Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.05.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.02.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 20 sayılı parsel üzerindeki 2 no’lu bağımsız bölüm tapu kütüğüne işlenmeyen ipoteğin hükmen yazılması ve davalılardan ... adına olan tapu kaydının iptali ile ipotek borçlusu ... adına tescili istemiyle açılmıştır. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece istek hüküm altına alınmış, davalı ... adına olan 2 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile diğer davalı borçlu ... adına tesciline karar verilmiştir. Hükmü, kayıt maliki davalı ... temyiz etmiştir. Türk Medeni Kanununun 1020.maddesine göre “tapu sicili herkese açıktır....
Belirtilen ilke, TMK’nın 1023. maddesinde aynen “tapu kütüğündeki sicile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” hükmü yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki TMK’nın 1024. maddesinde de “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” biçiminde vurgulanmıştır. Ne var ki, tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten, kayıt malikinin mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılması gerekir....
Mahkemece davanın kabulüne ve dava konusu parselin tapusunun iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmış, 14.01.1992 tarihinde kesinleşmiştir. Medeni Yasa mülkiyet hakkının doğumunu nedene (illete) bağlı bir hukuksal işlem olarak kabul etmiştir. Medeni Yasanın sistemine göre; tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için geçerli bir hukuksal nedene dayanması zorunludur. Geçerli bir hukuksal nedene dayanmayan tescil işlemi yolsuz tescil niteliğini taşır ve her zaman iptali istenebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30/5/2001 gün ve 2001/1-464 Esas ve 2001/470 Karar sayılı ilamı). Yolsuz tescille ayni hak kazanılmış olmaz (Prof.Dr.... ...... ... Hukuku 5.bası 1998 s.141)....
Tapu sicili sistemimize hakim olan prensipleri aynı sistem adı verilen her taşınmaz için kütükte ayrı sahife açılması, kural olarak taşınmaz üzerinde ayni hak kazanılması için tescil gerekmesi (TMK m. 105, 599, 705/f.2, 713. maddeleri bu kuralın istisnalarıdır), tescilin sebebe bağlı olması, tescilin yolsuz da olsa iyi niyetli üçüncü kişiler için hüküm ifade etmesi, tapu sicilinin kamuya açık olması şeklinde sıralayabiliriz (Oğuzman, Kemal/Seliçi, Özer/Oktay Saibe-Özdemir; Eşya Hukuku 11-B- İstanbul 2006 s. 133-135). Taşınmaz üzerinde ayni hak kazanılması, bu ayni hakkın taşınmaza ait sahifeye tescil edilmesine bağlıdır. Bu tescil, ancak hakkın doğumu için gerekli diğer bütün kurucu unsurlar mevcut ise ayni hakkı kazandırır. Şayet kurucu unsurlar ve bu arada tescil için geçerli sebep eksik olmasına rağmen bu tescil yapılmış ise böyle bir tescil yolsuz tescildir (TMK m. 1024). Bu tescil ile ayni hak kazanılmış olmaz. Gerçek hak durumuna uymayan tescil yolsuz tescildir....
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1969 yılında 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda dava konusu taşınmazın (A) bölümü orman sınırları içinde bırakılmış, 2008 yılında yapılan 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılmış, 1983 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise kişiler adlarına özel mülk olarak tesbit ve yolsuz olarak tescil edilmiştir....
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1964 yılında 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda dava konusu taşınmaz orman sınırları içinde bırakılmış, 2005 yılında yapılan ve 11.08.2006 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılmış, 1979 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise kişiler adlarına özel mülk olarak tesbit ve yolsuz olarak tescil edilmiştir....
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1964 yılında 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda dava konusu taşınmaz orman sınırları içinde bırakılmış, 2005 yılında yapılan ve 11.08.2006 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılmış, 1979 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise kişiler adlarına özel mülk olarak tesbit ve yolsuz olarak tescil edilmiştir....
Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.”, 1025/1-2. maddesinde; "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır." düzenlemelerine yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur. 3....
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dosya içeriğinden, davalı ...'nin davacı kooperatifin başkanı iken kooperatife ait dairelerin kat irtifakının kurulması için aldığı yetkiyi kötüye kullanarak dava konusu daireyle birlikte birçok daireyi tapuda adına tescil ettirdiği, bu nedenle tescilin "yolsuz tescil" niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. ( TMK.md. 1024/1) Somut olayda davalı ..., dava konusu taşınmazı cebri icrada alan dava dışı ...'den tapu kaydına güvenerek aldığını ve iyiniyetli olduğunu savunmuş ise de; dinlenen tanık beyanları, Kartal 5.İcra Müdürlüğü'nün 2001/3165 sayılı icra dosyasının incelenmesinde, davalı ...'...
Mahkemece, davalı ...’in iyiniyetli olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteminin reddine ve taşınmazların rayiç değerinin davalı ...’den alınmasına karar verilmiştir. Davacıların temyizi üzerine karar Dairemizin 24.02.2012 günlü ve 2011/15066 Esas, 2012/2536 Karar sayılı ilamıyla davalı ...’ın iyiniyetli olup olmadığının saptanması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, A9 Blok 10 numaralı bağımsız bölümün maliki davalı ... vekili temyiz etmiştir. Dava ve birleştirilen davalar kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen davada ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir. Hukukumuzda, kişilerin satın aldığı şeylerin ileride kendilerinden geri alınabileceği endişesi taşımamaları, dolayısıyla toplum düzeninin sağlanması düşüncesiyle, satın alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir....