Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : tapu iptal ve tescili Dava, 05.03.2013 günlü ıslah dilekçesinde dahi tapu iptal ve tescili istemine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 1.Hukuk Dairesi Başkanlığı'na gönderilmesine, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Değerlendirme ve Gerekçe : A) Dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sebebiyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen 13/06/2019 tarihli kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Dairemizde yapılan istinaf incelemesi neticesinde 2019/3248 Esas 2021/745 Karar sayılı ilamı ile kaldırılmasına karar verildiği, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde yeniden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....
Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe Dava; tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sonrası uğranılan zararın TMK m.1007 gereğince tazminine ilişkindir. TMK'nun 1007 maddeden doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğu belirtildiğinden davalı tarafın husumete yönelik itirazı yersizdir. Davalı tarafın zamanaşımına ilişkin itirazının incelenmesine gelince; TBK'nun 146. maddesine göre uygulanması gereken zamanaşımı süresi 10 yıldır. Tapu iptale ilişkin kararlar 2008 yılında kesinleşmiş olup, eldeki dava 2018 yılında açıldığından bu itiraz yersizdir. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....
Somut olaya gelince; ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında parsel hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adına oluşturularak bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararlarının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Tapusu iptal edilen taşınmazın arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır....
Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararlarının kesinleştiği tarih itibariyle net zirai gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi itibariyle yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir....
TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arsa ise emsal karşılaştırması yapılarak gerçek değer belirlenmelidir. II. Henüz tapu kaydı iptal edilmeyen taşınmazlarda, kural olarak devletin TMK m. 1007'den doğan bir sorumluluğu bulunmamaktadır....
Ancak uygulamada, yasalara aykırı olarak yargı kararı gereğince tapuları iptal edilen vatandaşların açtıkları bedel (tazminat) davalarında iptal edilen tapu kayıtları taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında olması lazım gelen yerlerden olduğunun vatandaşlar tarafından bilinmesi gerektiği düşüncesi ile reddedilmekte ve bu kararlar da Yargıtay’ın bazı daireleri tarafından onanmaktadır. Kanaatimce bu uygulama Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (1) nolu protokolünün 1. maddesine ve T.C. Anayasası’nın 46. maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Türk yargısının bu şekilde kazanılmış hak olarak özel mülkiyet haline gelmiş taşınmazlara ait tapu kayıtlarını iptal etmesi, tapu iptali sonucu açılan bedel (tazminat) davalarını reddetme biçimindeki uygulamasının devletimize zarar verdiği kanaatindeyim....
Dosya kapsamından tazminata konu eski 115 ada 78 sayılı parselin 2005 yılında yapılan tapulama çalışmasında senetsizden 14.492 yüzölçümü ve meyve bahçesi niteliğiyle davacılar adına hisseli 1/2 şer hisse ile tescil edildiği, Hazine tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucu Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/162 E.- 2011/15 K. sayılı kararıyla taşınmazın 6.726,95 m2'lik kısmının orman sayılan yerlerden olduğu belirtilerek tapu kaydının iptal edilerek orman olarak tesciline karar verildiği ve hükmün 11/09/2012 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise davacılar tarafından 28/03/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır....