Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tapu sicilinin tutulmasında kişi çıkarlarının korunması bakımından uyulması gereken kurallar tapu mevzuatı ile sınırlı olmayıp, bu mevzuat dışındaki hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine de uyulması gerekmektedir. Tapu müdür ya da memurlarının ihlal ettikleri hukuk kuralları ister genel olsun ister salt sicilin tutulmasıyla ilgili olsun her iki halde de ortaya çıkan sonuç tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmuş olmasıdır (Dr.Lale Sirmen, Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlardan Devletin Sorumluluğu, ..., 1976 Sh.63 vd). Bu nedenle sicilin hukuka uygun tutulması kavramı tapu mevzuatına uygunlukla sınırlı bir kavram olmayıp, hukukun genel ilkelerine uygunlukta gerekmektedir. Bunun dışına çıkan her hukuka aykırı davranıştan Devletin sorumluluğu asıldır. TMK 1007. maddesi uyarınca davanın müstakil olarak Hazineye karşı açılması mümkün olduğu gibi, taşınmazı satan kişiye karşı da açılması mümkündür. Hatta, davacı dilerse her ikisine birden de dava açabilir....

    Maddesine dayalı tapu sicilinin hatalı tutulması sebebine dayalı tazminat talebine ilişkindir. Konuya ilişkin Yargıtay 5. HD'nin 08/03/2022 gün ve 2021/8621 E.-2022/3871 K. Sayılı kararında özetle, "...6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi gereğince; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; dava, taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.” hükmü yer almakta olup, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince açılacak davalarda, zarardan Hazine sorumludur....

      Somut olayda davacılar tapu sicilinin hatalı tutulması sebebiyle açılan ortaklığın giderilmesi davasından haberdar olmadıkları ve taşınmazın icra kanalıyla satışa konu edilerek çok düşük bir bedelle satıldığını ve zarara uğradıklarını, zararın hatalı tescil nedeniyle oluştuğunu ileri sürerek tazminat talep etmişlerse de, ortaklığın giderilmesi davası sırasında murislerini 3561 sayılı Kanun uyarınca temsil etmek ve mal varlığını yönetmek üzere .......kayyım olarak atandığı, taşınmazın satış memurluğunca açık arttıma usulüne göre satışının yapıldığı, davacıların murisin hissesine düşen satış bedelinin masraflar düşüldükten sonra kayyıma ödendiği ve akabinde de kayyım tarafından davacılara ödendiği anlaşıldığından davacıların tapu sicilinin hatalı tutulması sebebiyle uğramış oldukları bir zararın bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2-Davacıların temyiz itirazları yönünden ise: Yukarıda açıklandığı üzere...

        Somut olayda davacılar tapu sicilinin hatalı tutulması sebebiyle açılan ortaklığın giderilmesi davasından haberdar olmadıkları ve taşınmazın icra kanalıyla satışa konu edilerek çok düşük bir bedelle satıldığını ve zarara uğradıklarını, zararın hatalı tescil nedeniyle oluştuğunu ileri sürerek tazminat talep etmişlerse de, ortaklığın giderilmesi davası sırasında murislerini 3561 sayılı Kanun uyarınca temsil etmek ve mal varlığını yönetmek üzere ......

          DAVA: Tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle hatalı payın iptali ve TMK'nın 1007. maddesi gereğince tazminat talebine ilişkindir....

          Maddesine dayalı tapu sicilinin hatalı tutulması sebebine dayalı tazminat talebine ilişkindir. Konuya ilişkin Yargıtay 5. HD'nin 08/03/2022 gün ve 2021/8621 E.-2022/3871 K. Sayılı kararında özetle, "...6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi gereğince; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; dava, taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.” hükmü yer almakta olup, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince açılacak davalarda, zarardan Hazine sorumludur....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, Hazine vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile toplam 424.581,25 TL tazminat bedelinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekilince temyiz edilmiştir. Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır....

            4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde (743 sayılı TKM m.917) yer alan “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur....

              Maddesine göre Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devletin sorumlu olduğunu, devletin sorumluluğuna ilişkin davaların tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görüleceğini, devlet tapu sicil memurları tarafından tapu sicillerinin usulüne uygun olarak tutulup tutulmaması sebebiyle meydana gelen zararlardan sorumlu olduğunu, Temel Kanun 1007 maddesi kapsamında devletin kusursuz sokumluluğundan söz etmenin imkansız olduğunu, bu yasa maddesindeki koşulların oluşmadığını, resen göz önüne alınacak nedenlerle, Yargıtay içtihatlarına aykırı olarak açılan yersiz mesnetsiz davanın reddine, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Taşınmazın m² birim bedeli 41,22 TL üzerinden kabulü ile, 11.088,18 TL tazminat bedeline karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf kanun yoluna davalı vekili tarafından başvurulmuştur....

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın özelleştirme ihalesinden satın alındığını, taşınmazın tapu kaydında, açık artırma şartnamesi ve eklerinde taşınmaz üzerinde bir sınırlandırma bulunmadığını, ilgili sit alanı kararının hala tapu kaydına işlenmediğini, mahkemece taşınmazın satın alınma tarihinde sit alanında kaldığının bilindiği gerekçesiyle davanın reddi kararının hatalı olduğunu, TMK'nın 1007 maddesine dayalı tazminat şartlarının tamamının oluştuğunu ve Hazinenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, tazminat taleplerinin hukuki dayanağının kamulaştırmasız el atma değil tapu sicilinin hatalı tutulmasına ilişkin olduğunu, mahkemece alınan bilirkişi raporuyla bu hususlar değerlendirilmeden eksik incelemeyle hüküm tesis edildiğini, davacı kooperatifin amacının gerçekleştirmek için aldığı taşınmazın tapu kaydının hatalı tutulması sebebiyle amacının gerçekleştiremediğini...

              UYAP Entegrasyonu