Ancak; 6831 sayılı Yasanın 17. maddesine göre devlet ormanları üzerine muhdesatla ilgili şerh konulamayacağından tapu kaydı üzerindeki şerhin kaldırılması yönündeki talebin reddine karar verilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 2. bendinde yer alan “Davacının tapu kaydı üzerindeki şerhin kaldırılması talebinin reddine” cümlesinin kaldırılarak, bunun yerine “Dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan 'bu gayrimenkul üzerinde 91 rasat nolu bir zeytin ağacı ... Köyü Tüzelkişiliğine aittir' şerhinin kaldırılmasına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 30/05/2011 günü oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Davacı ... tarafından dava konusu taşınmazdaki 1/480 payını, dava konusu taşınmazın tapu kaydına 16.06.1988 tarih ve 2130 yevmiye sayılı işlem ile konulan ihtiyati tedbir şerhine rağmen, şerhin getirdiği yükümlülük ile birlikte 07.10.2015 tarihinde satın alındığı anlaşılmıştır. Buna göre Devlet tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hali ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirmiştir. 4721 sayılı TMK'nın 1020. maddesinin.: "Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez.'' hükmü nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen taşınmazı devir alan davacının iyi niyetli olduğundan ve TMK’nın 2. maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez....
Kadastro Mahkemesinin 25.11.1982 tarih 1981/231-216 sayılı ilamı ile 20.000 m2'lik bölümünün orman sayılan yerlerden olduğunun kabul edilerek tapulama harici bırakılmasına, 21.300 m2'lik bölümün ise orman olmadığı kabul edilerek davacı gerçek kişi adına tesciline karar verildiği, hükmün dereceattan geçerek kesinleştiği ve davacı adına tapu kaydının oluştuğu, yörede 1988 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında 387 parselin 2/B madde uygulamasına konu olduğu, davacının bu işleme karşı açtığı davanın kadastro mahkemesinin 10.05.1990 tarih 1988/115-1990/60 sayılı kararı ile reddedilerek bu uygulamanın kesinleştiği, ortada kesin hüküm bulunduğu ve şerhin kaldırılması talebinin de yerinde olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu kaydındaki şerhin kaldırılması ile tescil talebine ilişkindir. Yörede 04.03.1988 tarihinde ilan edilen orman kadastro çalışması bulunmaktadır....
birinci fıkrasının (b) bendi çerçevesinde, dava konusu yapılan taşınmazların tapu sicillerine bu şerhlerin konulmasının talep edildiğini, şerhin konulduğu tarihten önce, dava konusu taşınmaz ile ilgili mahkeme nezdinde 2942 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak açılmış bir dava bulunduğunu, ilgili şerhin dava ve tescil işlemleri sonuçlanıncaya kadar konulduğunu, ilgili yazı gereği mahkeme kararı sonucu tescil işlemleri gerçekleştiğinde herhangi bir süreye tabi olmayan şerhin tapu müdürlüğü tarafından resen kaldırılmasının gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte şerhin uzun bir süre kaldırılmaması halinde dava konusu edilebileceğini, bu sürenin en az 2 yıl olarak kabul etmek gerektiğini, dava konusu şerhin konulmasından itibaren geçen sürenin 2 yılın çok altında olduğunu, idareye yapılacak bir başvuru ile de şerhin kaldırılması mümkün olduğu halde, davacı tarafından açılan davanın dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, talebin idari yargıda görülmesi gerektiğini, şerhin...
Her ne kadar ortaklığın giderilmesi davası sonunda kararın tapu müdürlüğüne bildirilmesine karar verilmiş ise de somut olayda, davanın niteliği gereği İİK'nın 28. maddesinin uygulanması söz konusu olmadığından tüm paydaşların başvurusu da dikkate alınarak beyanlar hanesine yazılan bu şerhin kaldırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 16.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
yevmiye numaralı şerhin olduğunu gördüğünü, müvekkilinin tapusundaki bu şerhin kaldırılması için T3 05.09.2019 tarihinde yazılı olarak başvurduğunu, Tapu Sicil Müdürlüğünün 19.09.2019 tarih ve 88588927- 622.03 E.3621912 sayılı cevabi yazısında, bahse konu taşınmaz üzerindeki haciz şerhi il ilgili herhangi bir yazıya rastlanmadığını ifade ettiğini, haciz şerhinin devamında hukuki yarar kalmadığını, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, devamında menfaat kalmamış bulunan taşınmaz üzerindeki haciz şerhinin terkinine, karar verilmesini, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacı tarafça dava açılmadan önce davalı idareye şerhin kaldırılması için başvuru yapılmış ancak talep uygun görülmemiştir. Her ne kadar davalı tarafça istinaf dilekçesinde davaya konu talebin muhatabının tapu sicil müdürlüğü olduğu, kendilerine husumet yöneltilmesinin doğru olmadığı ileri sürülmekte ise de emsal nitelikteki Yargıtay 14.Hukuk Dairesi'nin 2016/658 Esas, 2018/5710 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere ancak tapu kaydında bulunan şerhin lehtarı bulunmadığı takdirde Tapu Sicil Müdürlüğü yasal hasım konumundadır. Ancak somut uyuşmazlıkta kamulaştırma şerhinin lehtarı Erciyes Üniversitesi olduğundan davanın davalı idareye yöneltilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. (emsal nitelikteki Yargıtay 5.Hukuk Dairesi'nin 2006/5970 Esas, 2006/8628 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay 5.Hukuk Dairesi'nin 2017/2950 Esas, 2017/4465 Karar sayılı ilamına konu benzer uyuşmazlıkta da husumet şerhin lehtarına yöneltilmiş olup Daire tarafından bu husus uygun görülmüştür.)...
kadar konulduğunu, ilgili davada verilen karar sonucu tescil işlemleri gerçekleştiğinde şerhin tapu müdürlüğü tarafından resen kaldırılması gerektiğini, bu sebeple davalı şirket tarafından gerçekleştirilen işlemler usul ve yasaya uygun olup davanın davalı şirket yönüyle reddi yerine kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte şerhin uzun bir süre kaldırılmaması halinde dava konusu edilebileceğini, bu sürenin en az 2 yıl olarak kabul etmek gerektiğini, dava konusu şerhin konulmasından itibaren geçen sürenin 2 yılın çok altında olduğunu, idareye yapılacak bir başvuru ile de şerhin kaldırılması mümkün olduğu halde, davacı tarafından açılan davanın TMK 2.maddesinde belirtilen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, talebin idari yargıda görülmesi gerektiğini, şerhin kaldırılması için gerekli şartların oluşmadığını, açıklanan sebeplerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
kadar konulduğunu, ilgili davada verilen karar sonucu tescil işlemleri gerçekleştiğinde şerhin tapu müdürlüğü tarafından resen kaldırılması gerektiğini, bu sebeple davalı şirket tarafından gerçekleştirilen işlemler usul ve yasaya uygun olup davanın davalı şirket yönüyle reddi yerine kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte şerhin uzun bir süre kaldırılmaması halinde dava konusu edilebileceğini, bu sürenin en az 2 yıl olarak kabul etmek gerektiğini, dava konusu şerhin konulmasından itibaren geçen sürenin 2 yılın çok altında olduğunu, idareye yapılacak bir başvuru ile de şerhin kaldırılması mümkün olduğu halde, davacı tarafından açılan davanın TMK 2.maddesinde belirtilen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, talebin idari yargıda görülmesi gerektiğini, şerhin kaldırılması için gerekli şartların oluşmadığını, açıklanan sebeplerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
kadar konulduğunu, ilgili davada verilen karar sonucu tescil işlemleri gerçekleştiğinde şerhin tapu müdürlüğü tarafından resen kaldırılması gerektiğini, bu sebeple davalı şirket tarafından gerçekleştirilen işlemler usul ve yasaya uygun olup davanın davalı şirket yönüyle reddi yerine kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte şerhin uzun bir süre kaldırılmaması halinde dava konusu edilebileceğini, bu sürenin en az 2 yıl olarak kabul etmek gerektiğini, dava konusu şerhin konulmasından itibaren geçen sürenin 2 yılın çok altında olduğunu, idareye yapılacak bir başvuru ile de şerhin kaldırılması mümkün olduğu halde, davacı tarafından açılan davanın TMK 2.maddesinde belirtilen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, talebin idari yargıda görülmesi gerektiğini, şerhin kaldırılması için gerekli şartların oluşmadığını, açıklanan sebeplerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....