacılar murisi adına tescil edildiği, anlaşılmıştır. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır....

    Tapu Müdürlüğü'ne başvurusu sonucu, idare tarafından tescil işleminin yapıldığını, ancak ...'in dilekçe vererek devir sözleşmesinin sadece bir taşınmaz için yapıldığını, tescilin hatalı olduğunu ve iptalini istediğini ileri sürerek Tapu Sicili Tüzüğünün 74/4 maddesi gereğince eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, Anayasa’nın 40. maddesinin 3.fıkrasında “ kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da kanuna göre Devletçe tazmin edilir.” hükmü öngörülmüş, 129. maddenin 5. fıkrasında ise; “memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği...” açıklanmıştır. M.K.nun 1007 nci maddesi bu bağlamda yorumlandığında, tapu sicillerinin tutulmasından ve bundan doğan zararlardan devletin sorumlu olacağı ilkesinin benimsendiği anlaşılmaktadır....

      ten sonraki el değiştirme tarihleri itibari ile taşınmazın gerçek bedelinin saptanması, taşınmazın kısa aralıklarla el değiştirdiğinin gözetilmesi, daha önce dinlenen tanıklar yeniden dinlenerek yukarıdaki ilkeler uyarınca son malik Meyse’nin iyiniyetinin açıklığa kavuşturulması, iyiniyetli olmadığı saptanırsa tapu iptal tescil isteğinin kabul edilmesi, aksi halde ilk el Şerif’in bedelden sorumlu tutulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddi doğru değildir....

        Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın tapu sicillerinin tutulmasından kaynaklanan (TMK 1007) tazminat istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14.maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'ne aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında, dosyanın görevli Dairesi belirlenmek üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 24.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın tapu sicillerinin tutulmasından kaynaklanan (TMK 1007) tazminat istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14.maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'ne aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında, dosyanın görevli Dairesi belirlenmek üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 24.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın tapu sicillerinin tutulmasından kaynaklanan (TMK 1007) tazminat istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14.maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'ne aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında, dosyanın görevli Dairesi belirlenmek üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 24.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde, işçilerin iş akitlerinden doğacak tazminattan hangi tarafın ne oranda sorumlu olduğu hususunda bir düzenleme bulunmadığı ancak alt işveren olan davalı şirketin sözleşmeyi fesheden işveren olması sebebiyle ödenmesi gereken işçilik alacaklarından sorumlu tutulması gerektiği, davacının ödediği bedeli davalıdan rücuen talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 16.449,39 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, hizmet alımı sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat talebine ilişkindir....

                Davalı vekili, davacı ile aralarındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu, işçiyi işe başlatma yükümlülüğünün davacıda olduğunu, işçiyi işe başlatmayarak sebep olduğu tazminatı müvekkiline rücu hakkının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde, işçilerin iş akitlerinden doğacak tazminattan hangi tarafın ne oranda sorumlu olduğu hususunda bir düzenleme bulunmadığı ancak alt işveren olan davalı şirketin sözleşmeyi fesheden işveren olması sebebiyle ödenmesi gereken işçilik alacaklarından sorumlu tutulması gerektiği, davacının ödediği bedeli davalıdan rücuen talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 19.294,07 TL'nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, hizmet alımı sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat talebine ilişkindir....

                  Kapsamında devletin bu tür davalarda sorumluluğu için ortada tapu sicillerinin tutulmasından ötürü bir zararın olması, zararla tapu sicilinin tutulması arasında bir nedensellik bağının bulunması ve zararın tapu sicilinin hukuka aykırı biçimde tutulmasından doğması gerektiğini, tapu sicilinin tutulmasında hukuka aykırılık yoksa zaten Devletin sorumluluğu söz konusu olmaması gerektiğini, aynı maddenin ikinci fıkrası "Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder."...

                  UYAP Entegrasyonu