Öncelikle vasiyetnamenin usule uygun açılması, diğer mirasçılara tebliğ edilmesi ve gerektiğinde vasiyetnamenin iptali davası açma haklarının tanınması gerekir. Somut olayda, vasiyetnamenin açılmasına karar verilmiş ise de; Bandırma Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/912-2001/144 sayılı dava dosyasında mirasçılardan ... ... ...'ın bekar ve çocuksuz olduğu bildirilmiş, ancak daha sonra ... ... ...'ın 09.11.1997 tarihinde bekar ancak çocuklu (davalı ...'ı) bıraktığı anlaşılmış ve Bandırma Sulh Hukuk Mahkemesinin 05.05.2010 tarih ve 2010/498-458 sayılı kararı ile davalı ...'a veraset belgesi verilmiştir. Mahkemece, yasa ve yönetmelik hükümleri gözetilerek vasiyetnamenin usulüne uygun olarak açılması, buna ilişkin davanın kesinleştirilmesi ve gerektiğinde mirasçılara iptal davası açma hakları tanınması sonucuna göre vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesi gerekirken yasal şart yerine getirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Bu durum karşısında, mahkemece direnme kararının usulüne uygun olarak şikayette bulunan borçlu vekili ile karşı taraf vekiline tebliğ edilerek, borçlu vekiline gerekçeli temyiz dilekçesini sunması için gerekli olan yasal süre tanınması ve ondan sonra dosyanın Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına eksiksiz biçimde gönderilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenle eksiklik giderildikten sonra Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir. S O N U Ç : Yukarıda yazılı eksikliğin tamamlanması için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 19.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi....
Tanınması istenen yabancı mahkeme kararında, davalıya gazete ilanı suretiyle tebligat yapıldığı yazılıdır. Buradaki ifadeden, davalının kararı veren mahkemeye o yer kanunlarına uygun bir şekilde çağrıldığı anlaşılmaktadır. Davalı, aksi yönde bir delil getiremediğine göre, 54'ncü maddenin (ç) bendindeki tenfiz isteğinin red sebebi olayda gerçekleşmemiştir. O halde, isteğin tanımada aranan (5718 s. MÖHUK. m. 58/1) diğer şartlar bakımından incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan hüküm tesisi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.28.04.2015(Salı)...
Hukuk Dairesi'nin 7 O 10596/11 sayılı alacak ilamının Türkiye'de tanınması ve tenfizini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkillerinin yabancı mahkemede açılan davadan haberdar olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunmave tüm dosya kapsamına göre, tenfize konu ... ... ... Eyalet Mahkemesinin 06/12/2012 tarih ve 7 O 105596/11 sayılı kararı ile davacının davasının kabulüne ve alacağın tahsiline karar verildiği ve kararın 15/09/2014 tarihinde kesinleştiği, karar içeriğine göre davalılara davanın yargılaması sırasında tebligat yapıldığı, vekille temsil edildikleri ve davalıların davadan haberdar olduğu ve böylece 5718 Sayılı Kanunun 54.maddesinde aranan koşulların oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, ... ... ... Eyalet Mahkemesinin 06/12/2012 tarih ve 7 O 105596/11 sayılı kararının tanınması ve tenfizine karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, tanınması talep edilen yabancı mahkeme ilamının kesinleşme tarihinin 08.04.2014 olduğu, dava tarihinden önce kesinleşmiş bir yabancı mahkeme ilamı ibraz edilmediği gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tanınması istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde dava tarihinden önce kesinleşmiş bir yabancı mahkeme ilamı ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı vekili, kesinleşme şerhli yabancı mahkeme ilamını ve onaylı tercümesini dosyaya sunmuş ve ayrıca 04.11.14 tarihli beyan dilekçesiyle sunduğu yabancı mahkeme tarafından verilen 18.08.2014 tarihli kesinleşmeye ilişkin yazıda “mahkeme kararının 25.11.2013 tarihinde kesinleştiği” belirtilmiştir....
Sivil Hukuk Dairesi'nin 10 O 36/09 sayılı ilamının ve masraf tespit kararının Türkiye'de tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının açıkça kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini, TTK hükümleri gereğince müvekkili şirketin ortak ve anonim şirkete hisseleri dolayısıyla sermaye kabul edebileceğini, müvekkili şirketin merkezi ...'ta bulunduğundan kesin yetki kuralının ihlal edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece verilen kabul kararı, davalının temyizi üzerine Dairemizin 2014/14936 E 2015/10916 K sayılı ilamı ile onanmıştır. Davalı vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....
Açıklanan sebeplerle davalıya delillerini sunma ve iddialarını ispat hakkı tanınmadan, hukuki dinlenilme hakkına aykırı olarak yasanın amir hükümleri (HMK m.147., m.27., m.140-141) dikkate alınmadan verilen karar doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3-Tanınması talep edilen yabancı mahkeme kararının ve onaylı tercümesinin tam metni dosyaya ibraz edilmeden hüküm tesisi doğru olmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2 ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyize konu sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi....
Öyleyse, dayandığı olgu ve vakıaları kanıtlama konusunda davalıya imkan tanınması, "adil yargılama hakkını içeren" hukuki dinlenilme hakkının bir gereğidir (HMK m.27). Buna göre davalı babanın bildirdiği tanıkları Sultan Çakmak, Adnan Yolcu, Senem Saygılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 240. ve devamı maddeleri gereğince dinlenip, tüm deliller birlikte ..../.. değerlendirilip, ebeveynlerden hangisi yanında kalmalarının çocukların üstün yararına olacağı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar nazara alınmadan, velayetle ilgili yazılı şekilde düzenlemeye gidilmesi isabetli bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir....
Şöyle ki; Dairemiz bozma ilamında soyut ifadelerle değer biçildiğinden bu rapora göre hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, taraflara, emsal satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen emlak vergi değerleri de araştırılarak bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak alınan rapor denetlendikten sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği belirtildiği halde yine emsal incelemesi yapılmadan soyut ifadelerle değer biçildiğinden hükme esas alınan rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir....
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, yabancı mahkeme kararlarının tanınması istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, tanınması istenen ... ... Mahkemesinin 4 O 404/10 sayılı kararında davalı olarak ....’ın yer aldığı, davacı ...Ş.’nin bu dava ile ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, davacının .... Mahkemesinin 4 O 404/10 sayılı kararında taraf olmadığı için tanınmasını talep edemeyeceği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir....