Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya kapsamından tazminata konu eski 115 ada 78 sayılı parselin 2005 yılında yapılan tapulama çalışmasında senetsizden 14.492 yüzölçümü ve meyve bahçesi niteliğiyle davacılar adına hisseli 1/2 şer hisse ile tescil edildiği, Hazine tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucu Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/162 E.- 2011/15 K. sayılı kararıyla taşınmazın 6.726,95 m2'lik kısmının orman sayılan yerlerden olduğu belirtilerek tapu kaydının iptal edilerek orman olarak tesciline karar verildiği ve hükmün 11/09/2012 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise davacılar tarafından 28/03/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır....

    Ancak uygulamada, yasalara aykırı olarak yargı kararı gereğince tapuları iptal edilen vatandaşların açtıkları bedel (tazminat) davalarında iptal edilen tapu kayıtları taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında olması lazım gelen yerlerden olduğunun vatandaşlar tarafından bilinmesi gerektiği düşüncesi ile reddedilmekte ve bu kararlar da Yargıtay’ın bazı daireleri tarafından onanmaktadır. Kanaatimce bu uygulama Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (1) nolu protokolünün 1. maddesine ve T.C. Anayasası’nın 46. maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Türk yargısının bu şekilde kazanılmış hak olarak özel mülkiyet haline gelmiş taşınmazlara ait tapu kayıtlarını iptal etmesi, tapu iptali sonucu açılan bedel (tazminat) davalarını reddetme biçimindeki uygulamasının devletimize zarar verdiği kanaatindeyim....

      - K A R A R - Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal tescil mümkün olmazsa alacak istemine ilişkindir. Mahkemece tapu iptal tescil isteminin reddine, terditli alacak isteminin kabulüne karar verilmiştir. Anılan karar davacı tarafça istinaf edilmiştir. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, verilen karar davacı tarafça temyiz edilmiştir. Davacı 6100 sayılı HMK’nın 111. maddesine göre tapu iptal ve tescil istemi yönünden terditli dava açmıştır. Mahkemece tapu iptâli ve tescil istemine yönelik davanın talep edilen daire bakımından 9. katta davalı yükleniciye ait daire bulunmadığından reddine, daire bedeli istemine yönelik davasının kabulüne karar verilmiş ise de; davacıların öncelikli istemi tapu iptâli ve tescildir. Terditli istemlerde ilk talebin değerlendirilmesi zorunludur. Somut olayda inşaatın tamamlandığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... 28.03.2006 tarihli dilekçesiyle, ... Köyü 118 ada 1 sayılı parselin, tapuda adına kayıtlı olduğu, Hazinenin tapu iptal tescil istemi ile açtığı davanın reddine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.05.2001 gün ve 2000/25-136 sayılı kararın kesinleştiği, buna rağmen taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığına ilişkin şerh bulunduğu iddiasıyla, yasal olmayan bu şerhin iptalini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, ......

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVACILAR : ... vs DAVALILAR : DAVA TÜRÜ : Tapu İptal Ve Tescil DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ: 01.06.2016 MADDİ HATA H-İ-İ-K K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, (kadastro öncesi ) 27.11.1950 tarih ve 4245 sayılı noter satış vaadi senedine dayalı tapu iptal ve tescil davasına ilişkindir....

            Kesinleşen hükümde her ne kadar tapu kaydının iptaline karar verilmemiş ise de; tescil hükmü içinde tapu iptalini de içerdiğinden, tapu iptal edilmeden tescil edilemeyeceğinden ve usûlüne uygun temyiz istemi olmadığından tavzih isteminin yerel mahkemece değerlendirilmesi gerektiğinden, dosyanın yerel mahkemesine iadesine 26/06/2014 gününde oy birliği ile karar verildi....

              Ancak dava, genel mahkemede açılan tapu iptal ve tescil davası olup, kadastro mahkemesinde açılan tespite itiraz davası değildir. Genel mahkemelerde açılan tapu iptal ve tescil davalarının kabulü halinde, sadece tapu kaydı iptal edilecek kısma yönelik tescil hükmü kurulması gerekmekte olup kalan bölüm yönünden tapu kaydı geçerliliğini koruduğundan bu bölüm hakkında tescil hükmü kurulması infazda tereddüt oluşturacaktır. Somut olayda mahkemece, çekişmeli taşınmazın, tapusunun iptaline karar verilen ve fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümü yönünden hüküm kurulmakla yetinilmesi gerekirken taşınmazın tamamı hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır....

                Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle iptal ve tescil davasının kabulüne, davada tazminat isteği olmadığından Tapu Sicil Müdürlüğü'nün sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden davanın sıfat yokluğundan reddine, ...Vergi Dairesi tarafından taşınmaz kaydına konulan haczin fekkine karar verilmiştir. Karar, davacı ve Vergi Dairesi vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dava, tapu iptal ve tescil isteğine olup, tapu iptal ve tescil davasının kayıt malikine yöneltilmesi gerektiğinden; davalı Tapu Sicil Müdürlüğü yönünden davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Bu sebeple davalı Tapu Sicil Müdürlüğü lehine vekalet ücreti tayin ve takdir edilmesi sonucu itibariyle doğrudur. Davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davalı ......

                  Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır....

                  Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır. Tapusu iptal edilen taşınmazların arazi niteliğinde oldukları hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi olan 2014 yılı resmî rakamları esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir....

                    UYAP Entegrasyonu