Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İpotek, kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Alacak sona erdiği halde alacaklı terkin taahhüdüne rağmen iradesiyle terkin talebinde bulunmazsa taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Burada belirtilmesi gereken önemli sorun, ipoteğin çerçevesini ipotek akit tablosunun tayin edeceğidir....

    Mahallesi, 31543 ada 1 parselin malikinin davalı olduğunu, belediye tarafından yapılan imar ıslah çalışmaları sonucu müvekkiline ait tapulu arsaların zayi olması nedeniyle müvekkilinin bu gayrimenkulün tapu kaydına şerh edilen kanuni ipoteğin alacaklısı olduğunu, ipotek bedelinin artırılarak taraflarına ödenmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; yapılan imar ıslah çalışmaları neticesinde davalının satın aldığı parselin 165 m² olmasına rağmen davalıya 160 m² miktarlı tapu verildiğini, davalıya verilen tapu miktarının önceki miktardan fazla olmadığını, davacının ipotek bedeli isteyebilmesi için ipotek bedeline denk gelen arsa payını davalının taşınmazına ilave ettirmesi gerektiğini, davalının taşınmazı şerhten ari olarak satın aldığını, iyi niyetli olduğunu, satın alma tarihinden sonra konulan ipotek kaydından sorumlu olmayacağını, davanın haksız olduğunu belirtip davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

      Ancak; Dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan ipotek şerhinin hükmedilen bedele yansıtılmaması, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak (Dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan ipotek şerhininin hükmedilen bedele yansıtılmasına) cümlesinin eklenmesine, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 24.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; Davalının tapu payı üzerindeki ipotek şerhinin bedele yansıtılmaması, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1. bendindeki (ödenmesine) kelimesinden sonra (Davalı ...'nin tapu payındaki ipotek bedelinin hükmedilen bedele yansıtılmasına) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Ancak; 1-2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, bozma öncesi tespit edilen bedele dava tarihinden dört ay sonrası olan 02.11.2013 tarihinden ilk karar tarihine, bozma sonrası tespit edilen fark bedele ise 02.11.2013 tarihinden son karar tarihine kadar faiz işletilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında davalılar payı üzerinde bulunan ipotek şerhinin hükmedilen bedele yansıtılmaması, Doğru değilse de; bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının; (1-C) bendinin tamamen çıkartılmasına, yerine (Bozma öncesi tespit edilen toplam 544.219,40-TL bedele 02.11.2013 tarihinden ilk karar tarihi olan 30.12.2014 tarihine kadar, bozma sonrası tespit edilen fark 6.417,60-TL bedele ise 02.11.2013 tarihinden son karar tarihi olan 06.03.2018 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.01.2013 verilen dilekçe ile ipoteğin yeniden tesisi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.05.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, terkin edilen ipotek şerhinin yeniden tesisi istemine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece ilk hükümde, beyanlar hanesindeki şerhin yeniden tesisi isteminin idari makamın görevine girdiğinden bahisle davanın "yargı yeri nedeniyle" reddine karar verildiği görülmüştür. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dairemizin ilamı ile; "...Somut olaya gelince, dava konusu taşınmaz üzerinde lehtarı ......

              tapu kaydında yer alan ipotek şerhinin hükmedilen bedele yansıtılmasına,) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 13/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Mahmut Vakfı şerhinin tescili talebinin reddine" karar verilmiştir....

                Dava, yolsuz olarak tescil edilmeyen ipoteklerin tapuya tescili istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 1020. maddesine göre “tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin kendisine verilmesini isteyebilir. Kimse, tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez.” Buna “tapu sicilinin kamuya açıklık ilkesi=aleniyet prensibi” denilir. Yasanın 1021.maddesine göre de “kurulması kanunen tescile tabi ayni haklar, tescil edilmedikçe varlık kazanamaz.” Buna da “tapu siciline tescil ilkesi” adı verilmektedir. Sınırlı bir ayni hak olan taşınmaz rehni de Türk Medeni Kanununun 856.maddesi hükmü gereği, bazı istisnalar dışında tescille kazanılır. Böylelikle tescil edilen taşınmaz rehni alenileşmiş olur ve bundan sonra taşınmaz üzerinde hak kazanmak isteyen üçüncü kişiler rehin hakkını görerek işlem yaparlar....

                  Ancak; Mahkemenin ilk kararında tespit edilip idarece davalı adına bankaya yatırılan bedel ile bozmadan sonra saptanıp hüküm altına alınan bedel arasındaki farkın (idarece fazladan yatırılmış olan paranın) davalı tarafça bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş olan mevduat faizi ile birlikte davacı idareye ödenmesine karar verilmesi gerekirken, mahkemece salt fazla paranın ödenmesine hükmedilmesi ve dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan ipotek şerhinin tespit edilen bedel üzerine yansıtılmamış olması doğru değil ise de, bu eksikliklerin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, gerekçeli kararın hüküm kısmının 2. paragrafının sonuna "tapu kaydındaki ipotek şerhinin bedele yansıtılmasına" ve hüküm kısmının 5. paragrafının son satırında yer alan "bedelinin" sözcüğünden sonra gelmek üzere “davalı tarafça bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş olan mevduat faizi ile birlikte” sözcüklerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile...

                    UYAP Entegrasyonu